Matematik dersi de bittiğinde eşyalarımı toparlamış ve sınıftan çıkmadan önce de askılıkta ki montumu almıştım. Yarın bu okulda ki son günümüz olacaktı. Bu yüzden de fazlasıyla gergindim. Herkes öyleydi. Kaç gündür sınıf arkadaşlarımın hepsiyle aynı okula gidebilmek için kırk takla atmıştık. Sonunda da başarmıştık.
Düşüncelerim eşliğinde okuldan çıktığımda birkaç saniye çıkış kapısında durup gözlerimle arkadaşlarımı aradıktan sonra sonunda onları bulmuştum.
Ben tam arkadaşlarımın yanına doğru ilerleyecekken omzuma bir kol atılmış ve benimle birlikte ilerlemeye başlamıştı. Şaşkınca kolun sahibini görmek için kafamı sol tarafıma çevirmem daha da şok olmama sebep olmuştu.
Tanrım Lalisa Manoban bana kolunu atmıştı?
"Ne yapıyorsun?" deyip Lisa'ya baktığımda beni "Yürüyorum." diye cevaplamıştı. Ona gözlerimi devirdiğimdeyse "Yarın okulda ki son gününüz. Beni özleyecek misin kedicik?" demiş ve sorarcasına bana bakmıştı. Bir dakika ne? Bana kedicik mi demişti o?
Ağzımdan küçük bir "ha" sesi çıktığında "Hadi ama kedi kız olmanın sana yakışacağını sen itiraf etmiştin. Başka şeyleri de itiraf ettiğin sırada."
Benim, onun duş aldıktan sonra ki halini gördükten sonra kedi kız olmanın bana yakışacağını söylememe gönderme yaparak konuştuğunda yüzümü buruşturup konuşmaya başlamıştım.
"Ben hiçbir şey itiraf etmedim seni aptal. Ne saçmalıyorsun?" tam bana cevap verecekken arkadaşlarımın oturduğu bankın yanına gelmiş olduğumuz için onu susturmuş ve omzumda ki kolunu ittirmiştim. Sonra da beni gördükleri için ayağa kalkan arkadaşlarımla bahçenin çıkışına doğru ilerlemeye başlamıştım.
Lisa da hızlıca yanımıza gelip bizimle yürümeye başladığında Rosé bu duruma gülümsese de Irene huysuz mırıltılar çıkartıp Lisa'ya laf atmaya başlamıştı.
Garip geçen yolculuğumuzun sonunda evime vardığımda kendimi hemen yatağıma atmış ve telefonumda turlamaya başlamıştım. Bir süre sonra da Jisoo'nun arayıp parti için hazırlanmamı söylemesiyle de yatağımdan kalkmıştım.
Üzerime mini, siyah, dar ve kadife bir elbise giymiş ayağıma da yine kadife topuklu ayakkabılarımı giymiştim. Yanıma da ince askılı gri taşlı çantamı alıp dumanlı bir makyaj yapmıştım. Saçlarımı güzelce taramış ve omuzlarımdan aşağıya sarkmalarına izin vermiş sonra da kırmızı mat rujumu sürerek hazırlanmayı bitirmiştim.
Merdivenlerden indiğim sırada telefonum tekrar çalmış ve Jisoo aşağıda olduklarını çabuk gelmemi söyleyerek telefonu suratıma kapatmıştı. Onu bir ara camdan sallandıracağımı aklıma kaydedip evden çıkmış ve bahçe kapısına doğru ilerlemiştim.
Kapıdan çıktığımda hemen önümde duran siyah jipin ön camı açılmış ve Jisoo kafasını dışarıya uzatıp "Rosé babasının arabasını çalmış, öyle bakma da atla. Harika bir şey bu araba." diye konuşmuştu. Bense şok içinde arabaya binip Rosé'e bakarak "Tanrım senin ehliyetin bile yok." demiş ve kemerimi sıkıca bağlamıştım. Çünkü salak arkadaşımın kaza yapmadan bizi partinin olacağı bara ulaştırması fazlasıyla zordu.
Hiçbir sorun olmadan ara sokaklardan ilerleyerek sonunda partiye vardığımızda arabadan inmiş ve içeriye girmiştik.
Yüksek müzik sesi daha şimdiden başımı ağrıtmaya başladığında arkadaşlarımı takip ederek hızlıca ilerlemeye başlamıştım. Fakat onları takip etme sürem çok kısa sürmüştü. Çünkü içeriye sadece birkaç adım attıktan sonra bar bölümünde tek başına oturan Lisa'yı görmemle kızları bırakıp o tarafa doğru yönelmiştim.
Lisa'nın yanında ki boş sandalyeye oturduğumda -muhtemelen kim olduğumu görmek için- bana dönmüştü.
Beni görünce önce baştan aşağıya süzmüş sonra da yüzünde ki gıcık gülümseme eşliğinde "Hoşgeldin." demişti. Müzik yüzünden onu zar zor duymuş ve sonra da gülümseyerek "Hoşbuldum." demiştim.
Barmene istediğim içeceği söyledikten sonra içeceğimi beklediğim sürede Lisa gözlerini benden hiç ayırmamıştı. Bu durum beni biraz rahatsız etse de hoşuma da gidiyordu. Çünkü sonuçta o Lalisa Manoban'dı, benim ölüp bittiğim kadın...
Lalisa ile yaklaşık on dakika oturduktan sonra beni sinir etmesi üzerine onun yanından kalkmış ve arkadaşlarımın yanına gelmiştim ve yaklaşık iki buçuk saattir de oturup içki içmekten başka hiçbir şey yapmıyordum.
Sonunda içtiğim içkiler beni sıkıştırmaya başladığında masadan kalkıp tuvalete doğru ilerlemiştim. Terlemiş bedenlere çarpa çarpa zar zor ulaştığım tuvalete girdiğimde hızlıca işimi halletmiş ve lavaboların önüne gelmiştim.
Tam ben ellerimi yıkamayı bitirdiğimdeyse içeriye başka birisi daha girmişti. Ellerimi kurulamak için sol tarafta duran peçetelere uzanacakkense biraz önce içeriye giren ve kim olduğunu bilmediğim kişiden popomo bir şaplak yemiştim. Tanrım neden?
Popoma vuran kişinin kim olduğunu görmek için arkamı döneceğim sıradaysa "Belki de sonra ki sefer daha uzun bir şeyler giymelisin." diyen kişiyle derin bir nefes alıp karşımda ki aynadan arkamda ki Lalisa'ya bakmıştım. Neden bu kadar aptaldı?
Ben düşüncelerime daldığım sıradaysa Lisa tekrar konuşmaya başlamıştı "Böyle olunca popona vurasım geliyor."
Ben içimden yaşadığım bu saçmalığa küfürler ederken iki kolun karnıma dolanması ile şokla kalakalmıştım. Lisa kollarını belime dolamıştı. Ama neden?Tanrım ne oluyor şu an?
Benim şokla donakaldığım sıradaysa Lisa aynadan kurduğumuz göz temasını bozmadan kafasını omzuma koymuştu. Bu da benim sesli bir nefes vermeme sebep olmuştu.
"Ne yapıyorsun?" deyip, bir saniye önce gözlerini kapatmış olan Lisa'nın aynada ki yansımasına bakmaya başladığımda o beni cevapsız bırakmış ve vücudunu benimkine daha da yaklaştırarak aramızda hiç boşluk kalmamasına sebep olmuştu. Bu, içimden çığlıklar atmama sebep olsa da kendimi hızlıca toparlayarak Lisa'nın belime sardığı kollarını açarak arkama dönmüştüm.
Fakat bu kesinlikle yanlış bir hareket olmuştu. Çünkü şu an Lisa'yla dudaklarımız arasında neredeyse hiç mesafe yoktu ve bu da benim dikkatimi fazlaca dağıtan bir unsurdu.
Dikkatimi zar zor toparlayıp dudaklarına bakmak isteyen yanımı bastırdığımda, dudaklarımı inceleyen Lisa'yı boşvermeye çalışarak konuşmaya başlamıştım.
"Ne yaptığını sanıyorsun sen? Öyle her istediğinde bana yaklaşabileceğini mi sanıyorsun? Cidden beni ne olarak görüyorsun?" sinirle yaptığım konuşmamın ardından Lisa'nın dudaklarından küçük bir kıkırdama dökülmüş, ellerini tekrar belime koyup dudaklarıma kapanmadan önce de "Benimle tuvalette sevişirken hiç te böyle demiyordun... kedi kostümün üzerindeyken." demiş ve bu da benim tekrar şoka girmemi sağlamıştı.
Selaaaam, ben geldim.
Biliyorum bölüm aşırı gecikti, özür dilerim. Bir türlü tamamlayıp atamadım. Neyse, umarım hoşunuza gitmiştir.
Ayrıca 35 vote gelmezse yb atmam. Çünkü her bölümü en az 120 kişi okuyor ve 20 vote geliyor, çok az....
ŞİMDİ OKUDUĞUN
cat girl ↦ jenlisa ✔
Fanfiction"Bir kere miyavlarsan gitmene izin veririm." 26.04.20 - 23.11.20