Medya: Görkem / Tuğkan - Sen Benim
🌈🌈🌈
Asya, 31 Aralık.
"Hay ben böyle işin -"
"Ege, ne kadar ayıp! Giy şu elbiseyi." Elimde mavi bir elbise, Ege'nin eline tutuşturdum. Sonra dönüp beğenerek aldığım mor elbiseyi ütülemeye koyuldum. "Nereden giyiniyor ki bu?" Arkamı döndüm ve Ege'ye çok pis bir şekilde baktım. "Ege, onu başka bir yerinden giydirmeden o koca kafandan sok şunu ."
Ege elbiseyi başından geçirirken ben de ütüyü tamamladım. Artık daha harika görünüyordu canım elbisem. "Oldu galiba." Ütünün fişini çektim ve Ege'ye döndüm. Fermuarı önde olacak şekilde giymişti elbiseyi. "Bir de sana akıllı diyorlar." Elbiseyi çıkardı ve elime verdi. "Ben bunu yapamam. Çok zor bu."
Elbiseyi kafasından geçirdim ve arkadan fermuarı bağladım. "Oha lan. Çok güzel oldun." Ege aynanın önüne geçti ve kendisine baktı. "Cidden. Ama bu son, bir daha giymem. "
Ona göz devirdim ve kendi elbisemi giydim. İkimiz de hazır sayılırdık. Allah'tan saç ve makyaj işini önceden bitirmiştik. "Babam beni gebertmek için kapıda bekliyor resmen. Sadece Selim hakkında sorular soruyor." Ona güldüm. "Eh, kızım, sen de ulu orta çocukla sarılırsan adam tabii sorar.
"Beni savunur musun?"
"Ah, evet. İstediğin yerde istediğin ile -"
"Asya! Sakın söyleme."
"- sarıl bebeğim."
Aslında sarıl demeyecektim. Anladınız siz.
"Hadi, çıkalım."
Mert ile evden çıktık ve bizi aşağıda bekleyen annemin arabasına bindik. "Hoş geldiniz parti insanları ve Mert." Mert anneme yalandan gülümsedi ve önüne döndü. O, Derya ile beraber olduğundan beri çok agresif davranıyordu. "Ege kızım, sınıfta durumun nasıl?"
"İyi sayılır, efendim."
"Of, anne, bunun söylemesine bakma. Okul birincisi, mütevazı davranıyor."
"Ah, Asya da öyle olsa keşke güzelim. Annen seninle çok gurur duyuyor, eminim. Değil mi?" Dikiz aynasından anneme baktım. ' Anne, pot kırma.' bakışıyla baktım hem de. Ama annem sanırım yanlış anladı.
"Ped mi lazım, tatlım?"
"Hayır, anne -"
"Benim annem yok, efendim."
"Üzgünüm tatlım. Boş bulundum."
"Sorun yok. Alıştım." Ege gülümsedi ve başını pencereye çevirdi. Konuşmak istemiyordu belli ki. Sonunda vardığımızda annem bize ne içip ne içmemek konusunda uyardı. Az kalsın konu cinselliğe geliyordu ki, arabadan kendimizi dışarı attık.
Herkes düğüne gelmiş gibiydi, onlara kıyasla daha sade giyinmiştik. Mert hızla okula girdi, biz de normal bir hızla yürümeye koyulduk. "Merhaba kızlar." Furkan yanımdan geldiğinde ona gülümsedim. O çok iyi bir arkadaştı ama sanırım beni arkadaşı olarak görmüyordu. Yine de ona gülümsedim. Eh, arkadaş sonuçta. "Hayat ile aranız niye kötü?"
"Bilmem, hanım efendi söylemedi mi?" O benden nefret ediyorsa ben de nefret ediyordum. "Ege'ye koridorun ortasında siktir git diye bağırdı."
"Bilmiyordum, bana anlatmak istemedi."
"İstemez tabii, haklı görüyor ya kendisini. Salak."
"Kimmiş o salak? Giderim, döverim onu." Selim gelmişti ve Ege'nin omzuna kolunu atmıştı. Ege öyle bir gülümsedi ki, yarışmayı kazandığında bile böyle gülümseme göstermedi. "Hayat, dövecek misin?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yakamoz Güzeli
Teen Fiction@kusmuspanda@akpinarmuberra diğer yazarlar Başlangıç tarihi: 13 Nisan Pazartesi, 00.51