Bölüm 11: Proje

43 3 63
                                    

Ertesi Gün, Okulda

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Ertesi Gün, Okulda

Defne'nin Anlatımıyla

    Bugün okula biraz erken gelmiştik. Bu derste Ege, Batu ve Ece yoktu. Buradaki sıralar iki kişilikti ve Duru'yu yalnız otururken gördüm.

"Merhaba... Yanına oturabilir miyim?" dedim.
"Tabii ki..."
"N'asılsın?"
"İyiyim, sen?"
"Sayılır..."
"Neden? Ne oldu ki? Yani anlatabileceğin bir şeyse eğer ben dinlerim."
"Duru, neden bilmiyorum ama yeni tanışmamıza rağmen seni kendime çok yakın hissediyorum. Her şeyimi sana anlatabilecekmişim gibi hissediyorum. Duru, ben sana güveniyorum."
"Defne, bu beni gerçekten çok mutlu etti. Ben de seni kendime çok yakın hissediyorum. Buradaki neredeyse herkes çok soğuklar. Ama sen öyle değilsin."
"Teşekkür ederim. Sen de öylesin."
"Yani kafana takılan şey anlatabileceğin bir şey mi?"
"Duru, benim kafam çok karışık." derken sınıfa Rüzgar girdi ve bana gülümseyip sınıfın öbür köşesindeki arkadaşlarının yanına oturdu. "Rüzgar... Çok yakışıklı, zeki, tatlı... Harika bir çocuk... Bir anda geldi ve beni altüst etti. Kimi seviyorum, kime karşı ne hissediyorum anlayamıyorum... Delireceğim, gerçekten. Biri bana yardım etsin, yoksa kafayı yiyeceğim."
"Yani bunu ben bilemem ama dışarıdan bakınca senden hoşlanıyormuş gibi duruyor. Fakat sanki seni seven başka biri varmış gibi geliyor bana. Sana daha çok önem verebilecek biri..."
"Bilemiyorum, Duru... Ama bu okuldaki en mükemmel 3 erkeği tanıyorken diğerlerini ne yapayım ki?"
"Neyse bu konuyu konuşmak için doğru yerde olduğumuzu düşünmüyorum. Yine kafana takılan bir şey olursa ya da anlatıp rahatlamak istersen rahatça bana anlatabilirsin. Benden sır çıkmaz."
"Çok teşekkür ederim. Çok iyi birisin, gerçekten. İyi ki seni tanımışım."

  ~    ~    ~

     Son teneffüsteydik ve kantine doğru yürüyordum. O sırada birisi sertçe kolumdan tuttu ve sinirle döndüm.

"Pardon?" dedim sinirle. O sırada kolumu çektim.

"Merhaba güzellik. Ben Emrah Sargun. Sen de Defne Ay olmalısın. Çok güzelsin. Okul çıkışı bir şeyler içmeye ne dersin?"

"Hayır, derim." deyip gidecekken tekrar kolumdan tuttu.

"Neden?"

"Ben neden seninle bir şey içeyim ki? Seni ilk defa görüyorum."

"Emin ol ki, bundan sonra daha sık göreceksin. Neden mi içesin? Benim gibi birini kaçırmak istemezsin de ondan."

"Senin gibi biri mi? Kimsin ki sen? Ayrıca şunu da ekleyeyim: İl-gi-len-mi-yo-rum!"

"Şimdilik..." dedi. O sırada Deniz geldi ve Deniz gelirken o yanımdan ayrıldı.

"O çocuk kimdi? Rahatsız mı etti seni?"
"Önemli biri değil. Tabii ona sorsak, kendini dünyanın en mükemmeli olarak görüyordur."
"Sorun yarattıysa bizden saklama, Defne."
"Ya karaktersizin teki işte 'Bir şeyler içelim mi? Bundan sonra daha sık görüşeceğiz.' falan dedi. Umursanacak bir şey yok yani."
"Nasıl yok, Defne? Çocuk sana kafayı takmış, sen 'Umursanacak bir şey yok.' diyorsun. Bunu diğerlerinin de bilmesi gerekiyor."
"Deniz, lütfen... Lütfen bunu Ege bilmesin. Olayın büyümesini istemiyorum."
"Defne, olmaz. Ege'nin bilmesi gerekiyor."
"Deniz, lütfen Ege'ye söyleme. Gerekli olursa ben söylerim. Lütfen..."
Ofladı ve "Peki..." dedi.
"Çok teşekkür ederim." dedim sevinçle.
"Zorlama istersen, minik kelebek."
"Biriniz de 'minik' demeseniz ölürsünüz, değil mi?"
"Evet(!) Nasıl da bildin ama..." dedi ve kantine doğru gittik.

ArkadaşHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin