İhanet (10. Bölüm)

1.9K 79 9
                                    

Can abinin ''Kaçak var!'' diye bağırmasıyla beraber herkes evlere koşuşturdu. İçeride bir sürü zombi vardı. Ama bu nasıl olurdu. Sabah telleri kontrol etmiştik ve hendekleride. Ne hendekler doluydu nede tellerde bir açık. Bu kadar zombi nasıl bir anda gelmiş ve telleri geçmiş ola bilirdi? Buna düşünmeye vakit kalmadan elime silahı tutuşturdular. Can abi ''Çocuklar ve yaşlılar içeride kalsın. Camları kapatın ve destekleyin.'' dedikten sonra bana döndü ve ''Sana bir gün silah öğreteceğim demiştim ya. İşte o gün bu gün. Kafalarına nişan al ve sadece tetiğe bas.'' dedi ve nasıl nişan alınacağını gösterdikten sonra bir tanede fener verdi.

Burada yaşayanların çoğu zaten gençti. 3-5 kişi içerideydi ve geri kalan herkes elinde silahla zombilerle adeta savaşıyordu. Ben hala tek kurşun sıkmamıştım. Ta ki içlerinden birinin ''Ateş etmek için ne bekliyorsun? Ölmek mi istiyorsun?'' demesiyle kendime geldim. Tetiği çekmemle çıkan ses kulağımı sağır etmişti resmen. Bir, iki derken neredeyse bir şarjörü boşaltmak üzereydim ve hala bir zombi bile vuramamıştım. Vuranlar içinde pek bir fark yoktu. Onlar bir vurdukça ardından on tanesi geliyordu. Baş edilecek gibi değildi. Bir an önce buradan tüymeliydik. Bu durumda ne arabalara ulaşa bilirdik nede çıkışa. Eve girmekten başka yapacağımız bir şey kalmamıştı. 

Hepimiz apar topar içeri girdik. Ece ve diğer çocuklar ellerinde oyuncaklarına sarılmış bize bakıyorlardı. Yarımızın üstü kan revan içindeydi. Korkmamaları için Ayşe teyzeden bir kova su alıp sırayla elimizi yüzümüzü yıkadık. Zombilerin nereden çıktığını hiç birimiz anlayamadık. Tek olumlu şey kimsenin ısırılmamış olmasıydı. Bir eve kısılmamız ve etrafımızda bir sürü zombi olması dışında her şey yolundaydı. Bir kısmımız ayakta bir kısmımız koltuklarda oturuyorduk. Herkes bu bok çukurundan nasıl çıkacağımızı düşünüyordu. Bakışlar donuk ve anlamsızdı. Daha sabaha çok vardı. Bu da düşünecek bolca zamanımız olduğu anlamına geliyordu. Can abiyi ilk defa bu kadar suskun ve çaresiz görüyordum. 

Can abi ''Nasıl kurtulacağımız hakkında bir fikri olan?'' sorusuyla beraber bi kısmı saçma bir sürü fikir söylendi. Fikirlerden birisi benim aklıma yatmıştı. Hüseyin abinin fikri. Üç kişi evden çıkacak, arabalara kadar gidecek ve evin kapısına kadar arabaları getirecekti. Bunun için hızlı birileri lazımdı. Benim aklıma yatmasına yatmıştı ama ya Can abi? Acaba o ne düşünüyordu. Ben ''Bence Hüseyin abinin fikri çok mantıklı.'' dememle beraber ''Sen ne konuşuyorsun'' dercesine bakışlar bana döndü. Can abi sakince ''Kimsenin hayatını riske edemeyiz Ege.'' dese de ben fikirde direttim. ''Üç kişinin hayatını riske edip otuz kişinin hayatını kurtarmak mı? Yoksa otuzumuzunda burada ölmesi mi?'' diye sorunca. Can abi bir bakış attı ve tekrar düşünmeye başladı. Tekrar kafasını kaldırdığında ''Hüseyin ve Ege hazırlanın.'' demesiyle şaşkına döndüm. 

Güneşin doğmasına az kalmıştı. Dışarıdayken iki güvencemiz den birisi güneş diğeriyse silahtı. Hüseyin abi, ben ve Can abi birer silah birer bıçak ve tüm arabaların anahtarlarını aldığımız gibi soluğu ikinci katta aldık. Kapıyı açmayı riske edemezdik. İkinci kattan aşağı inmeliydik. Ev pek yüksek sayılmazdı o yüzden atlamak sorun olmazdı. Güneş havayı hafiften aydınlattığı gibi aşağı atlayacaktık. Zaman geldi çattı.

Önden Hüseyin abi ardından ben ve Can abi sırayla atladık. Zombilerin hepsi evin kapısına yığılmış kapıları tırmalıyordu. Zombilerin dikkatini çekmeden araçlara yöneldik. Mümkün olduğunca silah kullanmayacaktık. Evden uzaklaşınca koşmaya başladık. Araçlar tarla ve ahırın yanında duruyordu. Can abi önden gidip bize yol açıyor ortalarında ben vardım. Can abi çoktan araçlara ulaşmıştı. Bizimde bir kaç adımlık mesafemiz kalmıştı ki bir zombi Hüseyin abiyi yakalayana kadar. Ne yapacağımı bilemedim. Can abiye seslendim ama duymuyordu sanki. Gözlerini tellere çevirmiş tepki bile vermiyordu. Hüseyin abi çaresizce ''Sık artık şunun kafasına!'' diye bağırdı. Silahı kılıfından çıkardım ve nişan aldım. Tetiği çekmemle ilk kurşun toprağa saplandı. İkinci kez çektiğimde ise zombinin kafasını tutturmuştum. Kurşunun zombinin kafasına girmesiyle beraber Hüseyin abinin yüzü kan içinde kaldı. Elimi uzattım ve Hüseyin abiyi kaldırdım.

Silah sesinden dolayı zombilerin bir kısmı bize yönelmişti. Hüseyin abi hemen tıra bindi. Bende Can abinin yanına gittim. Omzuna hafifçe dokundum ama hissetmedi bile. Can abinin baktığı yere doğru kafamı çevirdiğimde nedenini anlamıştım. Can abi bir şeyler mırıldanıyordu ''Bunu kim yaptı?'' deyip duruyordu. Tellerin bir bölümü kesilmişti. Ama bunu kim neden yapacaktı? Bu soruları kendime sorarken evden gelen çığlık sesleri düşüncelerimi susturdu. Can abininde dikkatini çekmişti hemen arabaya atladık ve çalıştırdık. Önden Hüseyin abi tırla ardından biz gidiyorduk. Eve yaklaştıkça içeri zombilerin girdiğini fark ettik. İkinci kattan el sallıyorlardı.

Hüseyin abi hemen tırı evin dibine çekti. Bizi ağaçtan kurtardıkları gibi evdekileri kurtaracaktık. Onlar bizi kurtarmıştı şimdi sıra bizdeydi. Can abiyle bende arabadan indik ve zombileri uzak tutmaya çalışıyorduk. Evdekiler tek tek tırın üstüne atlayıp kurtulmuşlardı. Eceyle babamda vardı. İnenler ''Hadi Ayşe teyze çabuk ol.'' diyorlardı. Ne olduğunu almamıştım. Ayşe teyzenin de gelmesiyle tamamdık ve gide bilirdik. Eceyle babamı da arabaya aldık ve kapıya doğru gitmeye başladık. Tırdan bir kaç kişi indi ve apar topar kapıyı indirip tıra geri bindiler. Önden tır arkasından biz geçtik. Uzun bir süreden sonra evim dediğim yere son bir kez baktım ve şimdi yine evsiz kalmıştık.

Arkadaşlar bölüm hakkında yorum ve görüşlerinizi belirtirseniz sevinirim. Okuduğunuz için teşekkür ederim.

İçimizdeki ZombilerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin