trente et un

475 37 143
                                    

Valeria elindeki telefona kaşlarını çatarak bakarken, "Nasıl numara sorgulamadan kimse çıkmaz?" diye bağırınca, Vale'nin kucağına yatmış olan Jenn gözlerini araladı. Birinci ders henüz bitmişti ve hala yataktan kalkmanın etkisini atamamış gibi uykuluydu. Valeria Jenn'i uyandırdığının farkına bile varmayarak, "Tüm okula fotoğraflarınızı gönderdiğine göre okuldan biri olmalı," diye yorumda bulundu. "Bu okulda kim kimliğini bu kadar saklayacak kadar zeki ki?"

Oturduğum yerden belime değen çimler beni rahatsız edince yerimde kıpırdanıp, Luke ile tüm okula yayılan fotoğraflarıma benden daha fazla sinirlenen Vale'yi yatıştırmaya çalıştım. "Boş versene." Jenn bu konunun tekrar alevlendiğini anlayarak Vale'nin dizinden doğruldu ve uykulu gözlerle bana döndü. O fotoğraflar okuldaki her bir kimsenin telefonuna atıldığından beri bunun kritiğini yapıyorduk. "Kimin umurunda?"

Garip ama gerçekten de umurumda değildi. Daha önceki endişelerimi hala yerinde buluyordum, yani Luke'un kabarık çevresi fobim için tehlikeliydi ama endişelenmem gereken onca şey arasında bu en önemsiz şey oluvermişti.

"Aslında," dedi Jenn esneyerek. "Vale haklı. Özel hayatınıza böyle müdahale edilmesi hiç hoş değil." Uyku akan gözlerini bahçeye çevirip, "Baksana," deyince onun gözlerini takip ettim. Herkes bizim gibi çimlere yatmıştı. Kimisi az önce Jenn'in de yaptığı gibi uyuyor, kimisi de bir elindeki telefona bir de bizim olduğumuz tarafa bakıyordu. Neyi kast ettiğini anladığımı belirtircesine kafamı salladım. Bir anda ilgi odağı oluvermiştik. "Herkesin telefonunda fotoğraflarınız var."

"Böyle çocukça bir şeyi kim yapar merak ediyorum." Vale sinirli bakışlarını, sanki bunu yapan aramızdaymış gibi bahçede gezdirdi.

Jenn uykusunu bir kenara atarak heyecanla, "Öpüşmelerini engellemesinden bahsetmiyorum bile," diye haykırınca, Vale, "Gerçekten..." diye destekledi.

Sanki olay esnasında oradaymışçasına yorum yapmalarına kızararak karşılık verdim. "Kızlar!" Tüm okul Luke ile paylaştığımız o anı görmüş olabilirdi ama bu benim utanmadığım anlamına gelmiyordu. "Kesin şunu..."

Jenn gülümsedi ama üstüme gelmemek için daha fazla yorum yapmadı. Yalnız kaldığımızda beni sıkıştıracağını bilmiyor olsam onu anlayışlı bulabilirdim ama benden o güne dair çok ayrıntı alamadığı için iyice meraklanmıştı ve bana bıçak zoruyla anlattırması an meselesiydi. "Luke ile bunun hakkında konuştunuz mu?" diye sordu Jenn aklına yeni gelmiş gibi.

Luke'un bu olaya tepkisi daha tahmin edilebilir olmuştu: doğal olarak sinirlenmişti. Artık saklamak zorunda olmamamız konusunda mutlu olduğunu tahmin edebiliyordum ama sonuçta birileri bizi fotoğraflamış ve tüm okula yaymıştı, yani sinirlenmekte haklıydı. Bir de en son Calum tüm okula beni malzeme ettikten sonra benim Luke'a küstüğümü varsayarsak vereceğim tepkiden de ürkmüştü ve benimle iki gündür pek fazla konuşmuyordu. Sanki konuşursak kavga edecekmişiz ya da onunla arama mesafe koymak istediğimi söyleyecekmişim gibi davranıyordu.

Ve açıkçası bu durum biraz işime gelmişti. Psikoloğun söylediklerinden sonra Luke ile tekrar görüşmeye kendimi mental olarak hazırlamama olanak sağlamıştı. Sonuç olarak bu iki günde verdiğim karar ise Luke ile konuşmaya karar vermek olmuştu. Cesaretimi toplayacak doktorun önerdiği gibi ona Charles'tan bahsedecektim ama lanet olsun ki nasıl yapacağım hakkında hiçbir fikrim yoktu.

Kafamı iki yana salladım. "Pek değil."

Jenn'in dudakları 'üzgünüm' der gibi aşağı kıvrıldı. "Halledersiniz, takma kafana."

Çimlerin üstünde bir gölge belirince üçümüz de aynı anda kafamızı kaldırıp güneşi kesen bedene baktık. Önce güneşin tam önünde olduğu için seçemediğim aydınlık yüzü görmek için kaşlarımı çattım ama daha sonra Elliot'un çekingen gülümsemesiyle karşılaştım. "Merhaba."

Haphephobia // HemmingsHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin