Multi: Gökdeniz Asil(🌠)
"Hayalin imkansızlaştı. Gerçi sen hep imkansızdın..."
Yorgundum.
Her şeyden bıkmış ve yorulmuştum. Hayatım bile yorgunluk, bıkkınlık üzerine kurulmuştu. Ben memnuniyetsizdim. Eskiden böyle değildim. Ben böyle değildim. Gerçi o ben değildim...Feray güzeldi. Kasırga'nın bir kadeh şarabı kadar hoş ve güzeldi. O eşsizdi. Mutluluğu biliyor ve hissediyordu. Ailesini seviyordu. Hayattan çok ama çok zevk alıyordu. Yaşamak onun için güzeldi. Tabi o zamanlar güzeldi. Niye olmasın ki? Çocuktu. Düşünceleri özgürdü. Şuan ki gibi düşünceleri geçmişe tutsak değildi. En önemlisi Feray Aybars'a aşıktı. Onlar hikayelerinin baş karakterleriydi. Fakat hikaye yarı da kalmıştı. Tamamlanması için o küçük çocuğa ihtiyaç vardı. Ama ortada ne çocuk vardı ne de o kız. Tamamlanmamış hikayede yeni karakter Kasırga'ydı. Tek ve sahte karakter...
Tamamlanmamış kurgunun adı da Solgun Karanfillerdi...
Bunalmış halimle yabancı dil dersinin son bulmasını bekliyordum. İngilizce kolaydı fakat bana sıkıcıydı. İspanyolca dersi daha çekilirdi. Çünkü ben bilmediğim şeylerde iyiydim... Yasemin denen kadının zilin çalmasıyla gözleri beni buldu ve kırmızı uzun çizmeleriyle yanıma doğru adımladı. Yine başlıyoruz.
"Liya biraz seninle konuşabilir miyiz?" dedi tebessüm dolu ifadesiyle.
"Niye?"
"Konuşunca öğrenirsin" dedi ve sınıftan çıktı. Bu neydi şimdi?
"Bence bekletme. Sonra olumsuz sonuçlar çıkarabiliyor hoca" diyerek beni uyaran çekik kızın dediğiyle kafamı salladım ve ayağa kalktım el mecbur. Devam edecek ve sabredecektim. Bunu düşünerek ayağa kalktım beyazlığı baskın sınıftan ayrıldım ve koridorda beni bekleyen hocaya doğru ilerledim.
"Hadi takip et beni" dedi ve önden sallana sallana yürüdü. Niye çekiyordum ben bunları? Hepsi tek bir sebep için...
Okulun üniforma rengine uygun giyinmiş kadın gold rengindeki kapıyı açtı ve içeri girmem için bekledi. Umursamayarak içeri adımladım ve kapanan kapıyla birlikte kadın masaya doğru ilerledi. Çantasını masaya bırakıp sandalyeye yerleşti. Ardından benimde karşısına oturmam için beyaz, ince eliyle işaret verdi. Ruhsuzca karşısındaki sandalyeye oturdum ve öylece lenslilerim odayı turladı. Onun gibi süslü ve rengarenk bir odaydı. Zevksiz miydi neydi?
"Sana birkaç konudan bahsetmek istiyorum" diyerek direk başladı beni sıkan konuşmasına "Öncelikle farkındasın ki okulumuz fazlasıyla özenli ve öğrencilerine düşkün. Elimizden gelen her şeyin en iyisine yapmaya çalışıyoruz ve düzenimizin bozulmasını istemeyiz. Biliyorsun ki şuan bulunduğun sınıf en iyilerden birisi. Ben kendi sınıfıma kolay kolay dışarıdan öğrenci kabul etmem. Çünkü bizim sınıfta renkli ve zeki karakterlere sahip kişiler bulunuyor. İnan ki hiçbir yerde bu kadar eğlenceli ders işleyen yoktur. Bu yüzden sınıfımda yabancı bir kişiyi istemem. Tabiki üstüne alınma. Seni kabul etme sebebimde Mehmet Bey sayesinde oldu. Aslında ilk kabul etmedim. Bu konuda dürüst olucam. Çünkü birden fazla disiplin suçun bulunuyordu ve hakkında kötü ithamlar duymuştum. Bende önyargıya kapıldım. Fakat Müdür Bey ısrar etti. Oğlu Ege de senin müzikte yeteneğinin olduğundan bahsetti. Bizim sınıfta müzik yeteneği olan kimse yok. Diğer sınıflardan tek eksikliğimiz buydu. Belki sınıfımızın müzisyeni olursun diye geçmişini yok saydım. En sonunda kabul ettim. Şimdi bana niye bunları anlatıyorsun diyeceksin. Sana bunları bir istekte bulunmam için anlattım" dedi ve bir süre duraksadı. Ardından önündeki birkaç dosyadan bir kağıt çıkardı ve bana uzattı. "Bu okulun büyük ve sürekli yarışmalara giren grubu. Fazla hırslılar ve gerçekten iyi yetenekler bulunuyor. Diyorum ki belki sende katılmak istersin. Hem bizim sınıfı temsil eder beni gururlandırırsın, hemde geleceğine yön verirsin. Ne dersin?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KASIRGA/Solgun Karanfiller
Teen FictionHayat bir uçurumdu. Ya kaybedip uçurumdan atlamayı göze alacaksın ya da kazanıp uçurumdan ters yöne sapacaksın. O ise ne yaptı biliyor musunuz? Kaybetti. Fakat uçurumdan atlamadı. O ruhunu sonsuzluğa teslim etti. O artık Sonsuzluğa aitti... Yakıcı b...