"Hey." Koltukta yanına oturdu genç kızın. "İyi misin?""Evet." Dedi gülümserken. Çocuk omuzlarını düşürüp gülümsedi. "Evde olduğuma inanamıyorum. Efsane bir şey ya."
"Salak." Dedi gülerken. Çocuk kafasını salladı. "Ama ne biliyor musun?" Merakla Kook'a baktı. "Koltuğun en güzel yerimi kapmışsın." Anlamsızca çocuğun suratına baktı. "Ama kalkmana gerek yok, ben şuraya uzanırım." Kafasını kızın bacaklarına koyup uzandığında Lisa kahkaha attı. "Bunu yapmak için mi kıvrandın iki saat."
"Ne yapacağım belli mi oluyor. Alttan almam gerekiyor." Güldü. Bacaklarına koyduğu yüzüne baktı çocuğun. Çocuk keyifle gülümsedi, Lisa ise elini çocuğun burnuna bastırdı.
"İnsan öper." Dedi Jungkook acıyan burnu üzerine.
"Öpebilirim aslında." Jungkook kaşlarını kaldırdı. "Harika, böyle düşünmeye devam et."
"Jungkook, beni rahatsız etme." Gözlerini devirdi. "Ne?"
Uzun bir sessizlik oldu. Jungkook kafasını kaldırdı oturduğu yerde dikleşti.
"Lisa," Kız kafasını kitabından çevirmeden mırıldandı. "Efendim Kook?"
"Seni seviyorum, biliyorsun değil mi?" Yutkundu.
Höt diye söyleme şunu! diye geçirdi içinden.
Kızaran yanakları üzerine yanağının arkasındaki saçlarını saldı.
"Biliyorum." Dedi kız. "Güzel." Dudaklarını birbirine bastırdı.
"Ne diyeceğim..." dik oturmaya çalıştı. "Boşuna kürek çekmediğimi düşünüyorum. Yani, duygularım karşılıklıdır herhalde."
Gülümsedi Lisa. Kitabını kapatıp çocuğa döndü. "Dile getiremediğim içim üzgünüm."
Çocuk yutkundu.
Kızın kızaran yanaklarına ve hayran olduğu o güzel yüzüne baktı.
"Bu benim için bir zor."
"Neden?"
Kız önüne döndü. Jungkook koltuğun sağında duran tabureyi koltukta önünü dönen Lisa'nın önüne çekip oraya oturdu. "Konuşalım. Artık aile sayılırız."
Güldü kız.
"Aileler birbirlerine her şeyi söyler değil mi?"
"Bilmem." Dedi kız. "Benim hayatım pek öyle ilerlemedi." Jungkook güldü kafasını sallarken. "Benim de."
Kız kafasını eğdi. Mahçupça gülümsedi. "Teşekkür ederim."
Güldü kıza. Bakamadı ona. Fazla şirindi, ama bir şeye üzülüyor olması onu da üzülüyordu.
"Lisa." Dedi ellerini tutarken. "Sen bana yardım ettin, şimdi ben de sıra."
"Buna yardım edemezsin Jungkook." Dedi yutkunurken. "Sürekli beynimde, geçmişimde."
"Seni rahatlatırım."
Yutkundu. "Bir sevgilim vardı." diyerek başladı.
Onun yüzünden başına gelen kötü her şeyi, ailesinin gururunu incittiğini ve aşık olduğunu sandığı için hatalar yaptığını anlatmak, bu acıları dinlemek kadar acı vericiydi.
O istedi gittiği yerleri, sevdiğini hissettiği için birlikte geçirdiği geceleri hatırladıkça beynine kramplar giriyordu.
"Nerde peki?" Dedi Jungkook sert bir ses tonuyla. Bu Lisa'yı strese sokmuştu. "Bilmiyorum."
"Neden ayrıldınız?" Bir şey söylemedi. "Lisa."
"Aldattı." Diye yalan söylediği mahçupça. Lisa yakan söylemekte fazla kötüydü.
"Lisa. Neden ayrıldınız?" Yutkundu. "Şiddet..." dedi parmaklarıyla oynarken. "Görüyordum."
Bir kaç dakika sessizlik oluştu.
Çenesi kasılan çocuk yüzünü sıvazladı. Hiç mutlu görünmüyordu, hiç tatlı da görünmüyordu. Bu sinirli ve ciddi görünmesi Lisa'yı geriyordu.
"Bu yüzden mi o kadar kuralı koydun aramıza? Korktuğundan mı?" Lisa yutkundu. "Güvenmediğimden."
Derin bir nefes verip bütün vücudunu saran sinir ve hüzünü kontrol etmeye çalıştı.
"Nerde olduğunu bilmiyorsun." Kafasını salladı Lisa. "Yıllardır görmüyorum."
"Arayıp rahatsız ediyor mu?" Kafasını salladı Lisa onaylamazca. "Hayır."
"Taylandlı mı bu çocuk?" Kafasını salladı onaylarcasına.
"Anlamıyorum." Dedi Jungkook. "Sen neden kendine bunu yaptırdın ki? Beni camdan sallandırdın sen." Sakin bir tonla konuşmuştu.
"Ben..." Lisa sinirle kafasını salladı. Her şeyi anlatmak istemiyordu.
"Uyuyacağım ben." Jungkook ayağa kalkmaya çalışan kızın yavaşça tekrar oturttu. "Anladım." Dedi Jungkook. "Duyguların kırılmış, değil mi?" Yutkundu.
"Lisa." Dedi derin bir nefes verirken. "Geçmişte birlikte değildik. Ben yoktum." Ağlamamak için dudaklarını birbirine bastırdı. Çenesi ve bunu ekşidi, acıdı kendini tuttuğundan.
"Bak," dedi gülümsemeye çalışırken. "Sadece çocuğa sinirlendim. Tamam mı? Ben ellerini nasıl daha nazik tutabilirim diye düşünürken başkalarının vurması beni sinirlendirdi." Kafasını salladı Lisa. İçinde hissettiği duygu karmaşasının nedeninin kesinlikle Jungkook olduğunu biliyordu. Ne tepki vereceği, ne düşüneceği onu çok korkutmuştu.
Konuşmanın ortasında elleriyle yüzünü kapatıp ağlamaya başladığında derin bir nefes verdi oğlan.
Jungkook kızın yanına oturup göğsüne yaslandı onu.
Ağlamasını durdurmayan kız üzerine gülümsemeye çalıştı. "Bana bak Liz." Çenesinden tuttu kızın.
"Ondan daha iyi bir sevgili olacağıma yemin edebilirim." Yutkundu.
"Jungkook."
"Benimle mutlu oluyorsun, seninle mutlu oluyorum." Omzumu silkti. "El ele tutuşarak gezsek fazla güzel olmaz mı?"
Kız gözünden dökülen yaşlarla gülümsedi. Her şeye rağmen yine istikrarını koruyan Jungkook'un göğsüne yaslandı. "Bu çok güzel olur." Gözlerini kapattı.
Yutkundu oğlan.
"Şöyle yirmi yıl dursan," dedi gülümserken. "Cenneti yaşarım sanırım."
Büyük bir sessizlik olurken, Lisa titrek bir nefes verdi. "Özür dilerim." Dedi göz yaşlarını silerken. "Acınası haldeyim."
"Benim en kötü zamanlarımı gördün Lisa. Bunu söylemek biraz saçma."
Sadece televizyonun sesinin çıktığı evde Lisa Anton'u aklından çıkarıp, sevgilisinin göğsünde uyuyakaldı.
Jungkook ise gülümsedi.
Sonsuz saygısı olduğu bu kadının aşk sandığı muhtaçlık duygusuna yenilip yanlış hatalar yapması, bunları anlatırken ondan nefret edeceğini düşünmesi ona olan sevgisini daha da derinleştirmişti.
Birini gerçekten nasıl severdin?
Lisaya baktı.
Sanırım böyleydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
mposine ✿ liskook
FanfictionTayland'dan Kore'ye gelen Lalisa için üniversiteye para biriktirmek ve daha rahat bir yaşam sürebilmek için bir öğrenci evinde kirayı bölüşmek, bir öğrenci yurdundan daha uygundu. Jeon Jungkook ise çoktan kirayı bölüşmek için ev arkadaşı ilanını asm...