TEAR

141 74 4
                                    

İlk kez doğum günü kutlanan bir çocuk edasıyla "Hanımlar müsaade ederseniz eğer üstümü değiştirebilir miyim?" diye bir rica da bulunurken hanımların çoktan odayı terketmeye koyulduğunu farketmiştim.

Kapının kapanma sesiyle beraber hemen hazırlanmaya başladım.

Heycanlıydım. Yürümeyi çok seviyordum hele ki bir sonbahar gecesi yürümek paha biçilemez bir mutluluk veriyordu bana, üstelik bu sefer tek değildim yanımda iki arkadaşım vardı. İspinoz ve Ragdoll.

Sahi daha birbirimiz hakkında isimlerimiz dışında bir şey bilmediğimiz halde bu kadar samimi bir ortam nasıl oluşturabilmiştik. Şaşılacak bir durumdu ama bizim umurumuz da değildi.

Bunları düşünerek daha fazla zaman kaybetmek istemedim. Çünkü bunları anlamak için daha fazla zamanım olacaktı.

Hanımları daha fazla bekletmemek adına siyah dar pantolon, sol tarafında bordo cep detayı olan siyah hafiften bol bir kazak, belime bordo kareli oduncu gömleği ve üzerime siyah deri bir ceket almıştım, hava fazla soğuk değildi sanki. Ama ne olursa olsun sonbahar gecesi temkinli olmam lazımdı.

Hazırdım. Kendime bakmak için aynanın karşısına geçtiğim an büyük bir eksiklik olduğunu hissettim. Tabi ki de saat takmayı unutmuştum.  Benim için saat erkek de önemli bir aksesuardı. Olmazsa olmazımdı.

Sade, gri renk çelik kordon saatimi taktıktan sonra tekrar aynaya dönerek artık hazırsın Cemalcim.

Hazırlanma sırasını hanımlara devretmek için odanın kapısını açarak sessizce adım attım. Hanımların sırtları kapıya dönük duvar da asılan fotoğraflara meraklı gözlerle göz gezdirdiklerini farkederek yanlarına sessizce yaklaşarak " Sıra sizde hanımlar" elimle nazik bir şekilde odanın kapısını  göstererek "Buyrunuz efendim. Fazla bekletmeyin olur mu?" diyerek gülümsedim onlar da biraz korkmuş olsalar da tebessüm ile karşılık vererek oda ya doğru yöneldiler.

Hanımlar hazırlanırken bu sefer duvar da asılan fotoğraflar da kendimi kaybetmeye başladım.

Bunlar bizim aile fotoğraflarımızdı. Uzun zaman önce çekilmiş fotoğraflarımız. Tek tek gözlerimi gezdirirken bir tanesin de kala kalmıştım.

Babam ve daha 12 yaşında ki ben.

Yutkunamadım.

Ağzım dilim kurudu ama gözlerimden damlalar akmaya başladı.

Gözyaşlarıma engel olamıyordum, hoş engel olmak için çaba sarf etmeyi denemiyordum. Denemek bile istemiyordum.

Ağlamak beni rahatlatıyordu, ruhumu dinlendiriyordu ama sırası değildi daha fazla ağlamamam gerekiyordu.

Sil o gözyaşlarını.
Annen için güçlü ol
Kendin için güçlü ol
Sen güçlü bir insansın.

Kendimi motive ederek gözyaşlarımı silmeye devam ettim. Kızlar uzun bir süredir odadalardı ve artık hazır olduklarına emindim. Beni destekler gibi ikisi birden gülümseyerek kapıyı açtılar  " Biz hazırız. Nasıl olmuşuz?"

Ufak bir şok geçirmiş olabilirim. Ufacık bir süre sessiz kaldıktan sonra "İkiniz de harika olmuşsunuz" diyerek gülümsedim.

"Sende harika olmuşsun. Tarzına bayıldık." diye  karşılık almıştım kızlardan.

Utanmıştım.

Ben utangaç birisiyim. Kızlarla pek muhabbetim olmazdı. Beceremezdim.

Sıraç beni bir iki kez kız arkadaşı Arzu ile tanıştırmak için fırsatlar yaratsa da ben pek bu durumdan hoşnut olmadığımı belirterek her seferin de onu nazikçe reddetmiştim.

ADIM ADIM 48 SAATHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin