白状*

2.1K 200 62
                                    

"Nasıl yardı-, ah hmm, tamam benden bu kadar, ne istiyorsun Weaslette?" dediğinde Draco'nun sesinde yerme sezemedi Harry-kaşlarını çatmasına sebep olsa da-sarışının gerginliğinin artık sınırlarını aştığını tahmin edebiliyordu. Ginevra gülüp onun omzuna iki darbe vurduğundaysa, şaşkınca kolunu ovarak Harry'ye neler oluyor bakışı attı.

"Tamam söylüyorum. Bunu kabul etmen için aslında hiçbir sebep yok ama denemezsem de elimden geleni yaptım diyemem." Ginevra, karşısındaki gençlere ciddiyetle baktı.

"Çıkar baklayı artık?" dedi Draco kollarını sabırsızca bağlayıp, ayağını ritmik bir şekilde vurmaya başlayınca, Harry usulca kollarını onun beline sardı.

"Luna, sizin Malikane'de-" derken Draco elini kaldırıp onu susturdu.

"Harry, bize izin verir misin?"

Kırgınlıkla da olsa kollarını çözdü ve başıyla onaylayarak eve döndü. Grimmauld Meydanı'ndaki anlayışlı tavırlarına karşı, o da sevdiği adama aynı özeni göstermeliydi, fakat bu yine de karanlıkta bırakılmanın verdiği hissin ne kadar da boktan olduğunu değiştirmiyordu. Muhtemelen Draco da aynı şekilde hissetmişti ve Harry bu farkındalıkla, Ron'un ona dediği gibi en kısa zamanda kendi geçmişini ona anlatmak için ortam yaratmayı kafasına koydu.

İçeri girdiğinde Arthur'un da kadınlara dahil olduğunu görünce, Andromeda'nın yanına çöküp Teddy'ye uzandı, "Neden ondan uzak duruyorsun?"

Kadın sessizce Teddy'yi ona verirken keskin bir bakış attı ona, "Bu akşam Molly için buradayım ve Cissy ile aramdaki meseleleri burada çözmek uygunsuz olur Harry, o da çözebilirsek tabi."

"Pardon, seni kızdırmak istemedim." Teddy'nin açık maviden siyaha dönük bir laciverte dönüşmesiyle, bebeğin saçlarını karıştırdı.

"Kızmadım, sen de benim ailemsin. Merak etmen, ilgilenmene minnettarım tatlım."

Harry sadece gülümsedi ve ayağa kalktı, "Onu sakin bir yerde uyuturum, sen keyfine bak, olur mu?"

Kadın gözlerini kapatıp gülümsemeyle kafasını sallayınca, merdivenlerden Ron ile paylaştığı odaya gitmek için tırmanmaya başladı.

"Ro-n", "Ihm, sakin dur Blaise, arkanı dön.", "Ama-!", "Ne ama? Görmem gerekiyor değil mi?", "Uhmm-hm-mmha", "Tüm ağrın geçecek, sabret."

Harry başka bir odada da Teddy'yi uyutabileceğine kanaat getirip Ginevra'nın boş olan odasına yöneldiğinde, dostunu iş üstünde duymanın utancıyla yanan yüzüne rağmen, dudaklarında yaramaz bir sırıtış vardı. Bir yandan da şok olmuştu tabi, duydukları ona Ron'un aktif, oldukça aktif! olduğunu söylüyordu, ki Harry tam aksi olduğuna neredeyse emindi. Kendi kendine belli olmaz bu işler diyerek Ginevra'nın odasına girerken silkelendi. Kucağında şimdiden uyuklayan vaftiz oğluyla yatağa yerleşip sırtını başlığa dayayarak bağdaş kurdu ve mırıltıyla Andromeda'nın ona öğrettiği ninniye başladı.

***

"Küçücük mavi çocuk,
Çayırlarda kuzucuk,
Nerede ona bakan çocuk,
Saman balyası altında,
Uyuyor küçücük mavi çocuk. Hm-mmhmmm-hmmm~"

Draco, merdivenlerden yukarı çıkarken, Ginerva yetişip sessizce kendi odasının kapısını ona araladığında, manzaradan önce kulağı okşayan bir şefkatle söylenen ninniyi duydu. Sonrasında da aralık kapıdan Harry ve Teddy'yi. Odanın loş ışığında saçları mavinin garip bir tonundan, açık maviye dönerken, baş parmağını tembelce emerek gitgide daha derin bir uykuya düşüyordu kuzeni. Ve Harry, onu öyle merhametli gözlerle seyrediyordu ki, hafifçe sağa sola sallanırken, kısa aralıklarla ninniyi iki kere tekrar ederken, Draco nefes bile alamadan izledi onu.

AKAİ İTO (KIRMIZI İP/Drarry) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin