-3-

136 16 7
                                    

Medya: 90BPM ft. Ağaçkakan - Tanıyorum Seni

Hayat.

"Hocam, ben cevabı 49 buldum."

"Hocom bon covobo kork dokoz boldom. Bok surat seni."

Hülya'nın her konuşması beni çok sinirlendiriyordu. Her şeyi biliyor gibi davranıyordu. Furkan bu kızdan nasıl hoşlanıyor, hiç anlamıyorum. Sevilecek bir yanı yok ki! Aslında var sayılır, sarışın, mavi gözlü, güzel bir yüzü var. Sivilcesi yok bir kere. Benim alnımda bir şey çıkıyor, sivilce değil koloni mübarek. Hem ayrıca-

"Hayat, sen söyle cevabı." Hoca bana bakınca Hülya'nın yanlış yaptığını anladım. Ama ben de bilmiyordum ki sonucu, sonuçta dersi dinlemeden Hülya'nın ne kadar güzel olduğunu kendimce tartışıyordum. "Evet, hocam, bulmuştum. Hemen söyleyeyim." Defteri karıştırıyor gibi yaptım ama soruyu hile okumamıştım yahu!

"Cevap 7." Ege kulağıma fısıldadı ve diğer soruyu çözmeye koyuldu. "Yediymiş- yani cevap yedi hocam."

"Aferin, Hayat. Sende ilerleme görüyorum. Yavaş yavaş Ege gibi olmaya başladın. Hadi, gel soruyu çöz." İşte bu sefer gerçekten ne yapacağımı bilmiyordum. Bir anda elimin altında bir kağıt hissettim. Ege defterini çaktırmadan elimin altına sürmüştü. Defteri aldım ve soruyu tahtaya yazıp yerime oturdum.

"Evet, çocuklar, Hülya gibi karesini alırsak cevap yanlış çıkar. Bir daha bu hatayı yaptığını görmeyeyim, Hülya." Ah, benim canım hocam! Ne güzel bir kadındı böyle, beni Hülya'dan daha üstün görüyordu. Hülya da göt gibi kalmıştı, kesin.

Yerime oturduğumda benimle iki gündür konuşmayan ama dara düştüğümde hemen yardımıma koşan Ege'ye baktım. Kafam başka şeylerle, bilirsiniz işte, doluydu ve Ege'yi boşlamıştım. "Hey, teşekkür ve özür dilerim."

"Bir şey değil. Sorun yok. Ayrıca seninle anlatım bozukluklarına çalışmalıyız. Bu konuda pek iyi değilsin."

"Edebiyat sevmiyorum."

"Edebiyat ile alakalı değil, tamamen dil bilgisiyle alakalı."

"Ne oldu şimdi , TDK'da iş mi buldun?"

"Hayır, bulmadım. Çok komik. Ayrıca TDK'de diye söylenir o. Aynı 'TAPDK'de' demek gibi. Gerçekten, öğle arasında kütüphaneye-" Zilin çalması Ege'yi susturmuştu. Öğle arasında ders çalışacak değildim, genelde olduğu gibi voleybol oynamaya gidecektim.

"Ben kütüphaneye gelemem, voleybol oynayacağım."

"TYT'de de voleybol oynarsın!"

O arkamdan bağırdı ama umursamadım. İlk önce Furkan'ın ne yaptığını kontrol ettim ve dikkat çekmeden çıktım. Ah tabii, siz o meseleyi merak ediyorsunuz. İki gündür Furkan ile konuşmuyorum, görünce de genel olarak ondan kaçıyorum çünkü gerçekten, arkadaşıma aşık olamazdım ve bunu ondan uzak durarak yapacaktım. Eğer içimde öyle saçma bir his olsa bile, onu böyle kovacaktım.

Yani, şimdilik planım buydu.

Dışarıda voleybol takımını görmem ile filenin bir tarafına geçtim ve oynamaya başladım. Her şey çok güzel gidiyordu, bu konuda çok iyiydim ve şu an harika oynuyordum.

Ta ki, Furkan aptalı beni gelip bulana kadar.

Filenin karşısına geçti, sonrası felaketti zaten.

Furkan, ben onu bildim bileli tüm sporlardan anlardı, gayet de iyi oynardı, Amerikan futbolunda kötüydü tabii. Benim ise hayattaki tek meziyetim, voleyboldu. Ve çok da seviyordum oynamayı. Ama nedense, Furkan oyuna girince bir anda elim ayağıma dolandı.

Yakamoz GüzeliHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin