~6~

27 1 2
                                    

Laputa'nın ölü prensesi

İnsanlar gözlerime baktığında kırgın bir ruha sahip olduğumu anlayabilirlerdi, irislerime düşen gölge kırgınlığımı beyaz perdede sunar gibi insanlara sunuyordu. Çaresizdim bir sarmalın içinde yaşıyordum ve bu sarmal ile düşüncelerime yön veriyordum, içinde bulunduğum sarmal girdiğim savaştı ve düşüncelerimde bu savaşın bana getirileriyle götürüleriydi. Günler olağan  sırasıyla hayatımdan geçip gitmezken her günüme kırgınlıklar ve kızgınlıklar serpmişti. Yabancı ile bir haftanın sonunda zihnimi bu savaşa hazır hale getirdik  yabancı bile düşüncelerime ulaşmakta zorluk çekiyordu fakat bu konuda en iyisi olduğu için bir türlü engel olamıyordum. Bir haftanın sonunda tekrar eve dönüş yaptığımızda bizi kapıda karşılayan Melek teyze olmuştu kocaman gülümsemesiyle gözlerime baktığında dudaklarım kendiliğinden yukarıya doğru kıvrıldı kollarını açtığında tereddütsüz kolları arasına sokuldum ve anne kokusunu içime çektim, iki büyük anne hasretini burada olduğum süreçte Melek teyzenin yardımı ile azaltıyordum.  Buradaki insanlar bana her konuda yardım ederken kendime olan inancımda artıyordu, ileriye doğru attığım her adımda gücüm ve inancım elle tutulur halde belirginleşiyor yabancının bu işin altından kalkacağıma dair olan güveni gözlerine yansıyordu

-Kuzum hoş geldiniz.

-Hoş bulduk Melek teyzem.

-Geçin içeri hadi masa kurulu açsınızdır siz.

İçeri girdiğimizde masada bizi bekleyen Hardy ve Melek teyzenin kızının bakışları bize döndü hafif tebessümle selamlaştıktan sonra masaya geçtik akşam yemeğini yedikten sonra masayı kaldırıp mutfağı toparladıktan sonra solanda her birimiz bir köşeye dağıldık ben cam duvarın kenarında bulunan kitaplıktan bir kitap seçip dışarıya bakan berjere geçip kitabı okumaya başladım, kitabın otuzuncu sayfasından sonra üzerime düşen karartıyla bakışlarımı kitaptan ayırdım ve yabancıya çevirdim elinde kahve kupasıyla önümde dururken bu görüntü bana ormandan döndüğümüz geceyi anımsattı tıpkı o günde bu kupa ile bana kahve getirmiş ve sonrasında ilk defa birbirimiz hakkında bir şeyler konuşmuştuk gözlerimi kahveden alıp tekrar yabancının gözlerine çevirdiğimde bu kahvenin de bir konuşmaya daha davet olduğunu anladım boğazımı temizledim ve uzattığı kahveyi parmaklarımı sarıp kendime doğru çektim oturmamı dikleştirip söze girmesini bekledim o da karşımda ki berjere oturup sağ bacağını sol bacağının üzerine atıp kollarını kolçaklara yasladı dudaklarını ıslatıp söze girdi.

-Yarın kısa bir yolculuğumuz olacak.

-Nereye?

-Krallığına.

-Ne?

-Gücünün dünya yansımasını gördük ve bunun için önlemler aldık aynısını gezegeninde de yapmamız lazım orada bir haftalık bir eğitimin olacak sonra tekrar buraya döneceğiz.

-Ailem, annem ve babam onlar ne olacak?

-Merak etme onlar güvendeler, sen bir tek bu eğitimi düşün Vera bu bizim için önemli ve tehlikeli bir adım.

-En başında beri buna hazırım.

-Sabah tan yeri ağrırken evden ayrılacağız.

-Ne oldu gidiyor muyuz yarın? (Diye söze girdi Hardy)

-Evet, yarın.

Ben Vera...Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin