"Carrot Girl?" Duyduğu sesle gözlerini devirdi. Jennie ve Sehun sağolsun, yabancılar gelip gelip dalga geçiyordu."Sabahtan beri kaç tane kızın numarasını aldım biliyor musunuz?" Dedi TaeHyung keyifle gülerken. "Ve yemin ediyorum, hepsi kendisi gelip verdi." Taehyung gülümseyerek Jennie'ye döndü. Elini omzuna atarken, "Teşekkürler cadı, bazen işe yarıyorsun." Deyince, Jennie sinirle çocuğu ittirip yürümesini hızlandırdı.
"Hey! Ne yaptım ki şimdi!" Lisa derin bir nefes verdi.
"Gençler, buraya aşık nehri deniyor. Suyu en temiz olan nehirler arasında 2. Sırada." Lisa gülümseyerek elini suya soktu. "Aşkın bu kadar temiz olduğunu sanmıyorum." Jungkook kızın yanına gelip yanına eğildi. "Neden gözünün önündeki göremediğin belli."
Kafasını ona çevirdi. Bir kaç dakika bakıştıklarında, Lisa'nın bakışından endişelenip konuşmaya başladı.
"Demiş bir tane adam. Böyle söylemiş." Ne zaman hislerini belli etmeye çalışsa ondan koşarak kaçacakmış gibi baktığından, onu hoş bulduğundan bile emin değildi.
Hiç, bir kızın onunla ilgilendiğini anlamak bu kadar zor olmamıştı.
"Hocam birazdan bayılacağım. Gerçekten bayılacağım." Namjoon nehirin kenarına oturdu. "Temiz midir hocam bu? İçsek bir şey olur mu?"
Bay Jason son derece bilmiş bir tavırla, "Elbette." Dedi. "Son derece temizdir. İçebilirsiniz."
Namjoon avucuna su alıp içtiğinde bir kaç öğrenci de onunla birlikte içmeye başladı. "Hocam doğa yürüşü yapmaktan filizleneceğim. Sizce de çok farklı bir şey yapmak gerekmiyor mu?" Jisoo'nun sorusuyla adam kafasını salladı.
"Aslında yürüyüşün sonunda söyleyecektim ama çok ısrar ettiniz madem." adam gülümsedi. "Yarın festival alanımız açılıyor. Orada bir sürü etkinlik olacak! Ve benim okulumu temsil ettiğiniz için, her etkinliğe girmek zorundasınız. Anlaşıldı mı?"
Öğrenciler bıkkınlıkla söylendi. "Tamam tamam."
Yürümeye devam ettiler.
Nehirin yanında yaptıkları bu gezide Lisa dışında kimsenin eğlendiği söylenemezdi. Jungkook'un da tek derdi kızla konuşmak olduğundan, etrafına pek bakmıyordu.
"Burda gördüğünüz her şey çok temiz ve güzel. Ayrıca kamp yapanlar da var burda, bakın." Kafalarını çevirdiler.
Kafalarını çevirmeleriyle, hayatlarındaki şokun en büyüğünü yaşadılar.
Adam, nehire işiyordu.
"HOCAM! HANİ TEMİZDİ BU SU!" Namjoon dilini silmeye çalışırken, diğer öğrenciler çığlık atarak gözlerini kapattı.
"Sakin olun! Sakin olun! Ne yapıyorsun be adam!" Bay Jason sinirle adama bağırırken, yaşlı bunağın pek taktığı yoktu.
"Niye ya niye!" Diye bağırdı Namjoon. "Tanrım beni niye sevmiyorsun!"
"Namjoon! Elini boğazına sokup kusturabilirim!" Taehyug'un alayla söylediği şeye sinirle baktı Namjoon. "Ağzına işerim senin."
"Hocam adamın sidiği içimize sinecek!" Diye bağırdı Sehun. Jungkook histerik bir kahkaha attı. "Sidik sana girsin."
"Sen hala dünde misin! Çiş içtim lan!"
"Amca amca!" Diye bağırdı Jisoo sinirle. "Güzel mi oraya işemek!"
"Ben kendimi öldüreceğim." Dedi Namjoon öğürürken. Jimin gülerken konuştu. "Tadı nasıl?"
"Ananın şeyi g-" çocuk yüzüne gelen suyla sözünü kesti. "Gel lan buraya!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
mposine ✿ liskook
FanfictionTayland'dan Kore'ye gelen Lalisa için üniversiteye para biriktirmek ve daha rahat bir yaşam sürebilmek için bir öğrenci evinde kirayı bölüşmek, bir öğrenci yurdundan daha uygundu. Jeon Jungkook ise çoktan kirayı bölüşmek için ev arkadaşı ilanını asm...