İlk Bölüm

2.5K 177 324
                                    


      _8 Kasım 2019._

Saat tam olarak 00.45'i geçiyordu. Altı saattir bilgisayar başındaydım ve hâlen tam anlamıyla istediğim şeye ulaşamamıştım, daha doğrusu bulamamıştım.
Zordu, bunu biliyordum. Ama bu zor değil de imkansız gibi görünüyordu. Ne kadar uğraşırsam ne kafar çabalasam da, çeşitli programlar kullansam da en sonunda en başa dönüyordum.
Kendi profilime....
 Hiçbir zaman kendimden, yeteneklerimden şüphe duymamıştım ama ilk defa şüphe duymaya başlamıştım. 

Ben, Albatrostum. Kuşkusuz Darkweb'in sessizce avlanan, avını asla kaçırmayan o kişi.
Albatrostum işte!
Ama bu sefer böyle olmamıştı, birşeyleri görmüyordum ve dikkatim dağınıktı. Sanırım önceliğim; dikkatimi toparlamak olmalıydı ama dikkatimi dağıtmayı başaran şey neydi?
Saatlerdir uykusuz olmam mı yoksa iki  gün önce witch(cadı) cafe de uzakdan bakıştığım kadın mıydı? 

Bilmiyorum ama genelde günlerce uykusuz olduğumu gözlerim kan çanağına dönse de yine büyük bir dikkatle işimi yapabildiğimi, hacklemek istediğim yerleri hacklediğimi hatırlıyorum.

Sanırım ikinci seçenek dikkatimi dağıtıyordu. 

Witch kafe de gördüğüm kadın.

Dikkatimi dağıtması normaldi. Nasıl normal olmasın ki! Melek gibi bir kadındı. Şaka değil, benim gözümde öyle görünüyordu. Sadece bana değildi sanırım böyle görünmesi bence herkese melek gibi görünüyordu.Düşünsenize Witch (cadı) kafede melek gibi bir kadın?

İsmini bilmediğim bu kadın 1.65 - 1.70 boylarında kızıl saçlı, tombul yanaklı, ela gözlü, gülüşü güzel bir kadındı.  Hayatımda böyle güzel gülen bir kadın görmemiştim.

Gülümsemesinde oluşan cennet çukuru ise ayrı bir cehennemdi... Sahi kim bilir kaç ceset gömülüydü o cennet çukuruna...
Uzaktan onu gördüğüm kadarıyla sadece bu.  Hoş nasıl görebilirdim ki zaten...Ben kafelere gitmeyen bir insandım.
O gün Witch (cadı) kafeye gitmemdeki amaç eğlenmek veya birşeyler içmek için değildi. Sadece iş arıyordum.

 Evde peynir, ekmek bile yoktu. Darkweb'in Albatros'u olsan da bu karın doyurmuyordu.Gerçek hayata dönmen gerekiyordu bir şekilde. Çalışmam ve karnımı doyurmam gerekiyordu. İş görüşmesine gittiğim kafede l isim kağıdında gördüğüm kadarıyla ismi Nur hanım, beni kafe sahibi olan Gamze hanım gelene kadar 11-A numaralı masaya oturmamı rica ederek, bir çay ikram etti ve her şey o masaya oturmam ile başlamıştı.Üç dört masa hafif sağ çaprazımda uzakdan seçebildiğim kadarıyla 19-B masasında oturan bir kadın dikkatimi çekmişti.

Evet! Kesinlikle dikkatimi dağıtan buydu. İsmini dahi bilmediğim bir kadına aşık mı olmuştum?  Bilmiyordum.
Aşk öyle bir şey miydi? Dikkat dağınıklığı mıydı?
O yüzden mi idolüm.
Darweb'in kuşkusuz tek sahibi Quetzal'in sürekli söylediği şu sözler aklıma gelmeye başlamıştı.

_Aşk,dikkat dağıtır.Dikkatsizlik seni öldürür,_
_Aşktan mı ölmek istersin,_
_Yoksa hain bir mermiyle mi?_
_'Seçim senin' diyordu._

Çünkü bizim işimiz eğlenmek ve yardım etmekti. Elbette eğlenmeye çalışsak da işimiz tehlikeliydi,  dikkatsizliği asla kabul etmezdi. Biz tehlikeli işlerin içinde eğlenebiliyorduk. Huyumuz kurusun bizim de eğlencemiz buydu. Bu yüzden aşkı pek bilmezdik. Ama bu sefer hiç beklenmedik bir anda çıkagelmişti bu habersiz hissiyat,alışkın deģildim ve ne yapacağımı bilmiyordum.

Tek bildiğim şey Witch kafede gördüğüm kadını bulmam ve dikkat dağınıklığıma son vermekti. 

Kafamda bunu nasıl çözebilirim diye düşünürken saat sabahın 06.20'ydi.  11 saattir uykusuzdum. Biraz uyumam gerektiğini düşünerek yatağıma doğru uzandım.Dinlenmem gerekiyordu. İşe uykusuz gitmek istemiyordum.
Yoksa  Gamze hanım beni öldürebilirdi. Sahibi olduğu kafeye verdiği isim gibiydi cadı gibi bir kadındı ve onunla ters düşmek istemezdiniz.

Gamze Hanım, 1.60 - 1.65 boylarında esmer, sinirli ve aşırı eğlenceli birisiydi ama konu işe gelince birden ketum kesiliyordu. Bu durumda insan ister istemez ondan korkuyordu.

Bunları düşünürken uyuyakalmışım. Alarm büyük bir gürültüyle çaldı. Saat 10:45'di.  Mesaimin başlamasına 1 saat 15 dakika kalmıştı. Acele etmem gerekiyordu.Yoksa gece düşündüğüm şeyler başıma gelebilirdi. 30 dakika içinde duş alıp üstüme çoktan siyahları çekmiştim. Adı üstünde Witch kafe ne olabilirdi ki tabikide simsiyah giyinecektik. Kendi kendime söylenirken bir yandan da ayakkabılarımı giymiş, Kawasaki  ZZR 1400 model motoruma yürüyordum.  İşe 45 dakikam kalmıştı acele etmem gerekiyordu. Hızlıca motoruma binip son gaz işe gittim. Kafenin otoparkına vardığım da 15 dakikam daha vardı.Motorumu park ettim ve personel girişinden kafeye girdim.

İlk çalışma günümdü mesai degişimi yapılmasına saniyeler kala heyecanım artmıştı.
Sebebi neydi? İlk gün olduğundan dolayı mı? Yoksa başka şeyler mi? Bilmiyordum, bilemiyordum.
Gün içinde bunu anlayacakdım.

Beklenen saat geldi. Tam olarak saat 12.00'ydi ve mesaim başlamıştı.İlk defa bu kadar büyük bir yerde çalışıyordum. İçimde hissettiğim şey heyecan yerine tedirginliğe dönüşmüştü. İçimde karmaşık  duygularının sebebi neydi?

Hiçbir fikre sahip olamıyordum ama çalışmam gerekiyordu. Kesinlikle çalışmam gerekiyordu.Gamze hanımın ve Garson Şefi Nur hanımın gözleri pür dikkat beni izliyordu ama bilmiyorlardı ki ben asla mızmızlanmam ve herşeyi yapabilirdim. Zamanla anlayacaklardı onlar için paha biçilemez bir çalışan olduğum.

Mesaim bitmek üzereydi, kuşkusuz uzun zaman sonra ilk defa bu kadar yorulmuştum. Ayaklarım ve kollarım benden bağımsız kendini salıvermişti.Sufle gibiydi.Dışardan bir şeklim vardı ama bedenim suflenin çikolatası gibi bağımsız hareket ediyordu. Alışkın olduğum bir durum değildi ama alışacaktım. Kafamda bunları geçirirken mesaim dolmuştu. Saat 00.00'dı. Artık eve dönmek için hızlı adımlar atmak istesem de bedenim yorgundu. Otaparka varmam 15 dakikamı almıştı. 

Evet. Varmıştım.
Saat geç olmuştu ama eve varmıştım. Gün boyu yorgun ve bitkin olduğumu söyleyip dursam da eve vardığım an sanki yeni doğmuş gibiydim. Bu anı değerlendirmem gerekiyordu.
Biraz şarkı mı söylemek istiyordum? Yoksa darkwebe mi girmek istiyordum?
Kararsızdım.
Sadece kısa bir süre geçmişken bilgisayarın başına geçerek darkwebe giriş yapmıştım. Hiç kuşkusuz zevk alabildiğim nadir şeylerden biriydi darweb de gezinmek. Fakat gezinmek yerine görevimi bitirmem gerekiyordu. Sadece 48 saatim kalmıştı.

On dakika geçmişti ki kendimden şüphe etmeye başlamıştım. Bundan daha zor görevleri kısa bir sürede halletmeyi başarmıştım ama bu görevi başaramıyordum.  Yapamıyordumm, aklım başka yerdeydi ve o kadındaydı. İsmini bilmediğim bir kadın tüm benliğimi hapsetmişti.

İlk önce onu bulmam gerektiğini anlamıştım.  

İlk üç bölüm sıkıcı gelebilir lütfen hemen vazgeçmeyin okumaya devam edin diğer bölümler uzun ve daha heyecanlı :)

Instagram:yenigungg
Twitter:yenigungg
        

            

ADIM ADIM 48 SAATHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin