Bölüm 9: Öpücük

66 5 91
                                    


   Hepinize merhabalaarr! Yıllar sonra bölüm attım. Uzun süredir yazamıyordum. Bir yavru köpeğimiz oldu. Çakıl, ameliyat, test, ders... derken yazmaya vakit bulamamıştım. Dün oturdum ve gece 2'ye kadar bölümü tamamladım. Umarım beğenirsiniz. İyi okumalaarr. 🙂💙

    Bu arada yukarıya koyduğum müzik 'Arkadaş' bundan sonra sık sık geçebilir.💙

Ege'nin Anlatımıyla

Kalkıp kapıyı açtım. Gelen Batu'ydu. Birlikte içeri geçtik. Defne'yle bakışıyorlardı.

"Hoş geldin..."
"Hoş buldum..."

"Ne oluyor ya size?" dedi Ece.

"Defne... Özür dilerim. Ben seni üzmek istememiştim. Çok özür dilerim. Sen benim bu dünyada en değer verdiğim kişilerdensin, biliyorsun. Affetmezsen de anlarım ama gerçekten çok üzgünüm. Aptalım ben ya!" deyip arkasını döndü ve yukarı doğru gidiyordu ki Defne, Batu'ya doğru koşarak "Batuş!" dedi. Batu ona döndü ve Defne hemen ona sarıldı. Tabii Batu da hemen karşılık verdi.

"Çok özür dilerim..."
"Aptal, çok seviyorum seni."
"Ben de... Kızgın mısın hâlâ?"
"Ben hiç kızgın olmadım ki sadece kırgındım. Ben sana bu kadar değer verirken senin tersleyip öylece gitmen... Neyse ya boşver. Senin de dediğin gibi 'Uzatmayalım bu konuyu.' Batuş."
"Gerçekten çok ö-"
"Yetmez mi artık? Biraz da başkalarından mı özür dilesen?" dedi Defne gülerek.
"Ege, senden de özür dilerim kardeşim."
"Lafı bile olmaz kardeşim." dedim ve ben de sarılmalarına katıldım.

Ece ise ordan bize bakıyordu. Bunu Batu da fark etmiş olacak ki "Ece! Gelsene kızım şuraya." dedi.
"Ama Yağmur?" dedi kucağındaki Yağmur'u göstererek.
"O da gelsin." dedi. Yağmur'u da ortamıza alarak çok sıkmadan sarıldık. O sırada yine kapı çaldı.

"Yine kim geldi?" diyerek kapıyı açtım. "Derin? Bu saatte ne işin var burada?"
"Sana da merhaba Ege."
"Hıı, evet merhaba Derin. Buyur geç içeri. Bulut nerede?"
"Ege, bizim acil işimiz çıktı. Bulut şimdi arabada. Ben de hemen Yağmur'umu alıp gideceğim. Size de çok teşekkür ederiz." dedi. Yağmur'la vedalaşıp Yağmur'u verdik. Derin'le de vedalaştık ve gittiler. Biz de masaya geçip kahvaltımızı bitirdik.

~ ~ ~

Pazartesi

Defne'nin Anlatımıyla

Hafta sonumuz çok güzel geçmişti. Fakat dün gece biraz geç yattığımız için normalde kalktığım saatte kalkamamıştım.

Ege'nin yavaşça yanağımı öpüp 'Prenses' demesiyle uyandım.

"Günaydın, güzelim. Ya da uyuyan güzel mi demeliyim?"
"Günaydın." dedim gözümü açmaya çalışırken. Gerineyim derken neredeyse yataktan düşüyordum. Yine ve yine Ege tuttu. "Teşekkür ederim." deyip gülümsedim. O da: "Görevimiz..." diyerek güldü. Sonra da birlikte aşağı indik.

Masaya ağzım açık bakıyordum.
"Vay canına..." dedim.
"Olmamış mı?" dedi Batu.
"Saçmalama aptal! Harika olmuş." dedim, sırıttılar. "Harika olmuş da bunu siz yapmadınız değil mi?"
"Ne oldu minik? Yapamaz mıyız?" dedi Ege.
"Bilmem... Yapar mısınız?"
"Yaptık lan işte!" dedi Batu.
"Tamam Batuş. Sakin... İnandım hadi."
"Defnee... Kaşınma istersen ufaklık." dedi Batu. Sinir etmekte üstlerine yok gerçekten.
"Kaşınırsam n'olur? Ayrıca bana ufaklık demeyi bırak. Sen benden sadece 11 ay 20 gün büyüksün..."
"1 yaş demek istedin sanırım. Yani 1 yıl bence az da değil 'ufaklık'." 'Ufaklık' kelimesini üstüne basa basa söylemişti.
"Bi' kes ya! Büyüksün de n'oluyor sanki? Beynin büyümemiş senin. Gıcıklar!"
"Ben ne yaptım yaa? Bir sakin mi olsanız? Batu bu minik anlamaz oğlum. Hemen ciddiye alır şimdi."
"Egee! Yeter!" derken Ece aşağı yeni inmişti.
"Yine mi kızdırdınız kuzumu? Küçüklük meselesi mi yine? Niye bu kadar abartıyorsunuz? Farkındaysanız kız hepimizden zeki... Boşu kesin de kahvaltımızı edelim. Bakalım neler yapmışsınız. Defne hadi kuzum oturalım." İkisinin de yüzüne bakmadan oturdum.

ArkadaşHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin