"Acılarımızda güller açar belki bir gün."
"Ya açmazsa?"
"Umut etmekten başka çaremiz mi var?"
İlk yayınlanma tarihi(11.08.2017)
Tekrar yazılma tarihi(06.2023)
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Kaan Boşnak, Yorgunum Ve Ağrılar
🌹
Kafamın içi ceset doluydu. Hayallerim, çocukluğum, sevinçlerim, beklentilerim birer cesetti. Üzerleri siyah örtülerle örtülmüş birer ceset. Ne suni teneffüs fayda ediyordu ne de kalp masajı. Kafamdaki kötü kokunun dinmesine yardımcı olan tek bir şey vardı. Namaz... Abdest suyu bedenime değdiğinde kirli eller çekiliyordu üzerimden. Ruhumdaki kesiklere birer yara bandıydı.
Ninem "Allah çocukları çok sever. Dualarını kabul eder." dediğinde ellerimi açmış, annemi istemiştim. Bir-iki gün beklemiş annem gelmeyince nineme "Allah beni sevmiyormuş. Annemi istedim gelmedi." demiştim. Gülümseyip saçlarımı okşamıştı ve ardından hiç unutmayacağım şeyler söylemişti.
"Allah, seni, annenden bile çok seviyor. Bazı dualar hemen kabul edilir. Bazı duaların zamanı vardır. Bazı dualar ise kabul edilmez. Sabret."
Bana düşen sabretmekti. Yıllarca bekledim. Sonra bir gece de büyüdüm. Bana acıyan bakışları gördüğümde büyüdüm. Yalnız bırakıldığımda büyüdüm. Kimsesiz kaldığımda büyüdüm. Artık annemi istemiyordum. Bir gün öncesine dönmek, boynuma idam ipi dolanan ruhumu kurtarmak istiyordum.
Ağladım. Belki saatlerce. Kirli bedenimi yıkadım. Belki defalarca. Uçlarına umutlar bağladığım saçlarımı kestim. Belki acımasızca. Yine de denedim. Sonra olmadı. Yine bir gün kendimi hastanenin terasında buldum. Küçüktüm, kimse bana yaşamak için bir sebep sunmamıştı. Herkes ya acıdı ya tiksindi ya da üzüldü. İsteğim saçlarıma dolanan ellerin benden uzak durmasıydı. Sadece bu acıların dinmesiydi. Herkesin beni unutmasıydı.
Sonra bir ses duydum. Ezan sesi semada yayılıyordu. Bir çağrıydı, son seçenek buydu. Denedim. İyi gelince bırakmadım, hep tutundum. Başka çarem yoktu çünkü. Çaresizlik bağlamıştı beni ninemden kalan eski seccadeye.
Seccademi katladıktan sonra namaz elbisemi ve başörtümü üzerine bıraktım. Yaşlı kadın namaz kılmak için gitmişti. Ona bakamıyordum zaten. Gitmesi iyi olmuştu. Dün gece kırılmış onurum yanaklarımı kızartıyordu. Gece çığlıklarla uyanmış, boynumdaki düdüğü çalmıştım bilinçsizce. Bütün evi başıma topladığımda yaşlı kadın herkesi odadan çıkarmış, beni teskin etmişti. Bir çocuk gibi eteğine yapışıp ağladığımdan yanımda yatmıştı.
Alıştığım hayattan kopup buraya gelmek derin bir ıstırap bataklığına itelemişti beni. Göz kapaklarım buluştuğunda ve şuurum kapandığında kabuslar hiç de hoş olmayan şekilde karşılıyordu beni. Çığlıklarım yardım çağırıyordu ruhum ve eksikleri için. Sabah namazı benim için yüksek dozda sakinleştiriciydi. Ardından yaktığım sigara aldığım nefesti. Midemdeki ölü kuşlar canlanıyordu. Lakin belli bir süre sonra yere çakılıp can çekişe çekişe ölüyorlardı.
Pencereyi aralayıp kafamı dışarı çıkarttım. Yasemin çiçeklerinin kokusu sızdı burnumdan içeri. Ciğerlerimdeki alevi körükleyen acılarım ara verdi. Güneş kafasını uzatmış bana bakıyordu. Kindar bir bakış attım. Ben acılar içinde kıvranıp ölmek istediğimde doğmayı bırakmalıydı.