✔️Kısasun Enbiyâ (Peygamberlerin Hayatı)

Vezir-i Azam Hârûn (عليه السلام)

Hz. Mûsâ’nın (عليه السلام) kardeşi, onun yardımcısı olarak İsrâiloğullarına gönderilen peygamber; Hz. Harun’un (عليه السلام) hayatı.

Hârûn kelimesinin menşei bilinmemekle birlikte “parlayan” anlamına gelir.

HZ. HARUN (عليه السلام)
KİMDİR?

Hz. Hârûn, Mûsâ Aleyhisselâm’ın kardeşi, onun yardımcısı olarak İsrâiloğullarına gönderilen peygamberdir.

Kur’ân-ı Kerîm’de yirmi yerde adı geçmekle birlikte hayatı ve faaliyetiyle ilgili fazla bilgi bulunmayan Hârûn Alehisselâm umumiyetle Hz. Mûsâ (عليه السلام) ile beraber zikredilmektedir.

Kur’ân-ı Kerîm’de Hz. Hârûn’a (عليه السلام) vahiy geldiği, hidayete erdirildiği, lutufta bulunulduğu güzel konuştuğu Hz. Mûsâ (عليه السلام) ile beraber ona da furkan verildiği belirtilmektedir.

Hz. Mûsâ (عليه السلام) , Firavun’a gitmekle görevlendirilince kardeşi Hz. Hârûn’un (عليه السلام) kendisine yardımcı olarak verilmesini, görevine onun da ortak edilmesini Allah’tan istemiş, bu isteği kabul edilerek ona peygamberlik verilmiştir.

Daha sonra Hz. Mûsâ (عليه السلام) ile birlikte âyetler ve gerçek bir delille Firavun’a gönderilmiş , Firavun’un sihirbazları mağlûp olunca Hz. Mûsâ ve Hârûn’un (عليهما السلام) rabbine inandıklarını açıklamışlardır.

İsrâiloğulları Mısır’dan çıktıktan sonra Hz. Mûsâ (عليه السلام) , ilâhî vaad gereği kırk günlük bir süre için Sînâ’ya giderken, “Yerime geç, ıslah et, bozguncuların yoluna uyma” diyerek kendi yerine Hz. Hârûn’u (عليه السلام) vekil bırakmıştır. (el-A‘râf 7/142)

Hz. Mûsâ (عليه السلام) Tûr’da iken kavminin, Sâmirî’nin iğvâsıyla  buzağı heykeli yapıp ona tapmaya başlaması üzerine Hz. Hârûn (عليه السلام) Tevrat’ta kaydedildiğinin aksine, “Ey kavmim! Andolsun siz bununla fitneye düşürüldünüz. Rabbiniz çok esirgeyendir, siz bana uyun, emrime itaat edin” diyerek onları uyarmış fakat sözünü dinletememiştir.

Hz. Mûsâ (عليه السلام) , Tûr dönüşü kavminin buzağıya taptığını görünce Hz. Hârûn’a (عليه السلام) , “Ey Hârûn, onların saptıklarını gördüğün zaman sana ne engel oldu? Neden bana uymadın? Emrime karşı mı geldin?” demiş, saçından sakalından tutarak onu çekip sarsmış, bunun üzerine Hz. Hârûn (عليه السلام) , “Ey anamın oğlu, saçımı başımı tutma! Ben senin, İsrâiloğulları arasında ayrılık çıkardın, sözümü tutmadın diyeceğinden korktum” diyerek gerekçesini açıklamış, daha sonra Hz. Mûsâ (عليه السلام) Sâmirî’ye kızarak onu kovmuştur. Diğer bir âyette de Hz. Mûsâ ve Hârûn’un (عليهما السلام) hep hayırla yâdedilecekleri belirtilmektedir.

HZ. HARUN (عليه السلام)
NASIL VEFAT ETMİŞTİR?

Hz. Hârûn’un (عليه السلام) vefatıyla ilgili olarak İslâmî kaynaklarda çeşitli rivayetler vardır. Bunlara göre Allah Hz. Mûsâ’ya (عليه السلام) , “Hârûn’un ruhunu kabzedeceğim, onu şu dağa getir” diye vahyeder. Bunun üzerine Hz. Mûsâ ile Hârûn (عليهما السلام) o dağa giderler. Dağa vardıklarında orada benzeri görülmemiş bir ağaçla bir ev ve üzerinde yataklar bulunan bir sedir bulurlar. Hz. Hârûn (عليه السلام) burada yatmak istediğini söyleyince Hz. Mûsâ (عليه السلام) “yat ve uyu” der. Hz. Hârûn’un (عليه السلام) isteği üzerine kendisi de yatar, ardından Hz. Hârûn’un (عليه السلام) ruhu kabzedilince ev ve yatak semaya yükseltilir. Hz. Mûsâ (عليه السلام) İsrâiloğulları’nın yanına döndüğünde kavmi Hz. Hârûn’u (عليه السلام) göremeyince onu Hz. Mûsâ’nın (عليه السلام) öldürdüğünü iddia ederler. Fakat Hz. Mûsâ’nın (عليه السلام) iki rek‘at namaz kılıp Allah’a dua etmesi üzerine Hz. Hârûn’un (عليه السلام) üzerinde vefat ettiği yatak semadan iner ve böylece İsrâiloğulları gerçeği görüp kabul ederler. (Sa‘lebî, s. 187-188)

Başka bir rivayete göre ise kavminin ithamı üzerine Hz. Mûsâ (عليه السلام) onları Hz. Hârûn’un (عليه السلام) kabrine götürür ve Hz. Hârûn’a (عليه السلام) seslenir.

Hz. Hârûn (عليه السلام) başından toprakları silkeleyerek kabrinden kalkar.

Hz. Mûsâ’nın (عليه السلام) , “Seni ben mi öldürdüm?” sorusuna “hayır” cevabını verince Hz. Mûsâ (عليه السلام) ona, “Yatağına geri dön” der, Hz. Hârûn (عليه السلام) da tekrar ölüm uykusuna yatar. (Taberî, I, 434)

Kaynak: DİA