0.1

11.2K 349 134
                                    

Nefret ettiğim okuluma gitmek için uyandığım iğrenç günlerden birinde yine benim için hazırlanan kahvaltıya dokunmadan hazırlanıp evden çıktım. Zaten ailem her zaman ki gibi yine evde yoktu.

Bahçede beni bekleyen arkadaşımın arabasına doğru ilerlerken kendi şöförüme de arkadaşımla gideceğimi söylemiştim.

Rosé'in şöförü arka kapıyı açtığında arabaya binmiş ve Rosé'e baş selamı vermiştim. O ise tabi ki konuşmadan duramamıştı. Biz böyleydik; o konuşur, ben dinlerdim.

"Ne olduğuna inanamayacaksın Jendukie." yüzünde ki heyecanlı ifadeyle bana bakmaya devam ettiğinde ona cevap olarak "Muhtemelen inanacağım, konu sen olunca..." dediğimde bana gözlerini devirmiş ve "Kötü bir şey değil. Sadece... iki haftadır bahsettiğim kostüm partisini evimde düzenleyebilmek için" biraz duraksayıp sonra bağırarark devam etti "İZİN ALMAYI BAŞARDIM!" bağırdığı için bu sefer göz deviren ben olsam da onun adına mutlu olmuştum.

Bayan Park dünyanın en otoriter insanıydı ve Rosé'in evde parti düzenlemesine asla izin vermezdi. O da tıpkı benim ailem gibi şirket işleriyle kafasını bozmuş yetişkin aptalın tekiydi. Rosé parti düzenlemek istediğinde ona kartını verir ve istediği mekanda partisini yapabileceğini söylerdi. Yani bu bir ilkti...

Rosé okul yolculuğumuz boyunca bana nasıl izin aldığını anlatmış ben de onunla dalga geçmiştim.

Eğlenceli yolculuğumuzun sonuna geldiğimizde şöförün açtığı kapıdan inip, iki senedir deli gibi nefret ettiğim lanet okulumuza doğru yola çıkmıştık.

Sınıfa gitmeden önce kızlarla buluşmak için kafeteryaya gitmiştik. Beş kişilik küçük bir arkadaş grubum vardı ve sadece nefes almamızla bile insanları kudurtuyorduk. İnsanlar bizi kıskanıyorlardı ve her hareketimize bok atmaya çalışıyorlardı.

Ama onlara hak veriyordum çünkü arkadaşlarımın insanları kudurtmaya sebep olacak onlarca özelliği vardı. En başta da güzellikleri geliyordu. Birçok kızın estetikle sahip olduğu güzelliğe biz doğuştan sahiptik. Hatta Irene okulun en güzel kızı lakabını iki senedir elinde tutuyordu ve herkes ona resmen tapıyordu. Hergün tonlarca iltifat alıyordu.

Nayeon iki senedir okul başkanıydı ve derslerinde başarılıydı. Bu sebeplerden dolayı da tüm öğretmenlerin gözdesiydi. Mina bale yapıyordu ve okulu temsil ederek onlarca yarışmaya katılıp onlarca madalya almıştı. Rosé insanları sesiyle büyülüyordu ve o bizim aksimize daha kibardı. Bu da insanların ona tapacak dereceye gelmelerine sebep oluyordu.

Ben mi? Ben okulun moda iconu olarak biliniyordum. Giydiğim her şey okulda trend oluyordu ve birkaç gün sonra herkes giymeye başlıyordu. Sonra bir gün kadın voleybol takımı kaptanı oldum. Okulda popüler olduğum günler asıl o zaman başladı.

Okulda ki herkesin taptığı ve dışarıdan kusursuz görünen ama benim her türlü rezilliklerini gördüğüm, aslında aptal olan arkadaşlarımın yanına oturduğumuzda herkesin bakışlarının yine bizde olduğunu görmüştüm. Bunu seviyordum; bakışların üzerimde olmasını, insanların beni kıskanmasını....

Ama sonra hiç sevmediğim bir şey oldu; bakışlar başka bir tarafa döndü.

Kantine yeni giren ve arkadaş çevremle yakın olmasına rağmen benim saçlarıma yapışmak isteyen Lalisa bakışları umursamadan kendi arkadaşlarının yanına ilerlerken çok kısa bir an bana döndü ve pislikçe bir sırıtış eşliğinde göz kırptı.

O önüne dönüp hiçbir şey olmamış gibi arkadaşlarının yanına ilerlemeye devam ederken ben hızlanan kalbimle arkasından bakakalmıştım.

cat girl ↦ jenlisa ✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin