Keyifli okumalar. 🌼
•
"Kural bir: Kimseye güvenme!"
•Uyku halinde gördüğün kız var ya... O kızla seni mühürlemişler Troes. Ve işin kötü yanı ne biliyor musun? O kız bu evrenden değil."
"Ne demek bu şimdi?" Troes'in düşüncelere dalmasını fırsat bilerek onun ellerini üzerinden sertçe itti. Dengesini sağlayamayan Troes arka üstü düşse de çabuk toparlanmıştı. Yabancı ise çoktan ayağa kalkmış üzerini silkeliyordu.
"Çok şey biliyorsun belli ki... Beni nereden tanıyorsun? Adımı nereden biliyorsun? Ne mühürlenmesinden bahsediyorsun? Bu, bu göğsümdeki iz ne?"
Sorularını yanıtsız bırakan yabancı kendisine ait olan yatağa geçerek oturdu. "Yanıma gel, anlatacağım."Troes onun yanına giderken olduğu yeri inceleme fırsatı bulmuştu. Zindan taş duvarlar ile kaplıydı. Parmaklıklar ardında mahzen görevlileri nöbet tutuyordu. Fakat onlar... Onlar görünüş olarak çok farklılardı. "Bu, bu nöbetçilerin dış görünüşleri çok tuhaf. Üst katta hiç böylesine denk gelmemiştim."
"Onların yaşadığı yer burası. Üst kattda bunlara rastlayamazsın. Bizim gibi değil bunlar. Bir nevi çirkin yaratıklar işte."
Gözlerini daldığı yerden alarak yabancıya çevirdi Troes. "Neyse, sen sorularımı cevapla."
"Ben Argus." dedi sakince elini ona uzatarak. "İlk önce tanışalım değil mi?"
Bu adamın ciddi olup olmadığı anlamasada elini uzattı Troes de. "Beni biliyorsun zaten." Kafasını iki yana salladı yabancı:
"Sadece adını biliyorum, neden burada olduğunu değil."Derin bir nefes alan Troes kuşkuyla bakıyordu Argus'a. "Biraz sen konuş. Mesela sorduğum sorulardan başlayabilirsin. Sonra bende anlatırım."
Kafa salladı Argus. Yatağının kenarından iki tane taş vardı. Onları eline alarak birbirine sürtmeye başladı. "Bu zindanı diğer zindanlardan ayıran şey ne biliyor musun?"'Hayır' manasında kafa salladı Troes. Fakat Argus elindeki işe o kadar odaklanmıştı ki ona bakmadı bile. "Başka evrenden biri ile mühürlenip burada hayat geçirmen." Taşları birbirine sürterken hızlanmaya başladı. Sanki bir şeye sinirlenmiş de hıncını onlardan çıkarıyor gibiydi.
"Mühürlendiğin kız Dünya denen evrende yaşayan bir insan. Uyuduğun zaman gördüğün şey onlarda rüya diye adlandırılıyor. Bizim evrenimiz aslında onların rüyaları Troes."
"Ama bizim evrenimizde kimse uyuduğu zaman bir şey görmez."
Kafa salladı Argus. "Biz rüya âlemi olduğumuz için rüya görmeyiz Troes. Fakat artık sen de her gün rüya göreceksin. Çünkü sen o kıza mühürlendin. O kendi dünyasında uyandığı anda sen de uykuya mahkûm olacaksın. Ve onun evreninde yaptığı her şeyi bir nevi rüyanda göreceksin. Şayet o ne zaman uykuya dalarsa işte o zaman senin gündüzün başlayacak ve senin yaptıkların artık onun rüyası olacak."
"Saçmalık bu!" Şiddetle ayağa kalkan Troes'e baktı Argus. Ona muzipçe bir gülümseme bahşetmişti. "Düşünsene sen tam şu ilerde gördüğün yaratıklardan birini öldüreceksin, o kız uykusundan uyanıyor. Sonra..." Cümlesinin sonuna doğru sesini alçaltmıştı.
Sonra bir anda bağırdı. "Sen uykuya dalmak zorunda olduğun için oracıkta bayılıyorsun. Sonra mı? Sonrası ölüm."Sıkıntılı nefesleri ile ortalıkta volta atmaya başladı Troes. Bilgeler gerçekten onu ölüme göndermişti!.
"Bu zindandan çıkmanın hiç yolu yok mu Argus?"
"Var."dedi. "Var ama imkânsız."
Troes, Argus'un ayakları dibine çökerek onun kendisine bakmasını sağladı. "Bir ihtimal varsa imkânsız diye bir şey yoktur Argus."
Elindeki taşları bir kenara bırakan Argus tüm dikkatini Troes'e vermişti. "Mühürlendiğin kişinin senden haberi yok Troes. Zaten dilleriniz bile bir değil. İletişim kurmanız imkânsız gibi bir şey. Eğer ona her şeyi anlatabilirsen sana yardımcı olur. Zindandan kurtulmak için ona mahkûmsun, onsuz buradan kurtulman mümkün değil..."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KIZIL TAŞ: MÜHÜR
FantasySuç ve ceza. Kızıl bir taş. Farklı evrenlerden birbirine mühürlenen iki kişi. Birinin gecesi, diğerinin gündüzü. & "Bu mühürden kurtulmak için tek yol var. Ama unutma Saye, rüyalar alemine hapsolabilirsin." & Kapak tasarım: @leticiamodi