Amaçsız (11. Bölüm)

1.9K 76 12
                                    

Durumların en kötüsünü yaşıyorduk. Artık evsizdik ve kış yaklaşıyordu. Bunlar bir yana bir amacımız veya hedefimiz yoktu. Gideceğimiz bir yol. Varacağımız bir yer. Tam anlamıyla ortada kalmıştık. Yemeğimiz, suyumuz, yatacak yerimiz yoktu. Sayımızda az değildi. Aramızdan eksilenler olsa da yaklaşık otuz kişiydik. Fazlasıyla kalabalıktık ve bu zombileri üzerimize çekerdi.

Geldiğimiz yolları tekrar gitmeye başladık. Güneş daha yeni yeni görünüyordu ve hava fazlasıyla soğuktu. Çiftliğe giderken geçtiğimiz kasabaya yeniden gelmiştik. Yine ıssızdı ve sessizdi. Zamanında buradaki her eve tek tek girilmiş, ne kadar yiyecek varsa hepsi alınmıştı ama bir umutla araçları durdurduk ve hepimiz indik. Ben ve babam dahil on kişi arama yapacaktık. Silahları ve bıçaklarımızı alıp gitmeye başladık. Eceyi Ayşe teyzeye emanet etmiştik. Biz giderken onlar ufak bir ateş yakıp etrafında toplanmışlardı bile. İkişerli gruplara ayrıldık ve evleri aramızda paylaştık. Gireceğimiz evler belliydi.

Babam ve ben bir grup olmuştuk. Evleri tek tek aramaya başladık. Sırtımızda çanta ve elimizde torbalar vardı. Bu sefer sadece yiyeceğe ve suya değil. Kışlık giysilere de ihtiyacımız vardı. Hastalanmak gibi bir lüksümüz yoktu. Hastalanırsak kullana bileceğimiz ilaçlarımız da. Babamla bir kaç eve girdik ama hepsinden elimiz boş çıkıyorduk. Ne işe yaradığını bilmediğimiz ilaçlar ve bir iki hırka bulmuştuk sadece. Karnımız açtı ve fazla enerji harcıyorduk. Arada başım dönüyordu. Uykusuz ve fazlasıyla açtım. Kaçıncı eve girdiğimizi sayamadım ve hepside boştu. Bir evden daha çıkarken birden bir patlama sesi geldi.

Babamla evden hemen çıktık ve sesin geldiği yöne döndük. Ses tırların oradan geliyordu. Ardından sesler gelmeye devam edince koşarak tıra doğru gitmeye başladık. Ben o arada Can abilere bağırıp onları çağırmıştım. Çağırmam saçmaydı aslında. Silah sesi duyulmayacak gibi değildi. Hele ki bu sessizlikte. Üzerimden uyku mahmurluğunu atıp silahımı kavradım. Kullanmayı tam olarak bilmesem de güven veriyordu. Tıra yaklaşınca etrafın zombiyle dolu olduğunu gördüm. Çiftlikte gördüklerimizden sonra çok fazla değillerdi.

Fazla yaklaşmalarına izin vermeden karşı koymaya başlamıştık zaten. Herkesin suratında bir öfke zombilere saldırıyorduk. Kaybettiklerimizin öcünü alıyorduk sanki. Şu an onlardan çok biz zombileşmiştik. Yere yığılsalar da bıçakları, baltaları elimizde ne varsa saplamaya devam ediyorduk. En sonuncusu yere yığıldığında öfkemiz dinmişti. Yeterince kurban vermiştik ve artık kimseyi kaybetmek istemiyorduk. Hepimiz olduğumuz yere çöktük. Ne dizlerimiz de ne kollarımızda derman kalmamıştı.

Biraz soluklandıktan sonra kalktık ve diğerlerinin yanına gittik. Her yerimiz kan içinde kalmıştı. Bu sefer suyumuz yoktu. Bulduğumuz tişörtleri yırttık ve bez olarak kullanmak zorunda kaldık. Herkesi tekrar apar topar tıra bindirdik ve yola koyulduk. Babam Can abinin yanında oturuyordu. Babam Can abinin kulağına uzun uzun bir şeyler söyleyene kadar fazlasıyla suskunlardı. Babam bir şeyler fısıldadıktan sonra Can abi tıra durması için selektör yaptı. Araçları hemen sağa çektik. Ne olduğunu anlamamıştım. Can abi büyükleri topladı ve bir şeyler konuştular. Geri kalanımız etrafı izlemekle yetiniyorduk.

Konuşmaları bittikten sonra geldiler. Yeniden araçlara bindik ve ilerlemeye başladık. Babam gülüyordu. Ne olduğunu hala çözememiştim. Babama ''Ne oldu baba ne konuştunuz orada?'' diye sormamla beraber. Sevinçli bir ses tonuyla ''Dedenlere gidiyoruz.'' demesiyle neye uğradığımı şaşırdım. Birden Can abiye baktım ve onunda yüzünde onaylarcasına bir gülümseme vardı. Babamın istediği oluyordu. Bu sefer gerçekten dedemlere gidiyorduk.

Bölüm hakkında görüşlerinizi yorumda belirtir ve oy verirseniz sevinirim. Okuduğunuz için teşekkür ederim.

İçimizdeki ZombilerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin