"Jartiyer Giysene." •

29.6K 2.2K 6.2K
                                    

Oy sayısı 150'ye yaklaştığı zaman yb atacağım..

Bölüme başlamadan oy atar mısınız, ballarım¿¿?? 🍯

Satır arası yorum yapmayı unutmayın!! 💜

-

Söylediği kelimelerin.. kalbine çok ağır bir şekilde oturduğu her halinden belli oluyordu. Kurduğu cümleden sonra anında dolan gözleri, hassaslığını ele verirken yutkunmuş ve başını yere doğru eğmişti.

Suçlu hissettim.

Zorlamıştım. Uzak durmaya çalışmak çok ağırıma gitmişti bu yüzden de gerçekleri söylemesini istedim ama bu kadar yara aldığını tahmin edememiştim.

Minjae'nin, vefat eden ikiz kız kardeşinin oğlu olduğunu söylemişti.

Fark ettim de. Onun hakkında hiçbir şey bilmiyordum. Ne bekliyordum ki? Bana, her şeyi açıklamasını mı? Bir anda kollarıma gelmesini mi? Her seferin de geri teperken ve ona, sanki benim için bir değeri yokmuş gibi davranırken.. her şeyi açıklamasını mı? Saçmalamıştım.

Karşımda tüm güzelliği ve akan gözyaşlarıyla dikiliyordu. Başını yere doğru eğdi ve arada bir çektiği burnundan ağladığını tahmin edebiliyordum.

"Taehy-" Konuşmama müsaade etmedi. Lafımı yarıda keserek, başını kaldırdı ve dağınık surat ifadesiyle bakmaya başladı.

"Bu yüzden.." dedi, kızarık gözleriyle.

"Bu yüzden böyle bir hayatı tercih ettim, böyle bir görünüşe büründüm ya da ikiz kardeşimle ayırt edemesin diye, kızsal açıdan benzemek i-için ç-çaba s-arf.."

Sonlara doğru sesi incelmiş ve ağlayan surat ifadesiyle, acı bir inleme bırakmıştı, boş duvarlara.

Devam ettiremiyordu.

Büyük bir adım attım ve aramızda bulunan mesafeyi kapattım ardından da boyumu hafif eğerek yanaklarını, avuç içlerimle kavradım. Yavaş yavaş okşuyordum. Gözyaşlarını özenle silerken yavaşca başını kaldırdım ve göz göze gelmemizi sağladım.

"Devam ettirmeni istemiyorum."

Gözlerime çok yoğun ve yorgun bir şekilde bakıyordu. Acısını nasıl yatıştıracağım hakkında bir fikirim de yoktu çünkü geçmişim de özellikle lise yıllarında sadece birileriyle yatıp-kalkan bir tiptim.

Dudaklarımı oynatmış ve dağınık siyah saçlarının, açıkta bıraktığı alnına bastırmaya başlamıştım.

Kollarını anında sıkı bir şekilde boynuma doladı.

Kucağıma alsam..

Hayır, Jungkook.

Kendimle çelişmeme son verdim ve bu sefer de gözyaşlarının durduğuna emin olunca, ellerimi yavaşca yanaklarından çekerek, ince beline yerleştirdim.

"Özür dilerim. Anlatmana gerek yok yani şuanlık.. omuzumda istediğin kadar dinlenebilirsin ama lütfen, lütfen ağlama." Belinden kavradığım gibi kendime doğru çektiğim de hafif sarsıldı ve boynuma doladığı kollarından iyice destek aldı.

Yaklaşarak, alnını usulca boyun girintime yerleştirdi. İç çekiyor, istemsizce hıçkırıyor ve boğazlı kazağımın yakalarını ıslatıyordu.

"Senin kalbin çok güzel.. en az kendin kadar güzel." Belinde yer edinen uzun, ince parmaklarımı yavaş yavaş hareketlendirmeye başladım ve başımı da yana doğru eğerek onun saçlarına yatırdım.

İnfidélité • TaeKook Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin