Arkadaşlar uzun bir süredir bölüm paylaşamıyordum, şimdi fırsatım oldu. Umarım beğenirsiniz, olumlu veya olumsuz düşüncelerinizi benimle paylaşırsanız mutlu olurum.
Bölüm 3:
Sabahın ilk ışıkları camdan içeriye süzülürken çalar saatin sesi bir anda tüm odayı kapladı. Emre yattığı yerden eliyle çalar saati “yeter artık sus” dercesine vurarak kapattı. Gece doğru düzgün uyuyamamıştı, nasıl uyuyabilirdi ki. Kendisine farklı bir hayat kurduktan sonra karşısına çıkan kişi ona tam anlamıyla eski hayatını yaşatıyordu. Ama bu defa her şey farklıydı, birbirlerine o kadar yakın değillerdi. Bir anda eskiye dönmeleri de pek mümkün görünmüyordu. Emre gözlerini araladığında saat 7:30 olmuştu bile, artık uyanması gerekiyordu. Bugün gireceği duruşmalar vardı, bu esnada Leyla hanım girdi içeriye,
“Oğlum hadi artık işe geç kalacaksın. Kahvaltı hazır kalk giyin!”
Annesinin sesiyle Emre de hayal dünyasından çıkıp, gerçek dünya’ya dönmesi gerektiğini fark etti. Her ne kadar yaşadığı olaylar onu yaralasa da şuanda bir hayatı ve yapması gerekenler vardı. Her şeyden önemlisi iyi yaptığı bir işi vardı. Bunu aksatmaması gerektiğini çok iyi biliyordu, onu tanıyanlar kısa zamanda çok iyi bir avukat olacağını düşünüyor ve onu destekliyorlardı. Hiç kimse için ne ailesini ne de onu destekleyenleri hayal kırıklığına uğratamazdı. Damla ile ilgilenecekti ama hayatının da gerektirdiklerini tam anlamıyla yerine getirecekti. Yatağından doğrulup elini yüzünü yıkadı. Aynaya baktığında lise yıllarında kendisine söylediği sözler geldi aklına, “Annem ve kardeşimden başka hiç kimse için çabalamayacağım!” onu buralara getiren güç bu cümleden geliyordu. Elini yüzünü kuruladıktan sonra Annesinin her zaman ütüleyip hazırladığı takım elbiselerinden siyah olanı çıkarttı gardrobundan ona uygun bir de siyah kıravat tabi ki. Üzerini giyip kahvaltı masasına gidecekken kardeşinin hazırlandığını görüp onun yanına doğru geçti.
“Günaydın güzellik” diyerek kardeşine sarılıp onu öptükten sonra,
“Hadi çabuk ol geç kalıyoruz” diyerek kahvaltı masasına oturdu.
Leyla hanım oğlunun bu güçlü ve neşeli görüntüsünü görünce çok mutlu olmuştu. Kahvaltılarını yaptıktan sonra Zeynep ile birlikte evden çıktılar. Emre her gün kardeşini aksatmadan bırakıyordu okuluna, okulun önüne geldiklerinde
“Zeynep!” diyerek kardeşine seslendi,
“Efendim abicim”
“Paran var mı?”
“Param var abilerin birtanesi” diyerek karşılık verdi kardeşi.
Ama Emre yine de kardeşini sözüne güvenmeyip harçlık verdikten sonra,
“İyi dersler birtanem.” Diyerek yola devam etti.
Yolda radyoyu açarak şarkı dinlemeye başladı, bu esnada binanın önüne gelmişti. Arabasını otopark’a park ettikten sonra asansör’e binerek büronun olduğu kata çıktı. İçeriye girdiğinde Can yine masasında oturuyordu. İşe başladığı zamandan beri her büroya girişinde Can masasında oturuyor vaziyette bekliyordu. Bir kez dahi ondan önce işe gelememişti. Belki de bu Emre’nin uyuşukluğundan kaynaklanıyordu birazda.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Komşu Kızı
RomanceBir çocukluk aşkının olgunlaşmasıydı aslında bu.. Emre yıllardır kardeş gibi görünseler de içten içe sevdiği Damla’ya hep uzak kalmıştı. Aralarındaki bağdan ve içerisinde bulunduğu yoksulluktan ötürü bir türlü hislerini anlatma cesaretini bulamadı k...