Bir hemşire olan annemin, nöbet günü için gece evde olmayacak olmasını fırsat bilerek kendimi markete atmıştım ancak bu sefer, her nöbet günü geleneğimi gözden çıkararak çok daha iyi bir şey üzerinde çalışmaya karar vermiştim.
Sasuke Uchiha'ya adım atmak.
Sasuke-kun ile birlikte olmamı neredeyse benden bile daha çok isteyen yakın arkadaşım Ino, ona yaklaşan yılbaşı için bir şeyler hazırlamam gerektiğinden bahsetmişti.
Ve işte tam da onun dediği noktadaydım.
1 saat sonra evden çıkacak olan annemin hemen ardından, kızlar eve gelecek ve bana biraz yardım edeceklerdi. Şu mutfak işlerinde o kadar kötüydüm ki kızları da maalesef biraz yoracaktım. Gerçi Ino'nun, Sasuke ile olmamı arzulamasını göz önüne aldığımda, kızlar için pek yorucu olacak gibi de durmuyordu.
Her neyse...
Sonuç olarak marketten lazım olan her türlü pasta malzemelerini alıp eve geldiğimde hastaneye gitmek üzere olan annemle karşılaşmıştım.
"Bensiz idare edebileceğini umuyorum, Sakura. Ağır mutfak işlerine girmemeye çalış, eve geldiğimde seni ve evi yanmış bir halde bulmak istemiyorum."
Mutfak işleri konusunda annemden az çekmediğimden de bahsetmeliydim. Haksız sayılmazdı da, ancak ilgimi çekmediği için öğrenmek konusunda hevesli değildim. Nasıl olsa zamanla öğrenebilirdim, değil mi?
Her neyse, nerede kalmıştım?
Ah, evet! Sasuke-kun'a bir adım atmaktan bahsediyordum!
Konoha gibi küçük bir şehirde olduğumuz için bütün çocukluğumu, onun da dahil olduğu geniş arkadaş yelpazem içerisindeki gruplarla geçirmiştim. O yelpaze içindeki isimlerden biri de Sasuke-kun'dan başkası değildi.
6-7 yaşlarımızı hâlâ net bir şekilde hatırlıyordum ve Sasuke-kun'un o zaman bile çok iyi bir suratı olduğunu söyleyebilirdim. Açık ten rengi üzerinde mükemmel giden jet siyahı saçları, gece karanlığını dahi kıskandıran siyah gözleri, suratıyla orantılı burunu ve biçimli kaşlarıyla tam bir bebek yüzdü ve ergenliğe adım attığı dönemleri ise aynı zamanda bebeklikten uzak, keskin hatları olan seksi bir yüzdü de. Elbette o yaşlarda, bir genç edasıyla aşık olamasak da ben de dahil birçok kız onun yanında olmak, onunla oynayan kişi olmak ve özellikle anneleri aracılığıyla da yakın olup konuşmak isteyen kişi olmak isterdik ve bunun için ölesiye rekâbet dahi ederdik.
Ortaokul yollarımız da çok farklı geçmemişti ancak gençliğe giden merdivenlerin ilk basamaklarında olduğumuz için daha bir özgür ve hislerimizin farkındaydık. Duygularımız, onun yanındaki daimi arkadaş arzusundan çıkıp "sevgili" terimine daha bir yaklaşmıştı.
Ve ben kendi adıma konuşmam gerekirse, şimdi de çok farklı değildim. Değişen tek durum duygularımın daha da yoğunlaşmasıydı.
İstediğim tek şey onun yanındaki daimi arkadaş olmak değildi. Resmi olarak erkek arkadaşım olması, her gün onunla el ele tutuşarak okula gitmek, cumartesi gecelerini onunla geçirmek, pazar sabahlarına onun güzel yüzünü izleyerek uyanmak ve tıpkı benim gibi, onun da beni arzulamasıydı.
Tüm bunlar hayallerimi süslüyordu yıllardır ancak artık bir hayalden ibaret olsun istemiyordum. Ona olan sevgimi bilsin istiyordum. Eninde sonunda reddedilecek olsam bile, denemedim demek istemiyordum. Ona açılmaktan zarar gelmezdi ne de olsa. Bir şey kaybetmezdim en azından.
Bu duygular ve düşünceler eşliğinde malzemeleri hazırlayıp kurabiyenin tarifini okurken kızlar gelmişti ve kesinlikle benim planım dışındaki planlarından da bahsetmeden geçmemişlerdi. Annem nöbette olacağı için yanlarında pijamaları ve poşet dolusu abur cubur ve atıştırmalıklarla da gelmişlerdi. Bunun üç basit manası vardı: Kızlar gecesi, pijama partisi ve yatıya kalmak.
Bunu bilseydim başka türlü hazırlıklar da yapardım ancak her zaman olduğu gibi bana yine haber vermemişlerdi.
Kızlar biraz soluklandıktan sonra, benim aksime mutfakta tam bir dahi olan Hinata başta olmak üzere, hepimiz işe koyulmuştuk. Oturma odasıyla mutfak bitişik olduğu için oturma odasındaki hoparlörlerden gelen Ariana Grande'in everyday'i arka planda çalıyor, biz de bir yandan tarifle ilgili bir şeyler söylüyor, bir yandan da tarif dışı çene çalıyorduk.
"Duyduğuma göre Suna High ile Konoha basketbol maçı olacak," dedi Ino göz ucuyla bana bakıp, dudağını dişlediği ayrıntısını da geçemezdim. "Orada olup Sasuke-kun'u desteklemelisin, Sakura."
Temari de Ino'ya katıldı. "Bence kurabiyelerin üzerine çok iyi olur. Önce kurabiye, sonra da basketbolda onu desteklemek. Sasuke'nin kalbine giden yola mideden girip basketboldan devam edebilirsin."
Temari'nin dediğine kıkırdayıp işime döndüm. "Elbette gideceğim, bunu kaçıracağımı düşünmediniz, değil mi?" Bunu asla kaçırmazdım. Hatta ve hatta, yeni bir pankart hazırlayıp onu en gür sesimle de destekleyecektim her maçında yaptığım gibi. Biliyorum, bu biraz aşırıya kaçıyormuşum gibi görünebilirdi. Genelde ergen hayranlar sevdikleri şarkıcılar için bunu yapardı ve ben ergen bir hayran değildim ancak sevdiğim çocuğu desteklememde sorun neydi?
"Sakura, Sasuke için çabalıyor," dedi Ino sırıtarak Hinata'ya bakarken. "Sen de Naruto için bir şeyler mi yapsan diyorum?"
Ino yine beni şaşırtmama konusunda ustaydı. O, bizim en iyi destekçimiz olabilirdi. Benim Sasuke konusunda kendimi daha çok aşmamda ve Hinata'yı, Naruto konusunda yüreklendirmek için en çok çabalayan oydu aramızda. Elbette Tenten ve Temari öylece durmuyordu ancak Ino'nun bizler için daha çok çaba sarf ettiğini göremeyecek kadar da aptal değildim. Elbette bu konuda diğerlerini de suçlayamazdım. Hem zaten bu işlerde Ino kadar becerikli de değillerdi.
Doğruluğundan emin olmamakla beraber, dedikodulara göre Sasuke-kun tatlı yiyecek ve içeceklerden hiçbir şekilde hoşlanmıyordu. Yani pasta, çikolatalı kurabiye veya milkshake onluk değildi. Bu nedenle ben de kurabiyelerini tatlı değil, tuzlu ve susamlı yapmaya karar vermiştim. Ayrıca sadece kurabiye değil, bisküvit de yapmayı planlıyordum. Hani şu çıtır ve atıştırmalık gibi olanlardan.
Onun gönlünü sadece kurabiye ve bisküvitlerle çalamazdım ama. Zaten özellikle onu kazanmak için yaptığım bir uğraş da değildi. Genelde başka kızlar da onun için bir şeyler hazırlayıp götürürlerdi ama çoğu, Sasuke-kun'un pek beğenmediği ya da en azından tercih etmediği şeyler götürüyor olmalıydı ki Sasuke-kun onları daha çok arkadaşlarının değerlendirmesini tercih ederdi.
Ah, ne erkekti ama! Öylece çöpe de atabilirdi ancak en azından arkadaşlarına veriyordu.
Soğuk biri gibi gözükse de içinde fazla nazik ve naif biri yatıyor olmalıydı. En yakınları, hatta ailesi dışında kimseye göstermediği yüzü böyle biri olmalıydı!
Sasuke-kun ile ilgili hayal ve düşünce dünyamdan sıyrılıp kendimi işe ve kızların sohbetine geri döndürdüğümde, günün geri kalanında kurabiye ve bisküvitler ile uğraştık. İşimiz bittiğinde biraz yorgunduk ama sonucun iyi olacağını bildiğim için buna tatlı bir yorgunluk demeyi tercih ederdim.
Aynı şekilde, mutfakta bu kadar iş yapmışken bir yenisini daha eklemeye karar vererek hep birlikte pizza da yaptık. Pizza yeme fikri başta Temari'den çıkmıştı ve onun fikrine göre dışarıdan söyleyecektik. Hinata ise ev yapımının çok daha mükemmel olacağını dile getirdiğinde yeni bir mutfak işine girdik ve verdiğimiz bu karar kesinlikle değmişti.
Pizzalarımız, MARINA ve biraz da sarhoş olmak için annemin şarap koleksiyonundan birini ele geçirdiğimiz güzel bir akşam geçirmiştik. Şarap için sonradan sağlam bir uyarı alacağıma adım kadar emindim ama bu hiç dert değildi! Nasıl olsa yakında Sasuke-kun'un kalbini tekletecektim. Şu anki tek odağım buydu.
Eğlenceli akşam yemeğimizin sonuna geldiğimizde bulaşıkları yarına bırakmak üzere salona geçip biraz karaoke ve ardından da Sasuke-kun'la yapabileceğim olası bir dansı Hinata ile yapmıştık. Evet, Aziz Hinata Ana ile! Temari, Ino ve Tenten üçlüsünün zaten manitası olduğu için onları direkt dışlayarak biz iki platonik sap dans etmeye karar vermiştik. Zaten Hinata'nın da benimle aynı kaderi paylaştığı gerçeğini düşünürsek, onun için de mükemmel olmuş olmalıydı dansımız. Ben Sasuke-kun ile, O da Naruto ile yapabileceği olası bir dansın pratiğini yapmış sayılırdı.
Ah! Ne diyorum gerçekten?!
Biraz çatlak olduğumuz ve OLDUĞUM doğruydu ama bence beni sevimli yapan buydu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
blood in the water | sasusaku
FanfictionKaos Konohada sadece bir başlangıçtı. [ SLOW UPDATE ] © the fanart in the cover belongs to @tenartist