8.Bölüm

344 30 40
                                    

"Uçamazsan koş, koşamazsan yürü, yürüyemezsen sürün. Ama ne yaparsan yap ilerlemek zorundasın."

-Martin Luther King

Esma eve gittiğinden bu yana içimdeki sıkıntılarla başbaşa kalmıştım. Beni kendiyle götürmek istesede redetmiştim. Bu haldeyken bir yere gitmek gelmiyordu içimden.

Nereye gidersem gideyim içimdeki sıkıntının da benimle beraber geleceğini biliyordum. İstemesemde hep aklımın içindeydi.

"Aaaaa..." Gelen ses ile arkamı döndüm.

Annemin çağırdığı kuaför beni görür görmez çığlığı basmıştı.

"Katre ne yaptın sen o güzel saçlarına?"diye sordu merakla. Gözlerimi gözlerinden kaçırmakla yetindim.

İsmimi nereden biliyor diye sorarsanız, bizim aile kuaförümüz olurdu kendileri. Annem saçlarını ondan başkasına yaptırmadığı gibi, bize de başkasına gitme fırsatı vermiyordu.

"Sorma Alp'çim bizim kız sıkılmış saçlarından, kendisi kesmeye çalışmış, gördüğün gibi güzelim saçlarını heba etmiş." dedi Annem, tek nefeste. Tabi ben kızımı odaya kilitledim, onu çıldırttım diyememiş böyle de güzel kılıf bulmuştu.

"Canım, madem sıkıldın saçlarından gelsene sen bana. Beş senedir makas değdirmediğin saçlara bu yapılır mı?"

"Değil mi, değil mi? Ama olan oldu, Alp'çim. Bari güzel bir şekil ver. Yoksa bu saçla insan içine çıkılmaz." Zaten bütün derdimiz insan içine nasıl çıkacağımızdı değil mi? Masa aynamdan saçlarıma baktım, halim gülmek ve ağlamak arasında bir his oluşturdu içimde. Saçlarım omuz hizama dahi yetişmiyordu. Bir kısmı diğer kısmından daha kısaydı üstelik. Ben bunu gerçekten yapmış mıydım?

Oysa öfkeli anımda, hiç ölçüp tartmadan makası vurmuştum. Şimdi, düşününce keşke daha güzel kesseymişim diyordum. Akıl gerçekten büyük bir nimetti, kaybedince insan kendini ne hale sokuyordu. Düşününce buna da şükür, demek geldi içimden.

Buna da şükür...

O eskiden kalçamı kapatan saçlarım, şimdi boyun hizamdaydı. Bana rağmen güzel bir şekil verebilmişti, Alp.

"Çok şanslısın Katre, normalde kısa saç modeli her insana yakışmaz ama sana bu da çok yakıştı." Alp'in sözlerine karşılık, zoraki bir gülümsemeyle karşılık verdim.

"Tabi çok şanslıyım..." diye mırıldandım.

"Ellerine sağlık Alp. Sen olmasan ne yapardık?" dedi, annem.

"Görüşürüz, Katre'cim. Bir dahakine saçlarından sıkılırsan hemen bana geliyorsun tamam mı?" dedi, Alp. Başımla onayladım. Zira konuşmaya mecalim kalmamıştı.

Annem, Alp'i övmeye devam etti. Biraz sonra odamdan çıktılar. Bende derin bir nefes aldım.

Odaya sığamadığımdan pencereye doğru yürüdüm. Gördüğüm manzara yüzümü gülümsetti. Dışarıda kar yağıyordu. Dolabımdan ceketimi alıp hızlıca çıktım odamdan. Kendimi bahçeye attığımda temiz havayı içime çektim. Henüz yeni yağmaya başlayan kar taneleri, yeri yavaş yavaş beyaza boyuyordu. Ellerimi açıp karın avuçlarıma değmesini izledim.

Hızlıca yağıp her yeri beyaza boyasın istiyordum. Keşke Esma gitmeseydi birlikte kar topu oynasaydık, diye iç geçirdim. Biraz sonra üşüdüğümü hissedip eve girdim. Odama çıktığım gibi kendimi banyoya attım.

Banyodan çıktığımda, annemi yatağımda otururken bulmayı beklemiyordum. Onu görmezden gelerek dolabıma doğru yürüdüm.

"Katre, biraz konuşabilir miyiz?" dedi Annem.

Kalbim de ki; Allah benimleHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin