8

205 29 48
                                    

Ben ve o. Yan yanaydık. Müdire Tsunade'nin tam karşısındaydık. Ona yumruk attığımda, onun için neredeyse birilerini öldürmeye bile hazır olan hayranları beni anında şikayet etmişti ve işte şimdi buradaydık.

İlk kez kavga nedeniyle okul idaresini ziyaret ediyordum ve zerre pişman değildim. Hatta bir daha olsa yine aynısını yapardım. Yapamadıklarım için de pişmandım.

Dediğim gibi ufak tefek olabilirdim ama çevremdeki insanlar elimin gerçekten ağır olduğunu söylerdi. Gerçi bu daha çok tokat atmakta işe yarardı ama ben ilkokulun sonunda öz savunma için boks kursuna gitme kararı almıştım ve o günden beri de boks kursuna gidiyordum. Devam etmemdeki motivasyon kaynağım da o dehşet iyi, kadın boksörlerden başkası değildi tabi.

Her neyse,

Elim ağır olduğu için Sasuke'nin yüzüne yumruğumu geçirdiğimde öyle dizilerdeki gibi yeri boylamasa da, tam elmacık kemiğine güzel bir morluk yerleştirmiştim. Ne diyebilirdim ki? Benden güzel bir anı olarak anılarında saklayabilirdi. Ya da... Ya da saklamasa da olurdu! Onun o cinsiyetçi zihninde benimle ilgili hiçbir şeyin kalmasına gerek yoktu. 

"Revire gözükecek bir şey yok gibi görünüyor ama eğer istersen gidebilirsin tabi," dedi bayan Tsunade Sasuke'ye, hemen ardından bana sıkıntılı bir bakış atarken. "Ve bu konuyla ilgileneceğime şüphen olmasın."

"Önemi yok," dedi bay yürüyen ego. "Benlik bir durum yoksa, izininizle..." Bayan Tsunade başını salladığında, üzerimde Sasuke'nin sinir bozucu bakışlarını hissettim ve yanımdan geçip iki adımda odadan çıktı. Şimdi sıra bendeydi. Sicilime ilk şiddet vakamın yazılma vaktiydi.

"Ah, Sakura!" Az önceki ciddiyetinin yüzünden biraz kaybolduğunu fark ettim. Kollarını birleştirdi. "Senin gibi başarılı bir öğrencinin kavgayla ne işi olur cidden?" Annem gibi olmuştu sanki burada biraz.

"Ortada bir haksızlık vardı, ben de anlamalarını sağladım. Biliyorum, şiddete başvurmak çözüm değil ama bazen hak ederler işte." Disiplin cezası almamak için ne güzel savunuyordum kendimi ama(!) "Cinsiyetçilik yapıyorlar, efendim. 21. Yüzyıldayız, bunun farkına varmalıydılar."

"Seni anlıyorum, tatlım. Aynı şeyleri bizler de yaşadık fakat erkekler kas kafalıdırlar. Dünyaya attıkları ilk adımdan bu yana asırlar geçti ama ne yazık ki bunu öğrenemediler, öğrenmeyecekler de. O yüzden enerjini de vaktini de onlar üzerinde harcama."

Vay canına! Kadın bana bir eğitimci gibi değil de kankam gibi tavsiye veriyordu.

"Sana disiplin cezası vermeyeceğim, bu konuyla alakalı dosyanda hiçbir şey olmayacak ama birilerine ceza almış olduğunu göstermemiz gerekiyor. Ayrıca okul kurallarına da uymamız gerekiyor. Bu yüzden okul çıkışlarında kafeterya mutfağında olacaksın bir haftalığına. Yardım etmek ya da ceza, ne dersen artık."

"Kafeteryada bulaşıkçı mı olacağım?" diye sordum şaşırarak. Böyle bir ceza beklemiyordum doğrusu.

"Evet, bulaşık yıkayacaksın. Dürüst olmak gerekirse ceza verme taraftarı da değilim çünkü dibine kadar haklısın ama o çocuk sıradan biri değil. Yarın babası kapımıza dayanırsa seni savunmam zor olur. Zenginler için en ufak bir şey bile büyük önem taşır ve ne yazık ki sen kasabanın en zengin veledine bulaştın. En kötü senaryoda arkanı nasıl toplarız bilemiyorum," Bıkkınlıkla nefesini verdi ve yan tarafındaki dolabın alt kapağını açıp bir kadeh ve şarap çıkardı.

EVET, ŞARAP ÇIKARDI! OKUL SINIRLARI İÇİN DE YASAL MIYDI BU YA?!

Kadehe şarabı doldururken devam etti ve ben de buna, şaşkınlığımı zerre gizlemeden şahit oldum:

blood in the water | sasusakuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin