"Şuradan başlayalım, cadıların diğer ırkların hepsinden farklı, eşsiz bir şekilde doğduğunu biliyor muydunuz?! Çok zannetmiyorum. Cadıların anneleri ve babaları olmaz ama kardeşleri olur!" Güldü ve "İnsanlar için anlaması garip bir durum değil mi?" dedi. "Bu anlatacağım şeyin cadıların düşünce şeklini anlamanızda büyük yardımı dokunacaktır. Dünyadaki belki de en aciz varlık olarak bir annenin kucağına doğan insan bebeklerini düşünün. İlk konuşmalarıyla, ilk adımlarıyla, yedikleri ilk yemekle, sahibi oldukları ilk şeyle, oyunlarla, kavgalarla, acı ve mutlulukla büyüyor ve gelişiyorlar. Bu sebeple kar taneleri gibi her biriniz apayrısınız! Özelsiniz! Eşsiz duygu ve düşüncelerinizle nadir bir cevher gibisiniz!"
İnsanlardan bahsettikçe yüzünde yayılan tebessüm, baharı selamlayan bir çiçeğe benziyordu. Sonra aniden perdelenen gün ışığıyla kapanan hava gibi duruldu çehresi.
"Ama cadılar için böyle bir şey söz konusu değil! Cadılar, kendilerini büyü taşına dönüştürürler. Üzerinde gökkuşağındaki tüm renklerin haşin bir şekilde dalgalandığı koca bir büyü taşı! Bunu bir yumurta olarak düşünün, bir koza! O büyü taşı yarılır ve içinden yeni doğmuş cadılar çıkar! Hayata bir çocuk olarak başlamazlar, yetişkin kadınlardır cadılar doğduklarında! Sadece bu da değil, kendisini büyü taşına dönüştüren cadının bilgileri ve duygularıyla doğarlar!"
Dudakları büzülmüştü Büyünün Annesinin. Sesine ağlamaklı bir tını karışmıştı. Yumruklarını sıktı yürümeye devam ederken. Vücudu kasılmıştı. "Bir annenin merhametini bilmez onlar! Babanın yavrusuna bakıp gizli gizli döktüğü gözyaşlarının hikayeleriyle büyümezler, kimse üzerlerine titremez onların, kimse onlara bir şey öğretmez! Bir şeye ihtiyaçları olmaz, hiçbir konuda zorlanmazlar! Anlıyor musunuz şimdi kana susamışlıkları da acımasızlıkları da nereden geliyor?! İçi boş kalplerini alçak hazlarla doldurmaya çalışıyorlar! Kıymetsiz ömürlerinin boşa geçtiğini kokuşmuş bir zihniyetle perdelemeyi deniyorlar! Ahh Cadılar!"
"Seni farklı yapan ne?" dedi Evan. Herkese karşı olan içten tavrını Büyünün Annesine koklatmamaya devam ediyordu. "Sen de bir cadısın sonuçta değil mi?"
Gözleri büyüdü Anne'nin. Ciğerlerini nefesle doldurdu, ağzını açtı, konuşmaya niyetlendi ama sustu sonra. Yumdu gözlerini ve her zamanki gibi gülümsedi. Faili meçhul tatlı bir hüzün kendini belli ediyordu simasında ama hiçbir şey açıklamadı.
"Bir cadı ne kadar güçlüyse kozasından o kadar fazla cadı çıkar. Kozadan ilk çıkan cadı en güçlü cadıdır, kardeşlerinin gücü gittikçe azalır. Bu cadıların arasındaki statüyü belirler. Mesela beş kişinin çıktığı bir kozanın ilk cadısı 5'lik bir cadı olur ve ömrü boyunca böyle muamele görür. Kardeşleri ise 5-4'lük, 5-3'lük, 5-2'lik, 5-1'lik diye devam eder. 6'lık cadılar onların üstündedir, 4'lük cadılar ise altında. 3'lük cadılar diğer cadıların köleleridirler. Kraliçenin ailesi tüm tarih boyunca 6'lık cadılar olmuşlardır. Diğer 6'lık cadılar içinde de yerleri ayrıdır. Güçleri muazzamdır, yüzlerce cadıya bedeldirler."
Bir süre sessiz kaldı ve konuşmaya devam etti.
"Şimdi size tüm cadı dünyasını derinden sarsan o olayı anlatacağım! Kimsenin rüzgarın tersine döndüğünün farkına varmadığı o günü ve o zavallı cadıyı! O gün tüm kadim cadı tarihinde eşi benzeri görülmemiş bir şey yaşandı! İlk defa bir kozadan yedi tane cadı çıktı!"
- Cadıların doğumu meselesi daha önce açıklamadığımız şeylerden birisiydi ^^ bu bölüm biraz bahsetmiş olduk bu meseleye bir sonraki bölüm zaten bu doğum olayı ile başlayacak her şey ^^
- Bu bölüm neden bu kadar kısa derseniz bir sonraki bölüm flashback'in ilk bölümü olacak o yüzden burada bıraktım ^^ ama merak etmeyin onu da paylaşıyorum hemen :D :D
- Birkaç hafatlık bölüm paylaşmayışımdan dolayı özür diliyorum biraz ramazan biraz yoğun derslerim biraz başka şeyler sebebiyle aksamalar oldu ^^ bundan sonra daha düzenli olacaktır inşallah diye düşünüyorum ^^ inşallah çok kızmamışsınızdır bana :D
- hadi flashback'imiz başlasın o zaman !!!!! ^^
- BEĞENMEYİ UNUTMAYIN !!!
- yorumlarda buluşalım (artık çok cevaplayamasam da ^^), MECNUN kaçar ^^
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Demir Bağlar - KUM
Fantasy"Şu upuzun ömrümde ne zaman daha garip bir şey göremem desem yanılıyorum. İnsanlar! Şu kıtada sizden daha korkunç bir varlık yok, içinizdeki potansiyel beni benden alıyor hep!" DEMİR BAĞLAR macerası serinin üçüncü kitabı -KUM- ile devam ediyor. Cadı...