merhaba

413 41 11
                                    

gece yarısıydı.

seokjin aldığı haplar nedeniyle midesinde oluşan ağrıyla gözlerini yummuş, uyumaya çalışıyordu.

elleriyle karnına baskı uygularken odasının kapısının açıldığını duydu. acı, yok olmamıştı ama aniden kesilmişti. şuanda duyduğu korku, midesine giren acıyı bastırmıştı.

bir his diğer bir duyguyu bastırabiliyor ve onu hiçliğe gömebiliyordu. garipti, bir duygunun diğer bir duyguya ecel olabilmesi. düşündü bir müddet ve sonunda aşka benzetti bunu. aşk gibi bir his gurura mani olmaz mıydı?

aşk, gururun katiliydi, değil mi?

"merhaba." kalın ve sert bir ses kulağına dolarken tüm gücüyle doğruldu ve kapının önünde dikilen bedene doğru gözlerini kıstı.

"sen..kimsin?"

anlayamamıştı seokjin. ilacını aldığı halde hayali insanlar görüyordu. neden bir etkisi olmamıştı? midesini ağrıtmaktan başka hiçbir işe yaramamış mıydı tüm bu haplar?

"sana kim olduğumu söyleyeceğim, önce hissetmeme izin ver."

"ne-"

aniden ellerini kavrayan soğuk parmaklarla kelimeleri boğazına dizilmişti.

"parmakların Seok Jin, parmakların piyanoma çok yakışacak."

...

nefes nefese uyandığında titreyen elleriyle yarım yamalak su doldurduğu bardağına uzanmış ve bir dikişte bitirmişti.

"o nasıl bir kabustu öyle?" kendi kendine mırıldandığı sırada odanın ortasında boynundan asılı birisini fark etmişti.

gözleri kocaman olurken ölü bedene doğru hızla döndü. ayağa fırladı. koşmaya mecali kalmamıştı sanki. olduğu yerde donakalmıştı.

bu gördükleri gerçek miydi değil miydi, bilmiyordu. o korkuyla da ayırt edebilmesi mümkün değildi. bacakları titredi ve duvara yasladığı sırtıyla yere çöktü.

"y-yardım..!" nefesi yetmiyordu bağırmaya. bulunduğu beyaz oda ve sallanan kanlı cesetle büyük bir şoka girmişti. "b-ben..ben yap-madım, ben.."

tüm gördükleri bulanıklaşırken kendini soğuk zemine bıraktı. dizlerini kendine çekerken bir şeyler sayıklayıp duruyordu. göz yaşları usulca boş zemine akarken yumruk yaptığı elleriyle dizlerine vurmaya başlamıştı. aniden akciğerlerine dolan nefesle haykırmış, gözlerini kanlı bedenden ayırmadan kendine vurmaya başlamıştı.

"BEN YAPMADIM! BEN KİMSEYİ ÖLDÜRMEDİM!"

"kendine gel aptal!" bir anlığına dünya yavaşlamıştı seokjin için.  beyaz ve ince eller yakasına yapışırken tavandaki beden aniden yok olmuştu. yakasını tutan beden onu ayağa kaldırırken bir yandan da kendisine zarar vermesini engelliyordu.

"sakinleş.." yoongi seokjin'i yatağa oturttu ve nefes alabilmesi için bir iki adım geriye çekildi.

"b-ben-"

"şşh, geçti. o sadece bir hayaldi."

bir müddet birbirlerine baktılar. seokjin sakinleşirken yoongi odanın tam ortasında durmuş onu dikkatle izliyordu.

"neden bana yardım ettin?" sessizliği bozan seokjin olmuştu.

"çünkü, sana zarar verebilecek tek kişi benim," diyip birkaç adım atmış ve uzanıp seokjin'in parmaklarını kavramıştı, "ve..bu parmaklara piyanomun ihtiyacı var."

o an anlamıştı seokjin, gece yarısı odasına gelen yabancının bir hayalden daha fazlası olduğunu.






lacrimosa ♤ yoonjinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin