Yorumlarınızı ve mesajlarınızı cevapsız bırakmadım, bu sefer uzun bir bölüm yükledim sizler için :):) İyi okumalar! Sizi çok seviyorum.
---
"İyi akşamlar Seren Hanım,"dedi.
Buradan bir aile ziyaretine gideceğini ve bu yüzden bana eve kadar eşlik edemeyeceğini uçaktayken söylemişti. Centilmenliği ve karizması karşısında her davranışında yeniden ona hayran bıraktırıyordu.
"İyi akşamlar."
Hayatına aldığı kadınlara da böyle kibar mı davranırdı? Sevgilisi var mıydı? Bunu neden daha önce hiç düşünmemiştim? Magazinde en ufak bir izine dahi rastlanmıyor oluşu hem iyi hem de kötüydü. Fazla hareketli bir gece hayatına sahip olmadığına dair ipucu verirken , öte yandan istediği her şeyi büyük bir gizlilikle yürütebileceğini de anlatıyordu.
Kapımı kapattı. Gürsel Bey arabayı harekete geçirdi. Biz gelen yolcu kapısından uzaklaşırken, Serhat Bey ise havalimanının otoparkına doğru yürümeye başlamıştı. Gözden kaybolduğunda arka cama bakmayı bıraktım ve önüme döndüm. Hafif bir müzik çalıyordu.
"Yorucu bir gün müydü?" diye sordu.
Bilinmezlikle arası memnunken artık bir tık daha farklı yöne doğru ilerlemeye başlamış düşüncelerim yanıtladı: "Çok garip bir gündü."
Gürsel Bey güldü. "Sizi uyarmıştım, çalışma tarzı çok farklıdır."
Gülümsemesine tebessümle karşılık verdim. Farklı olan tek şey çalışma tarzı değildi.
Şu sıralar depresyon aşamalarını sağlam adımlarla tamamladığıma aldanılmasın. Son bir yılın öncesine kadar çok sosyal bir insandım. Yalnızca Begüm ve Eren değil, tüm ekiple görüşüyor, akşamları dışarı çıkıyor ve eğleniyordum eskiden. Hiçbir seyahat fırsatını kaçırmıyor, geziyordum. Çok okuyan mı daha iyi bilir yoksa çok gezen mi sorusunun gezen tarafıydım ben. Avcumun içi gibi bilirdim tüm yeni açılan mekanları. Pek çok insan tanıdım, pek çok hikaye dinledim.
Ama hiçbiri, bugün burada tanıştığım adamla kıyaslanabilir nitelikte olmamış, bunu fark ediyordum. Onda değişik bir şeyler vardı. Beni çeken, kabuğumdan çıkaran bir şeyler... O kadar güzel işliyordu ki kendini bana, korkmam gereken yerde daha da güçlü sarılıyordum getirdiği her yeniliğe.
Ben aşık oluyordum.
Rahat, siyah, deri koltukta arkama yaslandım ve günün tek huzurlu saatlerindeki yolu izlemeye başladım. Havalimanından uzaklaştıkça artan apartman sayısı hızlı gittiğimizi gösteriyordu.
E5'e girdiğimiz andan itibaren ışıl ışıl yükselen iş binaları, Gürsel Bey'in açtığı klasik müzik ve kendimle baş başa kaldım.
Daima Begüm'lerde bıraktığım pijamalarımla kendimi koltuğa attım. Eren mısır patlatıyor, Begüm ise demlenmiş çayı büyük fincanlara koyuyordu. Dişlerinin arasında tuttuğu kurabiye onu anlamamı zorlaştırıyordu.
"... Şimdi ben orayı kaçırdım, madem hoşlandın, neden tereddütlerin var?"
Yastığı yüzüme sabitledim. "Ahhh! Bilmiyorum." Bağırmak iyi gelmişti, nefessiz kalmadan önce geri indirdim.
Eren "Çok iyi biliyorsun," dedi. Büyük, dolu kaseyle koltukta yanıma oturdu. "... ismi lazım değil şahıstan sonra ilk kez birinden bu kadar çok hoşlandın. Yine aynı şeylerin olmasından korkuyorsun." Üç fincan dolu tepsi, önümüzdeki sehpanın üzerinde yerini aldı. Siyah saçlarını her zamanki gibi topuz yapan en yakın arkadaşım da diğer yanıma oturdu.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
FY
أدب المراهقينNew York, Londra ve İstanbul'un yükselen gayrimenkul lideri Serhat Bolat, Kendisine gelen iş teklifi ile ne yapacağını bilemeyen zeki ve güzel Seren Eraslan, Tesadüflerin, akıl almaz başarıların ve beklenmedik bir maceranın içinde kendimizi bulacağı...