44

13.1K 1.2K 466
                                    


"Dün karanlıktan fark etmemiştim, dudağına ne oldu kanka?" Jungkook Lisa'ya döndü dudaklarını büzerken. Lisa göz ucuyla ona bakan çocuğu bakıp kaşlarını kaldırdı.

"Ne olmuş dudağıma?" Dedi sorarcasına. Lisa gülümsedi. "Cips isteyen?" Herkes Lisa'ya dönerken Namjoon çaktırmadan Jungkook'un yanına geldi. "Bana bak." Dedi kulağına doğru eğilirken. "Kimseyle kavga etmedin dimi?"

"Yok." Dedi Jungkook gülümserken. "Lisa yaptı."

"Ne?" Dedi kaşlarını çatarken. "Kızla mı kavga ettin?"

"He amına koyayım. Suratıma çaktı bir tane." Sinirle yüzünü sıvazladı. Namjoon kafasını salladı. "İyi yapmış."

"Beynin ne işe yarıyor kardeşim?"

"Ne oldu ki?"

"Öpüştük."

Kaşlarını kaldırdı gülümserken. "Hadi be?"

"Benden hoşlandığına eminim artık." Arkasına yaslandı keyifle. "Şuna bak." Dedi Namjoon yüzünü buruştururken. "Yıllar önce Jungkook bir kızın peşinden koşacak deseler inanamazdım."

"Bazen Jae Teyze gibi konuşup beni korkutuyorsun." Namjoon sinirle somurttu. "Sorma. Her akşam arayıp Jisoo'yu soruyor. Onu ara be kadın. Jisoo nasıl, Jisoo'yu versene. Jisoo nerde? Benim hatrımı sormuyor da." Güldü Jungkook. "Hala söylediğimiz şeye inanmıyor musun?"

Derin bir nefes verdi.

"Bilmiyorum."

"Çocuklar, herkes burda mı?" Onaylayan sesler yükseldi.

"Şimdi size doğayla ilgili küçük bir sunum yapılacak, herkes gördüğü minderlere oturabilir mi?" Taehyung acıyla gözlerini devirdi. "Kıyamet hemen şu an gelse çok güzel olur."

"İşe yarar bir şey söyleyecek bence." Lisa mindere oturup gülümsedi.

"Lisa, yürü git." Gözlerini devirip sunum yapacak adama döndü Lisa.

"Sen ciddi ciddi dinliyorsun yani?" Jungkook'un sorusuyla kafasını salladı Lisa. "Evet Jungkook. Buna konuşmacıya saygı duymak deniyor."

"Aramızda orman bilimci olmak isteyen var mı?" Jimin sormuştu. Kafalarını salladılar. "İyi, siktir olup gidelim o zaman."

"Adam konuşma yapacak gençler." Jennie gözlerini devirdi. "Adam bile konuştuğu şeyden sıkılıyordur."

Jungkook'un telefonunun çalmasıyla herkes ona döndü. Ona dönen bakışlarla Jungkook telefonunu eline aldı. "Babam." Dedi gülümserken. "İnsanların babasına bak. Arıyorlar. Ben babamı aradığımda 'Siktir git Taehyung işim var şu an' diyip yüzüme kapatıyor."

"Birazdan gelirim." Dedi gülümseyerek ayağa kalkarken. Lisa yutkundu.

Ayağa kalktı o da. "Lisa." Dedi Chaeyoung kıza sorarcasına. "Özel bir şey olmasa yanımızdan gitmezdi."

"Şey..." Jungkook'un gidişine baktı tekrar. "Ben bir şey soracaktım ama."

"Gelince sorarsın, acelen ne?"

Kızı yerine geri oturttular.

"Ne var?"

"Efendim diyeceksin." Derin bir nefes verdi Jungkook. "Gelmeme bir gün var. Yarın şirkette konuşacağız zaten. Durmadan rahatsız edip durma."

"Kabul ediyorsun yani?"

"Şartlarım var."

"Şartların mı var bir de?"

"Sen beni basın yayınına sunmak istiyorsun, ben kendi hayatımı yaşamak. İkisini de aynı anda yapabileceğimiz bir anlaşma."

"Ne zamandan beri kuralcı ve plancısın?" Kafasını arkadaşlarıyla gülüşün Lisa'ya çevirdi. Göz ucuyla onu süzüp dudağını kıvırdı. "Alışmam uzun sürdü."

"Ne istiyorsun?"

"Baba," dedi sinirle. "Arkadaşlarımın yanına gitmem gerek."

"Jungkook, bir şeyler hakkında şimdiden bilgi sahibi olmam gerekiyor."

"O niye?"

"Şirketin başına geçeceksin çünkü." Kaşlarını çattı Jungkook. "Hayır," dedi gülerken. "Ben şirkette çalışmaya geleceğim. Başına falan geçmeyeceğim."

"Basın artık seni tanımak istiyor bu bir, iki ablan artık şirketi yönetemez."

"Neden!"

"Çünkü hasta." Lisa olduğu yerde öylece duran çocuğa baktı. Yanına yaklaştı. Jungkook geldiğini fark etmemişti bile.

"Sen zaten biliyordun." Dedi babası gülerken. Kaşlarını çattı Jungkook. Lisa korkuyla çocuğu dürttü. "Jungkook."

"Bilmiyordum." Dedi yalan söylerken.

"Tahlillere birlikte gitmişsiniz." Yüzünü sıvazladı. "Rektum kanseri olduğundan tedavi edilebileceğini söylediler." Jungkook sinirle dişlerini sıktı.

"Ablanı idare etmen gerekiyor."

"Okula nasıl gideceğim?"

"Sanki önceden çok sikindeydi okul." Adamın gülüşü kulaklarını doldurdu. "Bana acımıyorsan ablan acı."

"Kimseye acımıyorum artık."

"Bunu göreceğiz." Telefon yüzüne kapanırken, derin bir nefes verdi Jungkook.

"Kook?"

Jungkook kafasını çevirdi. "İyi misin?" Yutkundu.

Hayır.

"Evet." Dedi gülümserken. "Sorun yok, yarın halledeceğiz." Gülümsedi Lisa. "Üzülmüyorsun değil mi?"

"Sen benim için endişelenmeye mi başladın?" Sinirle çocuğa vurdu. "Aman be."

"Gözüm yaşarıyor böyle zamanları görünce."

"Çok komiksin." Ellerini cebine koydu. Babasını unutmak için kafasına matkap gibi bir şey geçirmek istiyordu.

"Ee, ne zaman söyleyeceğiz?" Dedi Lisa'yla uğraşmaya karar verirken. "Neyi?" Dedi Lisa.

"Arkadaş olmadığımızı." Sinirle çocuğa baktı. "Kime pardon?"

"Jennie, Chaeyoung, Jisoo. Namjoon, Taehyung, Jimin özellikle Hoseok. Belki bütün okul."

"Kapa çeneni Jungkook."

"Ne? Dudağımı ısırıyorsun, yakışıklı görüntümü bozuyorsun, sonra bana kapa çeneni Jungkook diyorsun."

"Söylemek istiyorsun yani?" Kafasını salladı Jungkook. "Tabi ki. Sonra bak, Sehun gibiler yanlış fikre kapılıyor."

Lisa kafasını salladı. Telefonunu eline aldı. "İyi," dedi rehbere girerken. "Abimden başlayalım o zaman."

Jungkook kaşlarını kaldırdı korkuyla.

"Vur dedik öldürdün." Dedi telefonunu almaya çalışırken. "Ne? Abimi arayıp öpüştüğümüzü söyleyeceğim işte."

"Beni şuraya döşerse ne olacak?"

"Jungkook." Dedi Lisa gülerken. "Sevgilim değilsin."

"Olabilirim." Dedi gülümserken. Lisa güldü. "Sonra konuşalım mı?"

Jungkook derin bir nefes verip kıza baktı.

Yine yapıyordu.

Korkuyordu.

"Çocuklar!" Diye bağırdı Jisoo. "Bize yetişin!"

Lisa dudaklarını birbirine bastırdı. Yürümeye başladığında Jungkook ellerini cebine koydu.

"İyi."

mposine  ✿ liskookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin