Zweiundzwanzig

648 75 77
                                    

Okula bugün erken gelmiştim. Sebebini sormayın bende bilmiyorum.

Okula geldiğimde sadece Atakan vardı. Çantamı sırama bırakıp Atakan'ın yanına geçtim.

Omzuna kafamı koyup "günaydın " dedim.

"Hayırdır erkencisin bugün"

"Erken kalktım. Erken hazırlanınca da evde boş boş oturayım istemedim" dedikten sonra kafasını sallamasıyla muhabbetin bittiğini anladım. Hayır, bitmemişti.

"Bilinmeyenle nasıl gidiyor?"

"Güzel"

"Hiç onu anlatmıyorsun"

"Normal konuşuyoruz işte çok anlatılacak birşey yok"

"Ondan hoşlanıyor musun?"

"Şuanlık hayır ama onu sevmeyi istiyorum. Çok güzel seviyor Atakan ve bence bir karşılığı hakediyor."

"Kendini nasıl mutlu hissedeceksen onu yap"

"Bahsetsene biraz bilinmeyenden"

"Çok özele girmeden bahsedebilirim sanırım"

"Olur. Nasıl biri mesela. Görünüşü, kalbi?"

"Görünüş olarak cidden yakışıklı denebilecek bir fiziğe ve yüz hatlarına sahip.

Kalbiyse çok temizdir, onu uzun bir süredir tanıyorum. Seni cidden çok güzel seviyor Mısra. Böyle seven birini bir daha bulabileceğini hiç zannetmiyorum"

"Benim hakkımda o kadar çok bilgiye sahip ki. Bazen şaşkınlıkla yazdıklarına bakıyorum. Nasıl bi kadar çok bilgiye sahip?"

"O da bir sır güzellik. Sen onunla konuşmaya devam et. Seninle yazışırken ne kadar mutlu olduğunu tahmin dahi edemezsin"

Gülümsedim. Sonra muhabbetin bittiğini bu sefer anladım. Öyle boş boş etrafa bakınmaktansa birşeylerle uğraşayım dedim.

Atakan'ın bacağındaki elini alıp incelemeye başladım. Elini bir ters çevirip bir düz çeviriyordum. Parmaklarına bakıp tırnaklarını inceliyordum.

Çok sıkılmıştım. Atakan'la normalde sıkılmazdım ama muhabbet sona ermişti. Doruk birazdan gelir ve neşelendirirdi ortamı.

Doruk demişken, geçen gece yaktığı eline bakmayı kafamda bir köşeye not ettim.

Sonra Atakan'ın eli aklıma geldi. Sargı bezini çıkarmıştı. O elini alıp yaraya bakmaya başladım.

Hafif bastırmamla inlediğini duydum. Özür dileyip devam ettim elini incelemeye.

Sonra elimi onun elinin üstüne koydum.

"Ellerimiz arasındaki farka baksana" diyip güldüm. O da güldü.

"Bak bu 1.63 eli, bu da 1.88" dedim ve tekrar gülerken onun da gülümsediğini gördüm. Gamzeleri tekrar ortaya çıktığında konuştum.

"Ooo Atakan bey gamzeler maşallah yine belediye çukurundan farksız " daha çok gülmüştü bu sefer.

Doruk'un sınıfa girmesiyle kafamı ona çevirdim.

"Günaydınla-..., lan siz arkada fingirdeşiyor musunuz?" demesiyle gözlerimi pörtleterek ona baktım.

"Mısra sen çekil ben şu lafları bi onun ağzına tıkayım da geleyim"

Çekilmezken Doruk'a bağırdım. "Doruk! Topuk!" anında koşmaya başlarken Atakan artık sıradan çıkmıştı. Doruk, ecelin geldi. Iyi bilirdik.

Mandalinalı Sodam 🍊 | Texting Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin