Mecburiyet

214 8 1
                                    

   Uras Demirkan
  Tam bir hafta Asyayı görmeyeli bir hafta oluyor. O geceden sonra annemlerin evine gitmiştim. Babam Benimle çok önemli bir şey konuşacağını söyleyip beni buraya çağırmıştı. Aslında buraya gelmemin en büyük nedeni de bu. Babamla çalışma odasına geldiğimde babam konuyu hiç uzatmadan yüzüme tokat gibi inen kelimeyi söyledi.
  "Evleniyorsun"
  Tek kelime 12 harf beni bitirmişti. Hayallerimi bitirmişti bunun üzerine Babama sert çıkıştım.
"Ne Diyorsun sen ne evlenmesi evlendiğim falan yok benim"
  "Mecbursun uras"
  "Ne mecburu baba ne mecburu mecbur falan değilim hiçbir şey için"
  " Şirket batıyor oğlum gündüz demeden gece demeden köpek gibi çalıştığımız şirket batıyor"
  Evet şirketin durumu iyi değildi ama bu kadar kötü olduğunu da bilmiyordum. Babam uzun bir konuşma yaptığında anlamıştım başka çarem yoktu.
  "Tamam baba kabul"
  "Bak oğlum anlaşmalı olacak zaten belki kızı seversin ama istemezsen şirket düzeldiği an boşanırsınız merak etme oğlum bana güven"
  Kendi ölüm fermanını mı imzalayacaktım.
  "Peki ne zaman olacak bu şey. Nikah yani"
  " Aile arasında olacak iki hafta sonra herkesin duyması için magazinciler de olacak"
  "Herkesin duyması şart mı?"
  "Şart"
  Asya duyarsa silerdi beni. Allah kahretsin tam mutlu olacağım derken yine bir bok çıkmıştı.
  Tam bu konuşmanın üzerine beş gün geçmişti. Şirkette harıl harıl başka bir yol olduğuna dair bir çözüm yolu ararken annem aradı.
  " oğlum akşam Ezgi'yi de alıp geliyorsun değil mi"
  Ben onu zaten hep unutmuştum nasıl gidecektim ki. Asya'nın yüzüne nasıl bakacaktım. Ezgi de gelecekmiş bir de Allah'ım kafayı yiyecem.
  "Evet geliyoruz"
  Telefonu kapatıp Kara kara düşünmeye başladım. Asya öğrenmiş miydi acaba. Bunu öğrenmenin tek bir yolu vardı oda akşam Asyalara yemeye mecburen gitmekti.
  Akşam Ezgi'yi de alıp Asyalara geçiyorduk. Aklımda yine Asya vardı. Ezgi bir sürü soru sormuştu ama hepsi yanıtsız kalmıştı.
  "Uras hep bana böyle mi davranacaksın"
  "Evet Ezgi alışsan iyi edersin"
  "Tamam Uras tamam bunada tamam"
  Arabayı Asyaların kapısının önünde durdurduğumda nedensizce heyecanlanmıştım hemen kendimi topladım. Kapıyı tıkladığımızda Elif açtı kapıyı. Benim suratıma bile bakmamıştı Ezgi'ye de pek ılımlı yaklaştığı söylenemez.
  "Hoşgeldiniz"
  "Hoşbulduk canım"
  Ezgi neşeli sesiyle cevap verdi durur mu. İçeriden herkesin sen şakrak sesleri geliyordu. Mutfak kapısının önünde onu görmemle nefesim kesildi. Ben sportifken o elbise giymişti sade makyaj yapmış saçını toplamıştı. Çok güzeldi. Bi dakika ya neden evde böyle giyinmişti.

(Asya temsili)

(Uras temsili)

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

(Uras temsili)

  "Hoşgeldiniz bahçeye geçin herkes orda"  Asya bir an olsun bile suratıma bakmamıştı

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

  "Hoşgeldiniz bahçeye geçin herkes orda"
  Asya bir an olsun bile suratıma bakmamıştı. Ama hak etmiştim. Bu akşam bir fırsatını bulup mutlaka onunla konuşmalıydım. Ezgi neşeli sesiyle "yardıma ihtiyaç var mı" diye sorunca Asya da sert çıkıştı "yok" . Kızın ne suçu vardı Allah aşkına.
  " bırak yardım etsin kız işte niye tersliyorsun"
  " gerek yok nezaketen ben misafire iş yaptırmam"
  O eski günlere çarpıtma yaparken onları orada bırakıp iki ailenin de hatta üç sanırım bunlar Elif'in ailesiydi. Ben de onların yanına geçip sohbete katıldım.
 
   Asya Samyeli
  Üç gün önce Elif dayanmıştı kapıma. Benimle çok önemli bir şey konuşacağını söyleyip odaya kapatmıştık kendimizi.
  " Asya sana bir şey göstermem gerek"
  " Elif ilk bir sakin ol tamam mı neymiş o önemli şey"
  Elif bir an tereddüt etse de ısrarla gözlerinin içine bakınca telefonunun ekranını açıp elime verdi. Gördüğüm haberle başımdan aşağı kaynar sular döküldü. Kalbime sanki bıçak saplandı.
  " şok şok şok ünlü iş adamı yoksa gönlünü çok feci mi kaptırdı. Uras Demirkan ünlü model Ezgi Sayar ile iki hafta sonra evleneceğini duyurdu"
  Allah'ım sen bana yardım et nefes alamıyordum. Gözümden yaşlar istemsizce akıyordu. Şimdi ne olacaktı. Elif ağladığımı görünce hızla bana sarıldı.
  " Elif gitmek istiyorum hemen şu an gitmek istiyorum dayanamıyorum Elif kalbim neden bu kadar çok acıyor"
  "Ah be Asyam ah be kuzum aşık olmuşsun sen hemde çok feci bir şekilde"
  Bugün kendimi çok zor toplamıştım. Elif'in ısrarıyla iki gün daha zor dayanmıştım bu şehirde. Bu akşam yemekten sonra gidiyordum. Elif ile Mert beni havaalanına bırakacaklardı.
  Bütün aile bu masadaydı. Burayı bırakmak gerçekten zor olacaktı benim için.
  Masadaki suyun bittiğini görünce mutfağa gidip suyu doldurdum. O sıra da kapı çaldı. Ben suyu masaya götürürken karşıma bir anda Uras ve tahmin edin bakalım yanında kim vardı. Çok sevgili nişanlısı ezgi.
  " Hoşgeldiniz bahçeye geçin herkes orada"
  Uras'ın bir an bile yüzüne bakmak içimden gelmiyordu. Uras Bey'in sevgili nişanlısına biraz sert çıkışınca beyimiz sinirlenmişti. Hasbam.
  Hep birlikte masaya geçtiğimizde babamın sorusuyla ağzımdaki lokmayı yutamamıştım. Çünkü Uras benim gideceğimi daha bilmiyordu.
  "Kızım uçağına kaç saat kaldı"
  Gözüm saat yerine Urasa takıldı. Beyninden vurulmuş gibiydi. Bu onun daha iyi günleriydi. Ben de çok üzülmüştüm. Daha fazla hemde.
  "2 saat kaldı babacım"
  " hayırdır Asya bir yere mi gidiyorsun"
  Ağzımdaki lokmayı yavaş yavaş çiğneyip Urasa cevap verdim.
  "Fransaya gidiyorum"
  Kısa ve net cevap her zaman en iyisidir. Urasın şu an ne düşündüğünü anlayamıyordum hiçbir tepki vermeden yemeğine devam etti.
  Saate baktığımda uçağa bir buçuk saat kaldığını gördüm. Havaalanına 1 saat önceden gitmem gerekiyordu. Masadan izin alıp odamdan valizlerimi ve çantamı almaya çıktım.
  " kendine bağla bağla sonra evlen hem bana kuyruk salla hem Ezgiye yok ya masada sevgilin var ay pardon nişanlın hâlâ dik dik bana bakıyorsun tüüü"
  Allahım sonunda kafayı yiyordum. Odadan tam valizlerimi alıp çıkacakken aniden kapı açıldı karşımda Urası görmeyi beklemiyordum.  Ağzından sadece tek kelime beş harf çıktı. O tek kelimesiyle beni paramparça etti. Her zaman ki gibi.
  "Gitme"
 

{veee bölüm sonuu umarım bölüm sonunu beğenmişsinizdir sizi seviyorum oy ve yorum atmayı unutmayın}

Sevgili PatronumHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin