Hazret-i Nuh (aleyhisselâm) Kur’ân-ı Kerîm’de ve hadislerde diğer Peygamberlere oranla geniş bir şekilde tanıtılan ve “ülü’l-azm” olarak isimlendirilen beş büyük Peygamberden biridir. Kur’an’da yirmi sekiz sûrede hakkında bilgi verilmiş ve kırk üç yerde ismen zikredilmiştir.
Kur’an’ın yetmiş birinci sûresi onun adını taşır ve baştan sona onun tevhid mücadelesini anlatır.
Meşhur tûfân sebebiyle beşeriyetin “İkinci Babası” sayılır.
Hazret-i Nûh’un (عليه السلام) esas isminin “Yeşkûr”, “Sâkin” veya “Abdülgaffâr” olduğu bildirilmektedir.
Lakabı “Neciyyullâh” (Allâh’ın kurtardığı) ve “Şeyhu’l-Enbiyâ” (nebîlerin uzun ömürlüsü)’dür.
Ancak Kur’an, Hazreti Nuh’un (عليه السلام) hayatının sadece Peygamber olarak görevlendirildikten sonraki safhasından bahsetmektedir. Kendisine inanmayan kavmi tufanla cezalandırıldığından Tufan Hadisesi de ona nisbetle Nuh Tufanı diye anılmaktadır.
Nuh kelimesinin Arapça asıllı olup nevh (ağlamak, dövünmek) kökünden geldiğini, bizzat kendi nefsini kötülediğinden veya tövbe etmeden boğulup gitmeleri sebebiyle kavmi için üzüldüğünden ona bu adın verildiğini söyleyenler olmakla birlikte (Fîrûzâbâdî, VI, 26) kelimenin Arapça olmadığı kabul edilmektedir. (Mevhûb b. Ahmed el-Cevâlîkī, s. 330; Jeffery, s. 282)
İLK PUTPERESTLİK NE ZAMAN VE NASIL BAŞLADI?
İdrîs -aleyhisselâm- semâya ref’ olunduktan sonra kendisine tâbî olanlardan Vedd,
Süvâ,
Yeğûs,
Yeûk ve
Nesr, dîni yaşayıp teblîğ ettiler ve insanlar arasında yüksek bir mevkiye sâhip oldular. Vefât ettiklerinde, onları hatırlamak için şeytanların teşvîki ile heykelleri yapıldı. Halk, zamanla putperestliğe döndü. Bu heykellerde ilâhî bir kudret olduğuna inandılar.HAZRET-İ NUH’UN (عليه السلام) KAVMİ PUTPERESTTİ
İbn-i Abbâs -radıyallâhu anhümâ- anlatıyor:
“Nûh -aleyhisselâm-’ın kavminde mevcut olan putlar sonradan Araplara intikâl etmiştir. Şöyle ki: Vedd adındaki put Dûmetu’l-Cendel’de idi ve Kelb kabilesine âitti.
Süvâ’ adındaki put Hüzeyl’in idi.
Yeğûs adındaki put Murâd kabilesine âitti. Sonra Benû Gutayf’ın oldu, Sebe’ye yakın Curf isimli mevkideydi.
Yeûk, Hemedân’a âitti.
Nesr, Himyer’in Âl-i Zi’l-Kelâ’ın idi.
Bu putların isimleri aslında Nûh (عليه السلام) kavmindeki sâlih kimselere âitti. Şeytan bu sâlihler ölünce kavimlerine şu telkini yaptı: «Sâlih kişilerinizin oturmuş oldukları yerlere (onların hâtırasına) heykeller dikin ve bunlara onların isimlerini verin.» (Nedense burası tanıdık geldi 😒. Bitmediler...)
Halk bu telkine uyup, söyleneni yaptı. Bidâyette tapınma yoktu. Ancak ne zaman ki bunlar vefât ettiler, haklarındaki bilgi de unutuldu ve neticede câhil halk bu putlara tapınmaya başladılar.”
(Buhârî, Tefsir, 71/1)Başka bir Rivayete göre insanlar Hazret-i Nuh’a (عليه السلام) kadar tevhid inancıyla yaşamış, putperestlik ilk defa Nuh’un (عليه السلام) kavmiyle ortaya çıkmıştır.
Kur’ân-ı Kerîm’de, “Dediler ki: Tanrılarınızı bırakmayın, ilâhlarınız Ved, Süvâ‘, Yegūs, Yeûk ve Nesr’den vazgeçmeyin” meâlindeki âyette Nuh kavminin taptığı putlardan bahsedilmektedir.
(Nuh 71/23)
![](https://img.wattpad.com/cover/221280414-288-k188613.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
✔️Kısasun Enbiyâ (Peygamberlerin Hayatı)
SpiritualKur'ân-ı Kerîm 'de ismi geçen Peygamberler *ALINTIDIR. İstifade etmek isteyen dilediği gibi istifade edebilir!