O sana, senden daha yakındır. Niçin dışarıda arıyorsun?
Hz. MevlenaEsma'yı yolcu ettikten sonra, sevinçle mutfağa girdim. Saliha teyze ve Aslı akşam yemeğini hazırlıyorlardı. Saliha teyzeyi yanaklarından öptüm.
"Hayrolsun inşallah bu ne sevinç?" diye sordu. Gülümsememe bir yenisini ekledim.
"Hayır, Saliha teyze çok çok hayır." dediğimde bana şaşkın ve meraklı gözlerle bakmaya devam etti. Tezgahın üzerinde ki, sürahiden bir bardak su doldurup oturarak içtim.
Saliha teyze bana bakıp gülümsedi, suyu oturarak içmeyi ondan öğrenmiştim. Merak edip nedenini sorduğumda da Peygamber(sav) efendimizin sünneti olduğunu söylemişti.
Neyse ki sağlıklı olduğunu düşündüğü için annem buna karışmıyordu. Oysa ki ben Peygamberimizin sünnetini uyguluyordum, bilmiyordu. Hatta kendisi de oturarak içiyordu artık suyunu. Sağlığı söz konusuydu netice de...
Oturma odasına geldiğimde annem ve Sude telefondan bir şeylere bakıyorlardı.
"Bunun rengi hoş değil!" dedi Annem yüzünü buruşturarak. Kesin kıyafetlere bakıyorlardı yine. Sanırım annemin sıkılmayacağı tek şey kıyafet almaktı.
"Bu nasıl peki?" diye sordu ablam.
" Güzelmiş ama, bu Katre'nin yaşına gitmez. İyisimi kendime alayım ben bunu. " Adımı duyduğum an beni farketmedikleri koltuktan kalktım.
"Umarım, doğru duymamışımdır."dediğimde annem başını telefondan kaldırdı.
" Doğru duydun tatlım sana kıyafet bakıyoruz. "dedi sakin bir şekilde.
" Özel bir davet mi var yine? Eğer öyleyse bakmanıza gerek yok. Gelmeyeceğim!" O saçma ve gösteriş için toplanan insanların arasında bulunmak istemiyordum.
"Davet falan yok küçük hanım. Olsaydı, gelmemek gibi bir şansın da olamazdı ayrıca." dedi uyarıcı bir ses tonuyla. Söylediklerine gözlerimi devirmekle yetindim.
"Davet yoksa neden kıyafet bakıyorsunuz? Üstelik benim için." Annem yeniden yüzünü telefona çevirdi.
"Üniversiteye o üzerinde ki pijamalarınla gitmeyi düşünmüyorsun değil mi Katre?" Ablamın söyledikleriyle önce tavşan figürlü pijamalarıma ardından ona baktım.
" Elbette pijamalarımla gitmeyeceğim Abla. Dışarıda giyebileceğim bolca kıyafetim var." Dolabım giysi doluydu yenilerine ne gerek vardı ki.
" Hem ben üniversite de insanların zekasına göre not veriliyor diye biliyordum, yoksa o değişti mi?" dediğimde annem ve ablam aynı anda bana baktılar. Bakışları pekte iyi değildi, ikisi de benim nasıl bir kız olduğumu hatta nasıl kan bağımız olduğunu sorgular gibiydiler.
"Artık üniversiteli genç bir kızsın. Giyimine, duruşuna, hatta şu konuşmalarına bile daha fazla dikkat etmelisin." Annemin sözleri gülümsememe neden olmuştu. Giyimim ve duruşum tamam onlar gibi değildi. Ama konuşmamda ne gibi bir sorun olduğunu anlayamamıştım.
" Özellikle de konuşmana... Bu şekilde hiçbir erkeği etkileyemezsin. "Tek kaşımı kaldırıp ablama baktım.
" Erkekleri etkilemek isteyende kim? "dedim sert bir şekilde ve kendimi yeniden koltuğa bıraktım.
"Senin bu kızın, erkek falan olabilir mi Anne? Yani kız olduğundan eminiz değil mi?"
"hahaha çok komik." diyerek yüzümü buruşturdum.
"Kızım Ablan haklı, biraz alımlı ol ve bir hanımefendi gibi davran." Annem yine başlamıştı. Yahu ben onlar gibi davranmadığım için neden tuhaf karşılanıyordum ki. Herkes aynı olmak, aynı şeylerden hoşlanmak zorunda mıydı?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kalbim de ki; Allah benimle
General Fiction"Aynı anda iki yerde olamazsın. Tıpkı aynı anda iki farklı insan olmayacağın gibi..."Her kelimesiyle ruhum sarsılıyor bedenim titriyordu. Kendime soramadığım, sorsam da cevabını ertelediğim tüm soruları sormuştu. "Nereye ait olduğuna karar ver. Çün...