Not: Bu bölüm de dahil olmak üzere okumaya başlamadan önce lütfen en aşağıya inip yorum sınırı sayısına bakarsanız memnun olurum. 🙏
Bölüm Şarkısı: Lady Gaga - Bloody Mary
•
"Ben bir şey yapmak üzereyim ama korkuyorum da," dedi Tenten. Dizlerini kendine çekmiş, başını saklamıştı.
Temari ile birlikte onu ziyarete gelmiştik. Neji'nin vefatından beri de düzenli olarak ayarladığımız belli günlerde ziyaretine gelirdik. Normalde Hinata ve Ino'nun da burada olması gerekirdi ancak annesinin doktor randevusu olması nedeniyle okuldan sonra Yamanaka çiçekçi dükkanına bakmak Ino'ya düşmüştü ve Hinata'ya ise kaç kere aramamıza rağmen ulaşamamıştık.
"Bize anlatabilirsin, Tenten. Seni yargılamayız." Temari onu sürekli cesaretlendirerek güçlü olması için çabalıyordu.
"Ben," burnunu çekti. Kendini o kadar salmıştı ki bağışıklığı da düşmüş olmalıydı ve şimdi de hastaydı. "Olanları biraz olsun unutmak için içki almaya çıkmıştım. Kafam güzel olursa tüm bu olanlardan uzaklaşırım diye." Başımı kaldırdı. Anlatmaktan çekiniyor gibi duruyordu ama bunu fark etmek zor olmadığı için yanına geçip kolumu omzuna attım.
"İçkiyi alıp içmeye başladım ama kendimden geçmeme fırsat kalmadan futbol takımındaki Nick ile karşılaştım,"
Konunun nereye varacağını merak ediyordum.
"Biraz sohbet ettik. Daha doğrusu ben derdimi anlattım, o da dinledi. Birkaç tavsiye verdi. Elinden gelen bir şey olmasa da destek olmaya çalıştı. İyi davrandı kısacası." Eğik başını kaldırıp yüzümüze baktı. "Kesinlikle Neji'ye ihanet etmek istediğim için değil. Gerçekten... Ben, yemin ederim bunu amaçlamadım. O an kafamı farklı şekillerde dağıtmak iyi gelir sandım."
Temari gözlerini iri iri açtı. "Onunla seviştin mi?"
"Hayır... Elbette hayır. Bu üzüntü, keder o kadar ağır oluyor ki... Biraz flört etmiş gibi oldu benimle ve ben de reddettim diyemem. Aslında Nick'e yazık edeceğimin de farkındayım ama..."
Ah... Kalbi yorgundu ve birisiyle flört etmek gibi bir şeyin kafasını dağıtacağını düşünüyor olmalıydı. Neji'nin ölümünü, hatta belki de bir noktada Neji'yi unutmak istiyor olmalıydı. Ondan nefret ettiği için değil, ölümünü aşmak için. Hayatın bir şekilde devam ettiğini kalbine anlatabilmek için.
"Şey, Nick'i sırf bunun için meşgul edeceğini düşünürsek kesinlikle ona yazık olacaktır ama canın ne istiyorsa onu yapmanı tavsiye ederim, Tenten. Bu fazlasıyla bencilce olacak, doğru ama önemli olan sensin." dedim onu yargılanmış hissettirmemek için. Tabi bu esnada bir başkasının canını fena halde sıkacak bir eylemi de destekliyordum ama şu an önemli olan kişi arkadaşımdı. Nick'i düşünecek halim yoktu. Dürüst olmak gerekirse ben böyle bir şey yapmazdım ama Tenten'in içinde bulunduğu ruh halini de bilmeyince 'asla' diyemezdim de. Şu anda önemli olan ona toparlanmasında yardımcı olmaktı.
"Sakura'ya katılıyorum. İnsanların ne dediğini, ne düşündüğünü umursama ayrıca. Bunun için seni bencil görebilirler, doğru ama herkesin yapabildiği tek şey de eleştirmek zaten. Sen kendini toparlamaya bakmalısın."
Neji'nin ölümü üzerinden öyle fazla bir zaman da geçmemişti, bu doğruydu ancak şu da bir gerçekti ki Tenten uzun bir süre daha bu şekilde devam edemezdi. Bir hayatı ve geleceği vardı. Hayatına devam etmek zorundaydı. Bu yüzden eminim ki Neji de onun devam etmesini isterdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
blood in the water | sasusaku
FanfictionKaos Konohada sadece bir başlangıçtı. [ SLOW UPDATE ] © the fanart in the cover belongs to @tenartist