His

365 11 0
                                    

  Sabah sabah üzerime bir ayının atlamasıyla uyanmıştım. Sanırım kolumu hissetmiyordum.
  "Umut allah belanı versin Umuuuutt aannneeeeee"
  Annem bişi olduğunu sanıp koşarak odaya girdi. Haklıydı bişi olmuştu kolumu hissetmiyordum boru mu.
  "Ya napıyorsunuz yavrularım siz allah aşkına aklımımı alacaksınız"
  "Anne ya şu çocuğunu üstümden al ya da bana garajdan baltayı getir. Bana sorucak olursan benim tercihim ikinci şık"
  Ben bunları diyene kadar Umut zaten kaçmıştı. Annemde homurdana homurdana gitmişti. Ya allahım bir gün ya sadece bir gün şu evde doğru düzgün uyanmak istiyorum çok mu ya.
  Yataktan kalkıp rutin işlerimi halledip kahvaltıya indim.
  "Günnnaayyyddııınn sevgili ailem"
  Babam gülerek cevap verdi
  "Günaydın güzel kızım hayırdır sabah sabah yine annen koşuyordu en son gördüğümde" dedi babam gülerek
  "Baba senin bu eşek kadar oğlunun varya sadece fiziksel olarak vücudu büyüyor beyin yaşı hep aynı beş"
  Umut belli sinirlendi şak diye cevabı yapıştırdı durur mu hıyar.
  "Benim en azından vücudum büyüyor sende o da yok"
  Annem araya girdi eyer girmeseydi burdan o çocuğun üstüne atlayabilirdim.
  Hepimiz sorunsuz bir şekilde arada tabi umutun bana laf atmalarını ve benim ciyaklamalarımı saymazsak sorunsuz bir kahvaltıydı. Kahvaltı bittikten sonra herkes dağıldı. Babam şirkete gideceğini söylemişti annem de derneği gidicekti umuttu büyük ihtimalle okuldan sonra basketbol antrenmanına giderdi. Yine evde tektim.
  Saat sabah daha 10'du ve benim dersim saat 2 de başlıyordu. En iyisi hazırlanıp Elifin kapısına dayanmalıydım. Evet evet kesinlikle çok iyi bir fikirdi.
  Hemen odama çıkıp sade bir makyaj yapıp üstüme siyah bir tişört altına ise açık mavi kot şort giydim. Havalar zaten sıcaktı güzel olmayı umursayamazdım.

(Asyanın giydikleri)

  Evden çıktığım gibi Elifin yoluna adadım kendimi

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

  Evden çıktığım gibi Elifin yoluna adadım kendimi. Zaten evlerimizin arasında pek bir mesafe yoktu. 
  Yaklaşık bir beş dakikaya yakın yürüdüğümde eliflerin kapısını çaldım. Elifin annesi bade teyze açtı kapıyı.
  "Asya kızım hoşgeldin Elif daha uyuyor haberin olsun"
  Biliyordum bunu planımı yapmıştım ki ben zaten.
  "Bade teyzem merak etme bende o iş"
  Hemen bir bardak su alıp Elifin odasına çıktım. Ve bir an bile düşünmeden kafasından aşağı buz gibi suyu boca ettiğim an kaçtım.
  "Ulan Asya yaktım kızım seni kesin sensin başka kimse uyandırmıyor beni böyle"
  Ah canım arkadaşım nasıl da tanıyor beni. Ama bunun düşünmenin zamanı değildi zaman kaçma zamanıydı. Hemen bade teyzenin arkasına sokuldum. Zaten fazla geçmeden Elif merdivenlerden aşağı paldır küldür indi.
  "Ya sen insanmısın"
  Hemen kafamı salladım ama Elif sanırım daha fazla sinirlendi.
  "Kızım niye normal uyandırmıyorsun sen beni. Ya bir kere normal uyandır. Ne bileyim öperek falan uyandır. Gel buraya Asya"
  Tam üzerime atladığı sıradan Harun amca Elifi tuttu.
  "Tut Harun amca sakın bırakma bende kaçayım tamam"
  Herkes bizi gülerek izliyordu ama ben gülmüyordum. Korkuyordum. Olsun yine olsa yine yaparım.
  Hızla evin kapısına geldiğim an tam çıkıyorum derken Elif saçımdan tuttuğu gibi sümük gibi yere yapıştırdı. Üstüme çıkıp hıncını aldı.
  "Ya allah belamı versin bidaha yapmicam kanki ya in üstümden"
  Elif her zaman ki kötü gülüşlerinden yapıp kötü kötü bakmaya başladı.
  "Yok öyle kuru kuru sıyrılamazsın. Annneeecciimm getir"
  Ben daha ne olduğunu anlayamadan bir bardak su kafamdan aşağı döküldü. Herkes gülmeye başladığında bu sefer altta olan ben değildim. Elifin en son bile istemeyeceği şeyi yaptım. Gıdıklama şooovv.
  "Ya  hahahahaha As hahaha ya hahahaha özür hahahaha di hahahah lerim hahahaha tamam in üstümden in hadi canım kankim"
  "Seni küçük cadı nasıl sen benim üstüme su döktürürsün"
  Yaklaşık bi beş dakika gıdıkladıktan sonra Elif artık çatlayacaktı. Harun amca da daha fazla kıyamadı kızına.
  Elifin odasına gidip elimi yüzümü kuruladıktan sonra Elifin o pahalı makyaj malzemeleriyle makyaj yaptım. Allahtan üstüm falan ıslanmamıştı.
  Elif de hazırlandıktan sonra kahvaltıya indik. Ben zaten tok olduğum için ayıp olmasın diye sadece çay içtim.
  "Elif kızım biz akşam babanla yemeğe gidicez gece 12 den önce dönmeyiz"
  "Tamam anne bende Asyalara geçerim"
  Bende onaylayan bakışlar attıktan sonra bade teyze de kabul etti zaten.
  "Tamam kızım biz seni alırız geçerken"
  Elif kafasını sallayıp kahvaltısını bitirdi.
  "Kanki ben odamdan çantamı alayım geleyim"
  "İnşallah dediğin gibi olur Elif"
  Elif göz kırpıp odasına çıktı.
  Yaklaşık bir saattir Elifi bekliyordum. Bade teyzeyle Harun amcayı bile ben uğurlamıştım.
  Koş koşa Elifin odasına çıktım.
  "Ya aşkım sen kapa"
  "..."
  "Hayır sen"
  Allah belanı vermesin salak kız. Ben biliyordum böyle olacağını. Bende diyordum çıkar gezeriz canım kankimle ama nerdeee.
  Saat 1 oldu bir saat sonra zaten ders başlıycaktı.
  "Aptal aşık kalk ya derse bari yetişelim"
  Elif mahçup olmuş gözlerle yanıma geldi. Biliyordum Merti çok seviyordu. Bu her halinden belliydi zaten.
  "Kanki özür dilerim ya ben Mert arayınca kapatamadım ya kusura bakma"
  "Valla çok kusura baktım."
  Düşünüyormuş gibi yaptım
  "Ancak bir şartla kabul ederim. İstediğim yerde bana yemek ısmarlayacaksın"
  "Kabul kanki"
  Elifle hazırlandıktan sonra mimarlık fakültesindeki temel tasarım benim en sevdiğim derse girecektik. Son sınıf olduğum için iki gün okula geliyordum sadece diğer günler zorlu holdingde staj yapıyordum.
  Toplam iki saatin ardından dersimiz bitmişti. Elifle benim istediğim yere gidiyorduk söz verdiği gibi yemek ısmarlamalıydı bana açtım.
  Elifi Beyoğlunda ki en sevdiğim restorana getirmiştim. Oturduğumuzda garip gurup hallere girmişti. Kesin yine bişey yapmıştı. Buna fazla aldırmayıp tam siparişlerimiz vereceğimiz sırada karşıdan gelen tanıdık simayla Elifin neden böyle olduğunu anladım.
  "Aaaaa Mert ne güzel bir sürpriz"
  Elife imayla baktığım sıradan hemen Merte sığındı"
  "Nasıl? Haberin yokmuydu senin?"
  "Aşkım otursana. Tam söylüyordum valla üstüne geldin. Kötümü oldu canım ne güzel işte yine her zaman ki gibi beraberiz"
  Bu konuyu fazla uzatma gereği duymadım haklıydı zaten gidecektim.
  Üçümüzde siparişlerimizi verdik. Siparişler gelir gelmez hem yemek yedik hem de tatlı koyu bir sohbete daldık. Sanırım gittiğimde en çok bunu özleyecektim.
  Nedense birinin bana baktığını hissediyordum. Birinin gözleri üstümdeydi. Etrafa baktığım zaman karşı masada ki adamın  bana baktığını gördüm. Adam çok yakışıklıydı siyah takımıyla nefes kesici gözüküyordu. Rahat bi 29 yaşında vardı.  Yüz hatları kara kaşları kara gözleri hafif kirli sakallarıyla insanı kendisine büyüleyen bir adamdı. Adam hâlâ bana bakmaya devam ederken bu durumdan rahatsız olup Merte döndüm.
  "Mert şu karşı masadaki adamı tanıyormusun?"
  Mert ve Elif aynı anda kafalarını çevirince utanmıştım. Sanki adamı şikayet ediyormuşum gibi oldu ama ne yapayım o da bakmasaymış dik dik.
  Mert sinirle o masaya bakarken aniden yüz hatları gevşedi ve pişmiş kelle gibi sırıtmaya başladı. Aynı şekilde o adama baktığımda onun da pişmiş kelle gibi sırıttığını gördüm. Sanki çok mutlu olmuştu yoksa ben mi öyle anlamıştım.
  Masadan izin isteyip bizden tarafa gelmeye başladığında heyecanlandığımı fark ettim. Ne oluyordu bana böyle. Kendime sinirlenip adama sinirli sinirli bakmaya başladım.
  "Ooo Mert kardeşim nasılsın"
  Adamın o kadar etkileyici bir ses tonu vardı ki. Mert adamın uzattığı elini sıktı.
  "İyiyim kardeşim hayırdır seni hangi rüzgar attı buraya sen normalde girmezsin böyle ortamlara"
  Adam bir bana bir Elife bakmıştı.
  "Hiç sorma ya toplantıdan toplantıya koşuyorum bu aralar buraya da o yüzden geldim zaten"
  "Bilirim bilirim. Bak seni Elif ve Asyayla tanıştırayım. Elif kız arkadaşım Asya ise kardeşim kızlar bakın bu da Uras üniversitede aynı bölümdeydik"
  Uras denen adam ilk Elifin elini sıktı sonra benim elimi. Elimi tuttuğu an çok tuhaf hissettim ona bakınca sanki onun da şaşırmış hali kaçmamıştı gözlerimden. Heyecanlanmışmıydım ben. Saçmalama Asya.
  "Memnun oldum"
  Urasın gözleri biraz daha üzemde oyalandıktan sonra Merte döndü.
  "Neyse ben gideyim. Selam vermek için gelmiştim zaten. Görüşürüz kardeşim."
  Mert Urasa sarılıp vedalaştılar.
  Elif pis pis sırıtmaya başladı. Hemen Mert fark etmeden bacağına çimdik attım. Acımış olmalıydı ama sesini çıkartmadı.
  Herkes yerine oturmuştu ama benim aklım hâlâ ondaydı. İçimden bir his onu son görüşüm olmayacağını söylüyordu. Umarım yanılmıyorumdur.
 

Sevgili PatronumHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin