fourteen

40 12 3
                                    

Sevgili Jeongguk,

Yaşanan olayın ardından uzun bir zaman geçti. İkimiz bu olayı neredeyse unutmak üzereydik. Sana olan sevgim ise gün geçtikçe artıyordu ve ben artık bununla başa çıkamıyordum. Sana dilediğim kadar sarılmak, kalbine dokunmak istiyordum. Artık iki dost şeklinde konuşmak, iki dost şeklinde bakışmak ve iki dost şeklinde seninle gülüşmek istemiyordum. Aramızdaki sınırları kaldırmak istiyordum. Sanırım hayatımda ilk defa bencil olmak istiyordum. Konu sen olduğun zaman her konuda bencil olmak istiyordum. Bunu doğru bulmadığını biliyorum ama hislerimi kontrol altına almak benim için zorlaşıyordu.

Böylece aradan bir yıl daha geçti. Sonunda sana bütün duygularımı açmakta kararlı hale geldim. Bu yüzden seni gecenin bir yarısı parka çağırdım. Sana çoğunlukla önemli zamanlarda mesaj attığım için -diğer günler nedensizce cesaret edemezdim- kısa süre sonra koşar adımlarla parka geldiğini gördüm. Biraz düzensiz şekilde nefes alıp veriyordun ve sana söyleyeceklerimden korkuyordun. Bu tedirginliğini anlayışla karşılıyordum. "Yoongi, iyi misin? Biraz endişelendim. Umarım kötü bir durum yoktur." Sesin titriyor gibiydi. Rahatlaman için sıcak bir gülümseme sundum. Önce oturduk ve sen gün içinde yaptığın şeylerden bahsederken seni seyrettim. Bunu yapmayı çok seviyordum. Seni rahatça izleyebilmek için sorular sorar, seni konuşturmaya çalışırdım. Haklısın, bu şekilde yapmamam gerektiğini biliyorum.

Biraz sohbet ettikten sonra doğrudan gözlerime bakmaya başladın. O sırada kalbimin nasıl titrediğini bilemezsin, küçük meleğim. Dudakların kıvrıldı. Tanrım, sonunda dayanamadım ve yanağını okşamaya başladım. "Anlayamıyorum." dedim. Neyi anlayamadığımı sorduğunda ise şunları söyledim. "Masum bir güzelliğin var, bu oldukça ilginç." Söylediğime şaşırmış olmalıydın ki aniden gözlerin büyümüştü ve tıpkı benim gibi nefesin düzensizleşmeye başlamıştı. Bunu dışarıdan bakan her insan fark edebilirdi. Parmaklarınla oynarken teşekkür ettin. Fakat durmaya niyetim yoktu, zaten yeterince beklemiştim.

"Tanrı ile aramızın iyi olduğunu pek söyleyemem ama şunu biliyorum, ben farkında olmaksızın bir iyilik yaptım ve Tanrı bana seni gönderdi. Bunun için ona cidden minnettarım. Sen benim için en kutsal varlıksın." Artık şaşkınlığını ve heyecanını gizleyemiyordun. Bir şey söylemek üzere ağzını açtın ama sonra bundan vazgeçtin. Bu fırsatı değerlendirmek istedim. "Demek istediğim, ah bunu söylemek çok zor. Seni seviyorum, Jeongguk... Zarif ruhunu benim aciz ruhumla tamamlar mısın?"

Birkaç saniye öylece birbirimize baktık. Sonrasında sen, hiç görmediğim kadar heyecanlı şekilde sordun. "Yoongi, bu bir aşk teklifi öyle değil mi?" Bunu sorarken biraz da kekelemiştin. Şapşal bir şekilde gülümsemeye devam ederken kafamı salladım. Böylece beklediğim gülüşü sonunda görebildim. Yüzündeki tebessümle birlikte sessizce mırıldandın. "Ben de seni seviyorum, Yoongi. Sana değer veriyorum ve elbette ruhlarımızı bir bütün haline getirmeyi seve seve kabul ediyorum. Evet ben... Teşekkür ederim."

Tabi ki teşekkür etmeden asla yapamazdın. Kısa bir süre sonra gitmen gerektiğini söyleyerek hızlıca ayağa kalktın. Seni daha da heyecanlandırmak için sana doğru yaklaştım ve fısıldadım. "İyi geceler, güzel kalpli tatlı sevgilim." Hafifçe yutkunduğunu gördüm. Sonrasında da kulaklarını tutarak koşar adımlarla gitmeye başladın. Doğru insanı bulmuştum, bundan kesinlikle emindim.

~

dear jeongguk | yoonkookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin