• Sakura •
Yarım saat içinde bayan Kurenai'nin dersi vardı ve kafeteryaya gidip sabah enerjimi veren kahvemi almadan önce dolabımdan edebiyat kitabımı aldım. Yıllardır, her sabah yaptığım gibi dolabımı kapattıktan sonra başımı sola çevirip ona baktım. Sadece 3 ay öncesine kadar taparcasına sevdiğim Sasuke'ye... Her zamanki gibi erkenciydi ve yine yanında, beni onlarla karıştırdığı hayranlarından iki tanesi vardı.
Dolabıma yaslanıp onları izlemeye başladım, bana yaptığı o kabaca davranışın ardından elbette öfkem ve kinim geçmemişti. Sadece başka kızlara da nasıl davrandığını görmeye devam etmek istiyordum, bilmeme rağmen.
Açıkça iki kız da onunla samimi bir konuşma yapmak için can atıyordu ancak yüzünü asan ve dakika başı gözlerini deviren Sasuke'nin tek isteği onlardan kurtulmaktan başka bir şey değildi. Ona, bir zamanlar, olan sevgimden daha önce pek fark etmesem ve sürekli ön yargılı yaklaşmamaya çalışsam da, tabloya daha büyük açıdan bakmaya başladığımdan beri ne kadar haksız olduğunu da görebilmiştim.
Herkese, her zaman aynı muameleyi gösteriyordu ve bir tanesine bile nazik davrandığı bir an olmamıştı. Pislik!
Kızların onu rahatsız etmesi hoşuma gidiyordu çünkü hayranlarının sürekli onun etrafında olması onun için işkenceden başka bir şey değildi ve onun işkence çektiğini görmek de tahmin edersiniz ki bana zevk veriyordu. Ne yazık ki bana yaptığı kabalığın hesabını soracak uygun bir an bulamamıştım ve bu yüzden bunlarla yetiniyordum ancak o günün gelmeyeceğini de söyleyemezdim. Sadece... Doğru zamanı bekliyordum hâlâ.
Dolabımı kilitleyip kafeteryaya çıktığımda kızları da orada bulmak neşemi ikiye katladı. Sasuke pisliğinin acı çektiğini görerek içimin yağlarını eritmek beni neşelendirmişti ne de olsa.
"Günaydın, kızlar!" dedim canlı bir sesle, kitabımı masaya koyup. Hinata ile Tenten arasındaki boş sandalyeye oturdum. Ino tepkisiz bir şekilde sadece başını sallayarak sosyal medyada takılırken diğerleri gülümseyerek karşılık verdi.
"Buraya gelmeden önce seni koridorda gördüm, yine Sasuke'nin acı çekişini izliyordun galiba." dedi Temari yüzündeki sırıtışla. Her sabah düzenli olarak yapmaya başladığım yeni aktivitem buydu, o pisliği izleyerek günüme güzel başlıyordum. Böyle bir fırsatı bulmuşken kaçıramazdım ya!
"Ona az bile yapıyorlar," dedim çantamdan telefonumu çıkarıp saati kontrol ederken. Telefonumu masaya bırakıp kahvem için cüzdanımı elime aldım. "Neredeyse hayattan bezdirecek kadar abartmalılar."
Ino başını telefonundan kaldırıp bana dikti. "Haklısın, geniş alın ama daha ne kadar abartabilirler ki? Zaten tüm sınırları zorluyorlar."
Hızla yanlarından ayrılıp kahvemi aldıktan sonra geri geldiğimde kaldığımız yerden devam ettik.
Temari dudaklarını dişleyip içinde bir damla bile kalmayan plastik bardağıyla oynuyordu. "Normalde dedikodu işi Ino'ya ait ancak Riverren Lisesini basketbolda yenmişler diye duydum. Bu onun modunu yükseltmiş olmalı, o yüzden herhangi bir hayranın zorlamalarına bile katlanabileceğini düşünüyorum şu sıralar."
"Evet, kazandılar ve şahinler hiç olmadığı kadar mutlu. Özellikle de takım kaptanı olarak Sasuke, fazla gurur duyuyor olmalı." Ino telefonunu kapatıp masaya koydu. Tüm bu dedikodular onu sosyal medyadan ayırmaya yeten tek güçtü. "Detayları bilmiyorum ancak yakında bu zafer adına şahinlerin parti organize edeceğini hissedebiliyorum. Bu zaferi kuru kuru yaşayacaklarını sanmıyorum."
"Riverren'a karşı kazanmanın önemi ne tam olarak?" diye sordu Temari ilgili bir şekilde, sporla pek ilgilenmese de haberleri duymayı seviyor gibiydi çünkü ne zaman birileri bir şey kazansa, her zaman sonuçlara odaklanırdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
blood in the water | sasusaku
FanfictionKaos Konohada sadece bir başlangıçtı. [ SLOW UPDATE ] © the fanart in the cover belongs to @tenartist