Dört

369 43 41
                                        

Merhaba.

Bölümün sonunda travma sahibi olanları tetikleyebilecek konuşmalar geçiyor. Rahatsız olacaksanız okumamalısınız. 

Cem Adrian, Keskin

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Cem Adrian, Keskin

🌹

Durumum gezegenler arası etkileşim gibiydi. Yeni keşfedilmiş keder gezegeniydim. Uydular akın akın geliyorlardı bana doğru. Ne su vardı ne de hava, sadece keder. Üzerimde çiçek de yetişmezdi, ot da bitmezdi. Öyleyse benden ne istiyorlardı?

Dünya garip insanlarla doluydu. Zübeyr Anıl o garip insanlardan biriydi. Neden benimle evlenmek istiyordu? Benden ona bir fayda dokunmazdı. Ne eş olabilirdim ne arkadaş olabilirdim. Bana yanaşamaz, dokunamaz, doya doya gözümün içine bile bakamazdı. 

Bir adamı, onu, hayatıma alamazdım. Bana zaten yazık olmuştu, ona da yazık olurdu. 

Yengem konu hakkında fazla konuşmamış, namaz için kalkmıştı. Ben de üstelememiş, odama çıkmıştım. Namazımı kılalı epey olmuştu. Seccade üzerinde oturmuş, dizlerimi kendime çekip ellerimi etrafına sarmıştım. Çenemi dizlerime bastırmış, odanın içine vuran öğlen güneşine bakıyordum. Düşünceler düşünceler üstüne kuruluyor, aniden yıkılınca ben altında kalıyordum.

Düşünmek bunaltınca kalkıp örtümü ve namaz elbisemi çıkardım. Seccademi toparlayıp diş fırçamla diş macunumu aldım, banyoya geçtim. Kapıyı kilitleme gereği duymadan aynanın karşısına geçtim. Saçlarım kabarmış, birbirine girmişti. Üstünkörü tarayıp diş fırçama biraz macun sıktım, dişlerimi fırçalamaya başladım.

Kapı pat diye açılınca elim fırçamda, fırça ağzımda duraksayıp kapıdaki Zübeyr Anıl'a baktım. Bir an gözleri irice açıldı, geldiği gibi geri çıktı, kapattı kapıyı.

"Özür dilerim," dedi kapının arkasından. "Normalde pat diye açmam da, acelem vardı." Ağzımı yıkayıp fırçayla macunu alıp kapıyı açtım. Birkaç adım ötede bekliyordu.

"Kilitlememiştim kapıyı, sorun değil." dedim mırıltıyla. Ensesini kaşıyıp parmak uçlarına baktı birkaç saniye. 

"Sabah sert çıkıştığım için özür dilerim."

"Beni görünce illa ki bir şeyden dolayı özür diliyorsun." dediğimde gülümsedi. Yanağında bir çukur meydana gelince evet dedim, o çocuk. Aynı gamze, aynı yanak, aynı gülümseme. 

"Ha bire pot kırıyorum çünkü." Sadece pot kırmıyorsun, içimde bir şeylerin devinmesine de sebep oluyorsun.

"Banyoyu kullanabilirsin." Kafasını sallayıp bir adımda banyo kapısına vardı. Açmaya çalışırken aynı zamanda kendini ittiğinde banyo kapısının kolu elinde kaldı. O kapının bozuk olduğunu söylemeliydim. Elinde kalan kola şaşkınca baktığında gülmemek için parmaklarımı dudaklarıma bastırdım.

"Hay Allah." Kapı kolunu yerine geri takıp çevirdi ama açılmadı kapı. Herhalde utanmış olacak ki benden yana dönmemek için oyalanıyordu.

"Kapının bozuk olduğunu söylemeyi unuttum."

Gül DevrimiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin