Etrafı soğuk gözlerle inceleyerek eski tarz olan kafenin önünde durdum. "Burada mı çalışıyorsun?". Yanımda duran aşağıya, kaldırıma, hayatında gördüğü en güzel şeymiş gibi bakan Jungkook'a sordum.
"Evet.". Yüzümde ufak bir gülümseme oluşmaya başlamıştı ki hemen onu sildim. "O zaman, hadi içeriye girelim.". Onu kolundan tutup içeriye çektim.
Kapının üstündeki zil, içeriye birinin girdiğini belirten hafif bir ses çıkardı. Kafe kolayca oturacak yer bulunmasını sağlayacak kadar doluydu.
Jungkook, hızlıca kolunu tutan elimden kurtulup, iş kıyafetlerini giymeye gitti. Bir kaç dakika beyaz bir tişört, pantolon ve kırmızı bir şapka giymiş halde geldi.
Bir kız ona gülümsedi. Ve Jungkook'un aşırı derecede kızarması bir saniyesini bile almadı. Elimde tuttuğum plastik bardağı iyice sıkmaya başladım.
Onlara baktığım zaman göğsümde garip bir his oluşuyordu. Yanan bir ateşin karanlık bir deliği aydınlatması gibiydi, sona erdirmek imkansızdı.
Düşüncelerimden çıktım ve yeniden soğuk bir şekilde etrafa baktım. Jungkook eliyle hafifçe saçlarını tarayıp içeceklerin yapıldığı yere gitti. Oraya yakındım.
Pantolonumun cebinden kulaklığımı çıkartıp telefonuma taktım ve en sevdiğim çalma listesini açtım. Duvara yaslanıp gözlerimi kapattım.
Yaklaşık bir - iki saat sonra birisi yavaşça omzumu dürtmeye başladı. Gözlerimi açıp huzurumu bozan kişiye soğukça baktım. Ve tanıdık çikolata rengi gözlerle karşılaştım.
Sıcak bir şekilde ona baktım ama bu sadece bir kaç saniye sürdü. Hemen kendime gelip yine eskisi gibi soğuk bakmaya devam ettim. Kulaklıklarımı çıkarttım. "Ne istiyorsun?"
Sesim ve bakışlarımdan dolayı hafifçe ürktüğünü hissettim. "R-rahatsız ettiğim için özür dilerim, bir şey yemek veya içmek ister misin?" Ses tonu tatlıydı, benimkinin tersine.
"Hayır.". Kulaklığımı takmak üzereydim ki onları elimden aldı. "Güzel yüzünü mahvetmemi istemiyorsan onları geri ver." Elleri titremeye başladı. Yüzüne yavaşça bir kırmızılık yayıldı.
"O-olmaz, eğer kuralları belirlemek istiyorsak bunları veremem. Moduna ne oldu bilmiyorum ama lütfen sadece bir kaç dakika dayan. O zaman kulaklıkları geri veririm."
Gözleri yumuşak ve küçük bir köpek yavrusu gibi çaresizdi. Cevap olarak kafamı salladım ve bu gözlere yumşamamak için kafamı çevirdim. En yakındaki masaya oturduk.
Jungkook hemen bir not defteri ve kalem çıkarıp kuralları yazmaya başladı. Bir kaç dakika sonra yazmayı bırakıp, defteri bana uzattı. Kuralları okuyup bir kaç ekleme yaptım ve en sonunda ikimiz de kağıt parçasını imzaladık.
"Jimin, bir şey daha var." Hızlıca yanında duran bardaktaki suyu içti. "Bu hafta birlikte zaman geçireceğiz ama bir çift gibi davranmayacağız. Haftaya pazartesi sana çıkma teklifi edeceğim. O zaman gerçekten çıkmaya başlayacağız."
Gergince alt dudağını ısırdı. "Bana çıkma teklifi edebileceğine emin misin, tavşan çocuk?". Yüzüne tatlı bir pembelik yayıldı, büyük gözleri benimkiyle buluştu. "E-evet." Yüzümü onunkine yaklaştırdım. "O zaman yarın görüşürüz."
Dudağının kenarına küçük bir öpücük bırakıp cebinden kulaklığımı aldım. Şimdi kırmızı olan yanaklarını sıkıştırdım ve iki yanağına da birer öpücük bıraktım.
Gözleri neredeyse bir tabak kadar açıktı. Arkamı dönüp çıkışa doğru yürümeye başladım.
*
Sonraki Hafta
Dolabımdan kitaplarını çıkartırken , tabiki kulaklıklarım takılıydı, omzumda küçük bir dokunuş hissedip arkama döndüm.Elinde kırmızı bir gül olan Jungkook'u gördüm. Şaşırmış bir şekilde kaşlarımı kaldırdım. Jungkook aşağıya bakıp, dudağını dişledi. Sakinleşmek için derin bir nefes aldı.
Kafasını kaldırıp yine bana baktı, tatlı gözleri soğuk bakışımı eritiyordu. Elleri çok daha fazla titremeye başladı. Onu sakinleştirmek için yavaşça ellerimi onunkinin üstüne koydum.
Kızardı. "Jimin, şey, s-sevgilim olur musun?" Koridordaki herkes yaptığı şeyi bırakıp sessizce bize bakıyordu. Jungkook'un paniklediğini hissettim.
Gülü yavaşça elinden aldım ve ona yaklaştım. Kırmızı yanağını yavaşça öptüm. "Evet." Kulağına fısıldadım. Elini tutup parmaklarımızı birbirine geçirdim.
Daha sonra onu kolundan çekip çıkışa doğru koşmaya başladım.
*
Kurallar
-Öpmek yok. (Sadece yanaktan öpmek ve sarılmak var.)
-İki taraf da hiç bir durumda kimseye doğruyu söyleyemez.
-Jungkook, her pazar Jimin'in evinde ona ders anlatacak.
-İkilinin arasında hiç bir cinsel şey olmayacak.
-Jimin, Jungkook'a tavşan çocuk diyemez.
-Jimin, ders sırasında Jungkook'u rahatsız edemez, ellerine sahip çıkar ve derse odaklanır.
- Jimin, Jungkook'un elini tutabilir.
- Jimin, Jungkook'a istediği gibi seslenir, eğer izin vermezse yüzünü dağıtır.
- Jimin istediğini yapar.
*Muhtemelen belli oluyor ama yine de yazayım, italik olanlar Jungkook'un yazdıkları, altı çizili olanları üstü çizili düşünün, normal olanlar da Jimin'in sonradan ekledikleri. Muhteşem zeki adonisinPipisi_ sayesinde böyle yazmayı akıl ettim smndmdkdkfkfkf.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Good Boy's Bad Boy✓ | JiKook
Fanfiction✧ Jungkook'un yüksek miktarda paraya ihtiyacı vardı ve bu parayı kazanmasının en kolay yolu okulunun adeta kapalı kutu olan "bad boy'u Park Jimin ile sevgili olup, onu rezil etmesiydi. ˚ ˳⊹︶꒦ ︶꒷꒦ ︶˚ ˳꒦ ︶꒦ ︶꒷꒦˚ ˳⊹︶꒦ ︶꒷꒦ ︶˚ ˳ ↝Top : Jimin ↝Bottom : Ju...