Bunny Boy
JiminJimin
?Bunny Boy
Lütfen, elini bacağımdan çek!Jimin
Niye, hoşuna gitmedi mi?Bunny Boy
BakBu tür şeyler yapamazsın, lütfen elini çek dersin ortasındayız ve herkes bize bakıyor.
Jimin
Umrumda değil, istediğimi yaparım tavşan çocukBunny Boy
Ama benim umrumda, ceza almayı kaldıramam, okuldan sonra çalışmam lazım, lütfenJimin
Peki, tamam*
Mesajına cevap verdikten sonra telefonumu indirdim. Jungkook'un yanında ve ön sırada matematik dersindeydim. Tüm sınıfın dikkati bizdeydi ama daha az umursayamazdım.
Bacağını hafifçe sıktım. Yüzümü ona daha da yaklaştırdım, bu sayede kulağına yakındım. Nefesim yavaşça çenesini okşadı ve hafifçe titrediğini hissettim.
"Şimdilik seni bırakıyorum ama bundan sonra bırakmayacağımı bil." Sesim kısık ve tahrik ediciydi, dün kullandığım tonun tam aksine.
Yutkundu ve alnından ter damladı. Elleri biraz titriyordu. Kulağının kenarını hafifçe öptüm ve onu sakinleştirmek için ellerini tuttum.
"Sakin ol tavşan çocuk, seni yemem. Tamam, belki yapabilirim ama bu konuyu sonra konuşuruz." Sesim aşırı derecede kısıktı ama yine de beni duydu.
Yanakları anında kızarmaya ve gözleri açılmaya başladı, küçük bir tavşana benziyordu. Hemen sonra zilin çalması onu irkitti ve neredeyse duyulamayacak kadar sessiz bir çığlık attı.
Ona kıkırdadım ve utançla bana baktı. Gözlerimiz buluştuğu anda daha fazla utançla kafasını çevirdi. Eşyalarımı toplayıp ayağa kalktım. Elimi tutması için uzattım.
Çok daha fazla kızararak bana baktı. Titreyen elleriyle benimkini tuttu. Elini çekiştirerek onu ayağa kaldırdım.
Sınıftan çıkarken yüzü kıpkırmızı bir şeklide yere bakıyordu ve hala el ele tutuşuyorduk.
Koridora çıktığımız anda herkes bize bakıp fısıldaşmaya başladı. Jungkook bir anda yavaşlamaya başladı. Elini çekiştirdim. Şu cehennem çukurundan çıkmak istiyordum.
Yürümeye devam etmek yerine durdu. Kafamı çevirip ona baktım -biraz endişelenmiştim- ama onun genişçe açılmış gözlerini görünce ifadem değişti.
Dudakları titriyordu. Herkesin bize baktığını görüyordum. Elimi çekiştirdiğini hissettim. Aşağıya baktım ve hemen sonra ikimizde koşmaya başladık.
Temizlik eşyalarının olduğu odaya gelene kadar koştuk. Jungkook aceleyle kapıyı açtı ve beni de kendisiyle birlikte içeri çekti. Kapıyı hemen kilitlediği anda sırtım kapıya çarptı.
Çok hızlı nefes alıp veriyordu. "Benimle yalnız kalmakta bu kadar istekli olduğunu bilmiyordum, tavşan çocuk." hafifçe sırıttım. Odadaki loş ışık direk onun yüzüne düşüyordu, tatlı yüz hatlarını daha da güzel gösteriyordu.
Gözleri yine büyümeye, yüzü yine kızarmaya başladı. Her an patlayabilecek gibi duruyordu. " Hayır, b-ben sadece diğer herkesten uzaklaşmak istedim. Belki biliyor olabilirsin ama insanların dikkati bende olunca panikliyorum, özellikle büyük kalabalıklarda."
Kafasını eğmişti ve yavaşça alt dudağını ısırıyordu. "Oh, ayrıca sadece dalga geçiyordum." Dirseğinden tutarak onu kendime yaklaştırdım.
Bir elimle yüzünü avuçladım ve burnuna küçük bir öpücük bıraktım. "N-ne yapıyorsun?!" Panikleyip geriye doğru gitti. "Çiftler böyle şeyler yapmaz mı?"
"Ne biz çift bile değiliz." Arkaya doğru bir kaç adım attı. "Ama dün, iddiayı kazanman için seninle çıkmam gerektiğini söylemedin mi?" Ona bir kaç adım daha yaklaştım.
"Evet, dedim ama benimle gerçekten çıkmak zorunda değilsin , sadece öyleymiş gibi davransan yeter. Bugün sana bunları söylemek istedim ama zamanım olmadı. Ve bazı kurallar yapmak zorundayız."
Sözlerinden dolayı nedenini bilmediğim bir şekilde biraz hayal kırıklığına uğramış hissettim. Ama hemen bu duygunun üstesinden geldim. "Tamam, ama ne tür kurallar ve niye?"
Bunu sorarken sesimdeki oyuncu tavır gitmişti. "Aynı fikirde olmalıyız, böylece yanlış anlaşılma olmaz." Sırtı duvara çarptı.
Buna rağmen ona yaklaşmaya devam ettim ta ki ayakkabılarımızın uçları birbirine değene kadar. Yavaşça kulağına eğilip fısıldadım "Hmm tamam, bana kuralları söyle tavşan çocuk."
"S-sana söyleyeceğim ama burada değil, çalıştığım yere benimle gelmelisin." Yavaşça kulak memesini ısırdım. "Ve, nerede çalışıyorsun, tavşan çocuk?" Titrediğini hissettim.
"B-bir kafede, b-barista olarak çalışıyorum." Milyonlarca galaksi bulabileceğimi hissettiğim, tatlı çikolata rengi gözlerinden bakışlarımı çektim.
"O zaman neden bekliyoruz, hadi gidelim." Girdiği transtan hafifçe irkilerek çıktı. Odanın kapısını açıp hızlıca dışarıya çıktım ve Jungkook da beni takip etti.
*
Bölümü çoooook daha erken atmayı planlıyordum ama nedense yazmam baya uzun sürdü. Ve hemen atmak için kontrol edemedim yanlışım varsa düzeltin lütfen..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Good Boy's Bad Boy✓ | JiKook
Fanfiction✧ Jungkook'un yüksek miktarda paraya ihtiyacı vardı ve bu parayı kazanmasının en kolay yolu okulunun adeta kapalı kutu olan "bad boy'u Park Jimin ile sevgili olup, onu rezil etmesiydi. ˚ ˳⊹︶꒦ ︶꒷꒦ ︶˚ ˳꒦ ︶꒦ ︶꒷꒦˚ ˳⊹︶꒦ ︶꒷꒦ ︶˚ ˳ ↝Top : Jimin ↝Bottom : Ju...