Her tesadüf bir başlangıç
Tesadüfler.
Hayatım boyunca hiç bir şeyin tesadüf olduğuna inanmamıştım. Bir şey yaşandıysa bir sebebi vardı. Olmalıydı.
Şu an karşımda bana bakan çocuğun iki gün önce, tahmin dahi edemeyeceğim bir şekilde hayatıma girmesi, ve bu gün karşılaşmamız da asla tesadüf değildi. Bir sebep için girmişti hayatıma ve ben bu sebebi merak ediyordum.
Ben ismini bilmediğim çocuğun yüzüne şaşkın şaşkın bakarken kolumda bir el hissettim. Transtan çıkmışçasına önüme dönüp koluma dokunan Doruk'a baktım. "E-efendim ?"
"Daldın diyorum, hadi çıkalım sınıfa" başımla onaylayıp son bir kez o tarafa döndüğümde baktığım yerde kimseyi göremedim. Bir an hayal olduğunu düşünecektim fakat son anda kendime gelip beni bekleyen Doruk ve Asena'nın yanına gittim ve birlikte sınıfa çıktık.
Üçümüz de yerlerimize oturduğumuzda Asena "Umarım yeni müdür de iyi birisidir. Son senemde arıza birilerini istemiyorum" dediğinde güldüm. Ne demeye çalıştığını anlamıştım. Eski müdürümüz bizim her hatamıza göz yummuştu. Özellikle de Doruk'un. Doruk ve Yiğit kavgalarının devam edeceğini de bildiğimizden dolayı müdürün anlayışlı biri olmasını diliyorduk. Doruk Asena'ya yan bir bakış atıp önüne döndüğünde kıkırdadım. Biz bu şekilde sohbet ederken dersin hocası sınıfa girdi ve nefes dahi almadan "Defterlerinizi açın çocuklar" dedi. Asena sinirle homurdandığı sırada sınıfın kapısı tıklatıldı ve nöbetçi öğrenci içeri girip "Dersinizi böldüğüm için özür dilerim. Yeni müdür tanışmak için konferans salonuna çağırdı hepinizi" diyip sınıftan çıkınca ders hocasının bariz bir şekilde yüzü asıldı. Tipik bir fizik hocasıydı ve Asena asla sevemiyordu bu adamı. Adam mecburiyetten "Çıkabilirsiniz çocuklar" dediğinde Asena zafer sırıtışları atıyordu. "Yeni müdürü şimdiden sevdim," dediğinde kıkırdadım. Doruk kapının önünde "Bugün gelebilecek misiniz prensesler ?" diye ters ters konuştuğunda Asena "Aman, ne acelemiz var" diyip koluma girdi ve birlikte kapıya kadar yürüdük. Doruk homurdanarak bizi sırtımızdan itti ve birlikte alt kattaki konferans salonuna indik. Asena iki dersin de kaynaması için dua ederken Doruk düşünceli görünüyordu. Yanına gidip "Neyin var ?"
Karşılık olarak "Hı ?" diye bir yanıt aldığımda bir şeyler olduğuna kesinlikle emin olmuştum. Ensesine dokunup "Ha, yok bir şey ya. Dalmışım öyle" diyip gülümsedi fakat inandırıcı gelmemişti. Çok üstünde durmayıp "Öyle olsun" dediğimde konferans salonuna gelmiştik. Ortalarda bir sıraya yan yana oturup sessizce bekledik.
Bir kaç dakika sonra karşımıza müdür yardımcımızın odasında kahve götürdüğüm adam çıkınca tabi ya dedim. Bu adamdı 'Görkem Karan.' Adam mikrofonu eline alıp işaret parmağıyla iki kez ses kontrolü yaptıktan sonra gülümseyerek "Merhaba," dedi ve bakışlarını hepimizin üzerinde gezdirdikten sonra devam etti. "Ben Görkem Karan." Tek saniyelik bakışları üzerimde durdu ve boğazını temizleyip devam etti. "Hepinizin bildiği gibi müdürünüzle birlikte okulunuzun ismi de değişti. Özel Karan Koleji sizinle birlikte başarı merdivenlerini üçer beşer çıkmaya devam edecek. Ben de sizin bu yolculuğunuzda elimden geldiğince her birinize destek olmaya çalışacağım. Benim oğlum da sizinle yaşıt ve bu okula transfer oldu benimle birlikte. Emin olabilirsiniz ki kendi öz oğluma nasıl davranıyorsam sizlere de aynı şekilde davranacağım. Saygı, sevgi çerçevesi içinde birlikte çok güzel yerlere geleceğimizden şüpheniz olmasın." Bir kaç saniye duraksadı ve "Söylemek istediğiniz bir şey var mı ?" diye bir soru yöneltti. Bir kaç kişi el kaldırınca yaklaşık on dakika kadar soru cevap yaptıktan sonra hepimize iyi dersler dileyip çıkabileceğimizi söyledi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SİYAH MÜREKKEP
ChickLitÖnündeki uçurumun dibinde, hayal kırıklıklarının can yakan acısıyla duruyordu dostu. Gidip konuşmak istiyordu, bir çözüm bulmak istiyordu ama ne diyeceğini de bilmiyordu Niran Erendiz. Dostunun sonunun kendisi gibi olmasından ölesiye korkuyordu. On...