2. Ulaşılmaz

82 16 3
                                    

🌙🥀

Halsey_angel on fire( Türkçe çeviri)

"Hayatım en az karanfiller kadar solgun. Tek eksik sensin. Belki birgün tüm karanfiller yeniden açar"


Ruhum ve hislerim gibi kapalıydı gözlerim. Dışarda yağan yağmura eşlik ediyordu sesim. Burası, bir saniyemi bile ayıramayacağım insanlarla doluydu. Kimisi dertlerini de buraya kadar getirip güya beynindekileri unutmak için içiyordu , kimisi de efkarını şarkı sözleriyle devam ettiriyordu. Ben de her şeyden bunalmış ruhumu elimdeki mikrofana sözleri aktararak tatmin ediyordum. Yüreğimin hastalıklı yanını notalarda hissediyordum. Hissettiğim şey aslında hiçlikti. Bomboş bir sayfa gibiydi. Fakat o sayfada ne görmek istiyorsam onu görüyordum. Bazen bir hiçlik çok şey olabiliyordu.

Ayağımdaki siyah deri botlarımla bar tezgahının oraya adımladım. Hareketli bir şarkıyla çoktan coşmuş insanlardan uzaklaşarak bar taburesine oturdum. Adını defalarca kez söylemiş lakin benim her defasında unutmayı tercih ettiğim barmene çevirdim bakışlarımı. Göz kırparak her zaman doldurduğundan önüme uzattı. Boş bakışlarımla tek yudumda bitirdiğim kadehi barmene itekledim. Yüzündeki arsız gülümsemesiyle lenslerime bakıp tekrar yeniledi. Ardından vermeden eli havada duraksadı.

"Fazla mı hızlıyız sanki?"

Gözlerimi ela irislere çevirdim. Boş boş bakıp kadehi elinden alıp kafama diktim. Belki dediğinde haklıydı. Ama kimin umrunda? Kafamı deli gibi dans eden insanlara çevirip bulunduğum ortamın iğrençliğine baktım. Gerçi benimde burdakilerden farkım yoktu. Beynimdeki düşünce silsilesini öldürmek istercesine alkol alıyordum. Bu durum gülünçtü. Birkaç kadehle onu içimden atıcağımı nasıl düşünebilirdim?

Kafamı önümdeki üçüncü kadehime çevirdim. Bunu her yudumunda onu düşleyerek içtim. Önüme gelen uçurum hareleri, geceyi yansıtan saçları ve yüzündeki yıldızları anımsatan çilleri...
Yüzümdeki istemsiz kırık tebessümle kadehi bıraktım. Elimi saçlarımın arasından geçirerek sertçe yutkundum. Önüme gelen bilmem kaçıncı kadehin bir başkası tarafından alınmasıyla duraksadım. Kafamı sağ tarafa çevirip yanımdaki yabancıya baktım. Kemikli yüz haltları ve dudağındaki piercingle dikkat çeken çocuk galiba canına susamıştı. Fakat hoş kafamla yeteri kadar sabırlıydım. Hiçbir şey yapmadan kafamı ağır hareketle barmene çevirdim. Göz kırpmamla yeni bir kadeh hazırladı. Ardından yanımdakinin kadehini doldururken arsızca konuştu.

"Asil Bey yolunuz buraya hangi amaçla uğradı?"

Hoş kafamla bile anladığım imalara göz devirdim. Insanlara karşı bir şey hissedememin nedeniydi bunlar.

"Seni alakadar etmez. Sadece işine bak" dedi ilk defa duyduğum tınıya sahip ses. Fakat bu benim ne kadar umrumdaydı?

Elimdeki kadehle oyalanırken benim kadar itici barmen sorusunu bana yöneltti bu defa.

"Kasırga ne zamandır esip gürlemiyorsun. Sen hayırdır ? Emekliye mi ayrıldın yoksa" dedi son cümlenin ardından müziği bile aşan kahkahasıyla

Kadehteki bakışlarımı yavaşça kaldırıp elalara çevirdim. Boş ve gereksiz sohbete neden gerek duyuyordu? Başkasından yanıt alamayınca bana saran bir salaktı ,evet. Ve fazlasıyla boş yapıyordu. Ama bunu her defasında devam ettirecek diye bir kural yoktu. Kavga çıkarıp, birilerine zarar vermemi istiyordu. Hoş o zaman istediğini yapalım. Ama onun istediğinden değilde bana zevk verecek olandan.

"Her şeyin zamanı var Can."
Kadehi kafasına nişan alıp fırlattım. Hızlı refleksiyle çekilip son anda hastanelik olmaktan kurtulmuştu. Lakin benden kurtulamamıştı.

KASIRGA/Solgun KaranfillerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin