我慢*

4K 340 156
                                    

"Hey Zabini!"

Blaise, Daphne ile muhabbetini müsaade isteyerek kesip, tam olarak ne ile karşı karşıya olduğunu bilerek sese döndü, "Günaydın Weasley? Nasıl yardımcı olmayabilirim?"

Onun bu karşılaması kızıl saçlının kızgınlığını bir an için sekteye uğratınca yüzüne kocaman ukala bir sırıtış oturttu. Weasley çok kolay manipüle edilebilecek bir adamsa bu onun sorunu değildi ki, böyle tipleri manipüle etmek ve kontrol altına almak Blaise'in masumane hobisiydi sadece.

"Harry dün cezasından dönmedi ve Malfoy'u da göremiyorum. Ona ne yaptı ve nerede?" elleri iki yanında yumrukken, Blaise'e doğru tehditkar olduğunu sandığı bir havayla eğilmişti. Siyahi genç sakince taburesinde tamamen ona doğru dönerek bacak bacak üstüne atıp, dirseğini arkasında kalan masaya yerleştirdi,"Weasley, sizin aksinize ben arkadaşlarımın başını tutmuyorum. Gece nerede kaldığını da bilmiyorum. Çünkü nerede isterse orada sabahı etmekte özgür. Herkesin özeli kendine, değil mi?"

"Ama.. Ama bu Malfoy!"

"Potter'ı biraz rahat bırakmaya ne dersin? Bilirsin, dönerse senindir. Ya da ona nasıl da körkütük aşık olduğunu itiraf et ve kurtul bu kıvranmalardan!"

Slytherin masası bastıramadığı bir gülme tufanına teslim olurken Weasley'in yüzünün aldığı şekil Blasie'i çok fazla eğlendiriyordu.

"Ben.. Hayır. Sadece Harry'nin iyi olduğ-sana niye anlatıyorsam be!"

"Ronald Weasley! Buraya gel ve adamı rahat bırak artık." Granger otoriter sesiyle kızıl kafayı bir anlık öfke nöbeti geçirmekten kurtarırken Blaise ise neden göğsünde bir rahatlama olduğunu sorguladı. Ama saliseler sürmüştü bu sorgu, zira haftalardır peşinden koştuğu Daphne biraz önce sergilediği gösteriden sonra ona açıkça kur yapmaya başlamıştı.

***

Tek kelime etmeden uyanıp hazırlanmış olmaları birbirlerini tolerans tanıdıklarından ya da kavga etmemeye çalıştıklarından değildi. Her ikisi de derin bir inkar içindeydi. Gerçekçi bir kabusa tıkılmış olduklarını umarak her an uyanmayı bekliyorlardı. Portreyi önden ilerleyen Harry açıp arkasına bakma gereği duymadan kendini geniş koridora attı. Kahvaltı için on beş dakikaları vardı, bedenindeki tüm gerginliğin mide guruldatıcı açlıkla açığa çıkması alıştığı bir durumdu.

Malfoy da koridora adım attıktan sonra aralarındaki mesafeyi maksimum derecede açıp yan hizasında ilerlemeye başlayınca bile, Harry onun varlığını kabullenmedi. Beş dakikada ancak Büyük Salon'un girişine gelmişlerdi, tamamen dalgınlıkla her ikisi de kendi binasının masasına hamle yaptıklarında iğnelenme hissi hızla kalplerinde fiziksel bir acıya sebep oldu.

Neredeyse sendeleyerek birbirlerine doğru yöneldiklerinde yüzlerinde yine aynı şok, aynı iğrenti vardı.

***

"Masa kavgası yapmak için fazla açım ve ilk derse sadece on beş dakika var. Birer tost alıp gidelim."

"Hangi masada oturacağımız hakkındaki kavgayı ertelemekten başka bir işe yaramaz." Draco, Potter'ın bu tavsiyesi karşısında daha akılcı bir cevap bulamamıştı. Kahvaltıya geç kalmaları biraz da kendi hatasıydı, normalde uyandığı saatte uyanamamıştı. İkisi de, kendileri gibi geç kalan diğer öğrencilerin hayret dolu bakışlarını kale almadan ikişer tost alıp Biçim Değiştirme dersine geç kalarak McGonagall'ın öfkesini kabartmamak için hızla Büyük Salon'u terk ettiler.

Öğle yemeği için Draco çantasındaki elmayı yerken, yanındaki sersem kahvaltıdan aldığı ikinci tostu yedi. Yağını salan ekmek gencin ağzında parlayan bir katman ve ekmek kırıntısı bırakmasına karşın sadece gözlerini devirip yoluna devam etti. Potter'ın ince horultusu arkasındaki sıradan duyulmaya başlayınca Draco'nun alıp Potter'ın almadığı tek ders olan Aritmansi'nin profesörü Bay Vektor, monoton konuşmasına kırık bir öksürükle ara verip Granger'a gözleriyle işaret verdi. Akrasında olan bitene bakmaya bile tenezzül etmedi ama işaret ve baş parmağıyla burun kemiğini kaşlarına kadar ovuşturdu. Sessiz kalmasının nedeni, iki gün sonra Sihirli Yaratıkların Bakımı dersinde Potter'la beraber bulunmak zorunda olmasıydı. Tüm programı alt üst olduğu için de yeterince canı sıkılıyordu, buna bir de Potter'a katlanmak zorunda olması eklendiğinde sinirden dudakları uyuştu. Annesinin mektubunu kendine hatırlatıp durması bu yüzdendi. Ders bitince hızla ayağa dikildi,"Potter."

AKAİ İTO (KIRMIZI İP/Drarry) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin