Bölüm 7; "Taht sahibi krallığını koruyacak!"

248 61 87
                                    


** BÖLÜM İÇİNDEKİ TAHMİN KISMINI DOLDURMAYI UNUTMAYIN **

..sevgiler..

MECNUN


İliya'nın kaçıp gitmesi onların yollarını biraz uzatmalarına sebep olacak gibi gözüküyordu. Çünkü Büyünün Annesi'ne göre Kraliçe onun peşine düşmeleri için kardeşlerinden birkaçını mutlaka gönderecekti. Yakmış olsalar da cadıları gömdükleri yeri hissedecekler ve savaştıkları bu yeri bulacaklardı. Bu bölgeyi taramaları muhtemeldi. Yüksek ihtimalle Kum Taşı'na gideceklerini de biliyorlardı. Bu yüzden her ihtimale karşı uzun bir yoldan gizlice gitmek daha mantıklıydı. Ona tüm cadıları fiske vurma rahatlığıyla ortadan kaldıracağını söyleyen Yume'ye karşı çıktı Anne. Geçen sefer hazırlıksız yakalamanın avantajlarını kullandığını, onlarca cadı bu kez bilinçlice saldırırsa böyle bir şeyin altından kalkamayacağını uzun uzun anlattı. Ne söylediyse Yume'ye kabul ettiremediği bu durum Jakaranda'nın çok dikkatini çekmişti. Dakikalar boyunca ihtimaller üzerine konuştular. İkisi arasındaki şu kadar cadı gelseydi ve şöyle saldırsalardı ne yapabilirdik, şu durum gerçekleşseydi ve buna böyle hazırlıklı olsaydık başarabilir miydik tartışmaları sürüp giderken ekibin geri kalanları da muhabbete arada dahil oluyorlardı.

"Basit bir asker değilsin anlaşılan! Kafanı kullanmayı iyi biliyorsun!" dedi Anne. Jakaranda omuz silkmiş ve "Khorin Krallığı baş generaliyim!" demişti. Memnun bir şekilde başını salladı Büyünün Annesi. "Kralınız şanslı bir adammış!" Yume gıcık bir şekilde gülerek geri plana düşen kendisini hatırlattı ve "Kral babası zaten!" dedi. Daniel de bunun üzerine küçük bir kahkaha patlatıp "Generalliğin neden geldiği de ortada!" dedi. Büyünün Annesi de Yume ve ona katılmış, gülerek elini Jakaranda'nın omzuna koymuş "Bunlar doğru mu saygıdeğer prensim?" diye sormuştu. Onların şakalarına dahil olmasına şaşıran Daniel, Anne'ye doğru bir bakış attı. Gözleri buluşunca canı sıkılmış bir şekilde kafasını çevirdi. Hemen yanında yürüyen ve sürekli onu süzmekle meşgul olan Almas'ın dikkatini çekmişti bu tepki. Belli ki cadı olan Anne'ye katlanmakta çok zorlanıyordu. Onu tanıdığından beri ilk kez böyle gördüğü için ne yapacağını bilmiyor, içten içe ona destek olma, onun için bir şeyler yapma arzusuyla kıvranıyordu. İki yıl önceki sert mizacından haberdar olmadığı için olay gözünde büyüyordu. Halbuki Evan ve Amasia için çok tabi bir durumdu bu. Yine de gözü hep dostu üzerindeydi Evan'ın. Onun öfkesini bastırmayı deneyen kalbinin atış seslerini dinliyordu. Tabii birisinin de onu izlemesi gerektiğini çok iyi biliyor, bu konuda da dostlarına güveniyordu.

"Babasının lakabını kullanan birisi olarak iddialı sözler ediyorsun, Lonya'lı!" diye karşılık verdi Jakaranda. Daniel yüzünde bir gülümsemeyle "Havamda değilim çiçek çocuk! Sonra kapışalım!" diye cevap verdi. Yeraltı şehrinden beri herkesi yoldaşı olarak kabul eden Jakaranda'yla diğerleri arasındaki muhabbet normalleşmeye başlamıştı. Eskisi gibi ortamı geren kırıcı sözler etmiyordu Jakaranda. Etse de bunlar iki arkadaşın şakalaşmalı gibi kalıyordu. Daniel'leyse krallık kavgalarına ve şöhret yarıştırma sevdalı tartışmalara tutuşuyorlardı. Onunla herkesle olduğundan on kat daha konuşuyordu Jakaranda. İşler ilk başlardaki gibi olsa kılıçların çekilmesiyle, kan dökülmesiyle sonuçlanacak ağır lafları birbirlerine acımasızca söylüyorlardı ama duyulan tek şey kahkahalardı.

"Generalliğe beni babam getirmedi!" diye devam etti Jakaranda. "Ona kalsa beni asker bile yapmazdı!" Ardından tatlı tatlı güldü. Tüm ekip kulak kesilmişti. Özellikle de Evan heyecan içindeydi. İki üç aydır adım adım kalbini onlara açan Jakaranda ilk kez babası hakkında konuşacaktı çünkü.

Demir Bağlar - KUMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin