Bölüm 5: Gizli Sokak

44 6 48
                                    

  Merhabalaarr,
Birilerine bölümü 1.30'da atıcağımı söylemiştim ama test çözerken aklımdan çıkmış. Sonrasındaysa bulaşıkları yıkadım, perdeye yardım ettim falan derken biraz gecikti. Neyssee çok boş yaptım. İyi günler! İyi okumalar!

 
   Çıkış saati gelmişti. Kapıda Ege, Batu, Ece, Ece'nin sevgilisi ve ben duruyorduk. Ece ve sevgilisi vedalaştı, sevgilisi gitti.

"Hoşça kalın çocuklar, akşam görüşürüz." dedim üzgün bir şekilde. Şu an eve gidip tekrar yapmayı ve uyumayı o kadar isterdim ki... Bu cezanın benim için tek iyi yanı vardı, o da Rüzgar'la birlikte olacak olmamızdı.

"Balım, biz de yardım etsek? Ne de olsa birlikten güç doğar. Öyle değil mi?" dedi Ege.
"Ege haklı!" dedi Ece.
"Bence de" dedi Batu.
"Hayır, olmaz! Kendi cezam için sizi de zor durumda bırakamam. Ben yaptım ve sonuçlarına da ben katlanacağım. Bu bir rica değil, eve gidin!" dedim.
"Güzelim..." diye başladı Batu cümleye fakat ben onu konuşturmadım.
"Eve gidiyorsunuz! Yoksa bir daha asla sizinle konuşmam!" dedim.
"Peki, güzelim."
"Peki, balım. Şimdilik..."
"Tamam, kuzum." dediler.

O sırada Rüzgar geldi.
"Defne, gidelim mi?"
"Tamam." deyip Ege'lere arkamı döndüm.
"Biz de buradayız!" dedi Ege.
"Aa merhaba!" dedi Rüzgar, sevecen bir şekilde.
"Merhaba da sana dememiştim ben. Defne'yle konuşuyordum. Hem sen ne hakla konuşuyorsun ki şu an? Hem kız senin yüzünden ceza alıyor hem de hâlâ konuşabiliyor musun?"
"Ege kes sesini!" dedim.
"Defne sus! Benim yüzümden arkadaşınla kötü olma. Ben kütüphanedeyim, görüşürüz." dedi Rüzgar.
"Rüzgar, bekle! Gitme, geliyorum." dedim. Uzakta köşede durdu ve beni bekledi.
"Ceza almamın onunla hiçbir alakası yok! Onun yaptığı tek şey beni korumaktı. Yani senin yapmadığın..." dedim. Batu ve Ece'ye sarıldım. "Akşam görüşürüz." dedim ikisine. Batu:
"Çıkarken ara, haberimiz olsun!" dedi.
"Tamam, annecim!" dedim ve yanağını öptüm.

"Kuzum, çok yorma kendini. Uğraşsanız da uğraşmasanız da cezanız bir ay olacak nasıl olsa." dedi Ece.
"Sence ben bir işi eksik bir şekilde yapar mıyım? Asla, bir şeyi yaptıysam tam ve mükemmel olacak!" dedim ve sarıldık.

Sonra da Rüzgar'ın yanına gittim ve kütüphaneye vardık. O sırada Rüzgar:
"Özür dilerim..."
"Ne için?"
"Hepsi benim suçum... Ege haklı!"
"Kendine gel, gerizekalı! Hiçbir şey senin suçun değil! Senin tek yaptığın beni korumaktı ve Ege bunu yapmadığı halde sana suç atıyor. Şimdi hadi boş yapma! Çok işimiz var."
"Tabii, prenses. Sen nasıl istersen." dedi, sevinmişti.

3 Saat Sonra

"Oh, çok şükür bitti!"
"Yoruldun mu, prenses?"
"Hem de çok... Hayatımda hiç bu kadar çalışmamıştım. Biraz otursak? Ayakta duramıyorum da..."
"Tabii... Kütüphane mi, kantin mi?"
"Kantin tabii ki! Bu iş bitsin de bir daha kütüphaneye gelmeyi düşünmüyorum!"
"Dedi ve kütüphaneden çıkmadı!"

Gülüşerek kantine gittik.
"Sıcak çikolata?"
"Tabi."
"İsmail Abi, 2 tane sıcak çikolata alabilir miyiz?"
"Tabii, prenses de senin ne işin var burda? 3 saat önce çıktığını sanıyordum. Ayrıca bugünkü kaçıncı sıcak çikolatan bu?"
"Ceza aldık ve bu 3 ya da 4. olucak."
"Tamamdır, fıstık! Hemen geliyor sıcak çikolatalar!"

2 dakika içerisinde sıcak çikolatalarımız geldi.
"Teşekkürler!" dedik aynı anda ve gülmeye başladık. Bu çocukla gülmeden duramıyorduk.
"Afiyet olsun, çocuklar!"

"Off, Gerizekalı Yasemin yüzünden tekrar da yapamadım."
"Üzülme, sen toparlarsın. Hem daha ikinci haftadan bu kadar sıkmana gerek yok."
"Bilemiyorum... Umarım toparlarım..."
"Yaparsın sen." bu huyunu gerçekten çok seviyordum. O kadar güzel gaz veriyor ki...

   Bir süre havadan sudan konuştuk.
"Artık kalksak mı? Geç oldu..." dedim.
"Tabii, prenses. Sen nasıl istersen..."
"Defne! Nereye gidiyorsun? Araba bu tarafta!"
"Saçmalama, Rüzgar! Sen bırakmıyorsun!"
"Nedenmiş o? Yürü, Defne!"
"Adam kaçırıyorlar, diye bağırmamı istemiyorsan bırak! Evim yakın, kendim giderim! Sakın konuşmaya kalkma! Bağırmayacağımı düşünüyorsan yanılıyorsun."
"Peki... Bir şartla giderim: Şimdi Batuhan'ı arıyorsun ve çıktığını haber veriyorsun, eve gidince de beni arıyorsun! Tamam mı, güzelim?"
"Of!"
"Tamam mı, güzelim?"
"Tamam Rüzgar, tamam." sinirle nefes verdim ve Batuhan'ı aradım. Rüzgar ise gülüyordu.

"Pislik!"
"Aa alo Batuhan! Hayır, hayır sana demedim. Evet, gerizekalı birine dedim. Batu'ş ben çıktım. Birileri haber vermezsem göndermiyordu da haber vereyim dedim. Boşver... Yok bir şey. Evde görüşürüz Batuhan!"

"Ne konuştunuz la bu kadar? Sinirini çocuktan mı çıkardın?"
"Bu seni hiç alakadar etmez, Rüzgar!"
"Peki, Defne. İyi geceler..." yanağımdan öptü ve arabaya bindi.
"İ-iyi geceler..." yanağımı tutarak eve doğru gittim.

  Çok yorgun olduğumdan kısa, boş ve sessiz olan yoldan,adını 'Gizli Sokak' koyduğumuz yoldan, gitmeyi tercih ettim. Kulağımda kulaklığım son ses müzik açıktı ve yağmur başlamıştı. Gizli Sokak'a girmiştim.

  O sırada birden birisi kolumu tuttu. Kulaklığımı çıkardım ve ona döndüm.

"Pardon?" dedim.
Tanımadığım adam, "Merhaba, güzellik!" dedi ve üstüme yürümeye başladı. İçkiliydi... Kendinde değildi. Yolun sonuna kadar koştum ya da koşmaya çalıştım. Yolda bir taşa takıldım ve yere düştüm. O sırada adam bana yetişti, kollarımdan tuttu ve duvara yapıştırdı. Çok güçlüydü karşı koyamıyordum.

"Bırak beni, bırak! İmdat!" diye bağırdım. Fakat dediğim gibi bu sokak hep boş olurdu.

   Çok sıkı tutuyordu, hareket edemiyordum. Gözlerimden yaşlar akıyordu, yine...

   Ege, n'olur gel... N'olur beni bırakma, özür dilerim... 

"İmdaatt!" bağırıyordum ama duyan yoktu, hareket etmeye çalışıyordum ama yapamıyordum. Hayatımda ilk defa bu kadar çaresizdim...

"Elime düştün, minik prenses! Hadi kurtul bakalım!" dedi ve öpmeye çalıştı. Yaklaşıyordu ve ben hiçbir şey yapamıyordum.

ArkadaşHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin