5

198 14 20
                                    

Öylece gözlerine bakarken kahvesinin son yudumunu alıp yüzünü buruşturdu.

"Eve kadar eşlik edebilirim? Ya da burda kalabilirsin iyi hissetmiyorsan."

"Yok iyiyim. Bu saate tek göndermem geri evine. Giderim ben."

Ayaklanınca bende ayaklandım. Eşofmanının cebinden bi kart çıkardı ve bana uzattı. İsmi ve numarası yazıyordu. En üsttede hastanenin adı. Yüksek ihtimal hastalarına veriyordu bu kartlardan.

"Bişey olursa ara. Pazartesi hastanede görüşürüz."

"Tamam. Görüşürüz."

Ayakkabılarını giyinip bana döndü.

"Bu arada kahveden nefret ederim."

Sanırım ayıp olmasın diye içti. Kapıdan çıkınca hızla gözden kayboldu. Bende mutfağa geçip getirdiklerine baktım. Küçük bi tencerenin içinde çorba ve pilav üstünde tavuk vardı.

Hemen getirdiklerini ısıttım ve yemeye başladım. Konuşmak için annemleri aradım ve onlarla uzun bi konuşma yaptım. Şimdiden o kadar özledim ki...

○○○

Pazartesi Günü

Dişlerimi fırçalarken bir yandan Mert'i susturmaya çalışıyordum.

"Ya Deniz. Ya yanlış yerden damar yolu açarsam? Mersinliler hakkında hiç iyi şeyler duymadım bak! Ya birini yanlışlıkla öldürürsem? O adam mafya olsa? Korumaları benim etimden tantu-"

"MORT!"

Ağzımdaki köpükten kurtulduktan sonra tekrar sesledim.

"Nolur bi sus! Ben senden daha relaxım gerçekten. Saçma saçma şeyler düşünme. Yaparsın sen. Az kolumu delmedin pratik için. Sakin ol ya. Git de hazırlan."

"Haklısın. Gideyim de hazırlanayım bari."

"Bana bak! Çok yakışıklı olma! Başıma iş açtırma ha."

"Sende çok güzel olma. Kısa giyinmek yok! Çok dekoltede yok!"

"Tamaaaam merak etme sen. Hadi görüşürüz."

Deyip tekrar konuşmasına izin vermeden telefonu kapattım. Odama geçip akşamdan ütülediğim kumaş krem tulumumu giyindim. Saçlarımı çok dağınık olmayan topuzumla tamamladım.  Hafif bi makyaj ile hazırdım. Çok da yüksek olmayan topuklu ayakkabılarımı giyinip evden çıktım.

Otoparka inip arabamı çalıştırdım ve navigasyon ile hastanenin yolunu tuttum.

                                 ○○○

Arabayı park edip hastaneyi dışarıdan inceledim. İçeri adım atıp kalabalıkta bir süre göz gezdirdim. Daha sonra başhekimin yanına çıktım. Bana gerekli bilgileri ve yaka kartımı verdikten sonra acile beraber indik.

Eliyle soldaki kapıyı işaret etti.

"Burası dinlenme odanız. Eşyalarını buraya bırakabilirsin. İlçenin kalabalıklığına ve hastanenin büyüklüğüne aldanma. Çok hasta gelmez acile. Çoğunluğu polikinlere gider. Şanslısın mı demeliyim bilemedim."

Yaşına rağmen oldukça genç görünen Ali beye döndüm ve gülümsedim.

"İnsanların hasta olmaması iyi bişey. Sanırım şanslı demeliyiz."

Kalp AtışımHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin