Tri

463 76 92
                                    

     Tozlu raflar arasında dolaştırdığım parmağım istediğimi bulunca duraksadı ve parmağımın ucunu takarak raftan çektim.

Kitabın raftan çekilmesi ile büyük bir toz bulutu üstüme gelirken engellemeye çalışsam da geç kalmış ve ne var ne yok içime dolmuştu. Ne kadar kendimi tutsam da sonunda büyüyen öksürüğüm tuhaf bir sesle dışarı çıkmış ve kütüphanede olanlar tarafından 'şşşt' diye azarlanmıştım.

Özür dilercesine önüme dönüp kitabı raflar arasında dikilmiş halde karıştırmaya başladım.

Kulüpte yaşanan olayların üstünden yaklaşık iki hafta geçmişti. San ilk günlerde birçok fakültenin diline düşmüş ve birkaç kişiyle fazla ileri gitmeyen kavgalara karışmıştı. Bunlardan birinde Wooyoung durdurmak isterken arada kaynayan olduğundan kavga edenlerden daha büyük darbe almıştı. Birkaç gün boyunca ise beni her aradığı vakit şuram acıyor diye dert yanmıştı.

Ben ise 'anladım Wooyoung. İyi aksamlar. ' diyerek suratına kapatmış aramalarını engellemiştim.

Birkaç hafta böyle geçtikten sonra da her şey normale dönmüştü. Zannımca polisler hâlâ dosyayı açık bırakmış ve araştırmaktaydı. Fakat haftalardır kulağımıza çalınan herhangi bir cinayet vakası olmadığından yakın vakitte dosyanın da kapanacağını düşünüyorduk.

Burnuma giren tozlar burnumu gıdıklamaya başlayınca kitabın altından elimi burnumu kaşımak için çektim.

Gözüm rafın kitap aldığım bölmesinden ileriye kayınca bir silüet gördüm. Kaşlarımı çattım.

  Rafa biraz daha görmek için yaklaştığım vakit karşıdaki silüet fark etmiş gibi rafa bir adım atıp odağını bana çıkardı.

  Bana temas eden gözler içime işlercesine baştan aşağı ürpertti. Yerimde öylece kalakalırken aklım hücum eden anılarla dolup taşmaya başladı. Bu oydu. Kulüpteki adam...

  Arkamdan sarılan kollar ve omzuma konulan çene ile dikkatim dağıldı ve dudaklarım arasından bir çığlık kaçtı. Sarılan beden gelen sessiz ol uyarıları arasında sıçrayarak kollarını çekti ve geriye kaçarak rafa yapıştı.

Dizime koyduğum sol elim ile soluklanırken sağ elimle kalbimi tutuyordum. Nefes nefese soluma kafamı çevirdim.

Wooyoung bir parmağını şaşkınlıkla dudağına koymuş suç işlemiş çocuk gibi öylece bana bakıyordu. Isyankar bir sesle doğruldum.

Wooyoung bana "kitap?" Diyerek az önce elimde olan kitabı doğrulttu. Elinden sinirle bakarken hızla çektim ve arkamı döndüm.

Rafın diğer tarafında olan kişi şimdi yoktu...

Yenilmişlik hissiyle diğer tarafa bakmaya devam ettim. Kulüp olayından beri neredeyse hiç karşılaşmamıştık ve bir anda fakültenin kütüphanesinde karşıma çıkınca ne yapacağımı bilememiştim. Kartsız giriş yapamazdınız bu da onun girişini garipleştiriyordu.

"Gözün seğiriyor." Dedi parmağıyla gözümü işaret ederken. "Bana gerçekten çok mu kızdın? Genelde hep hayvan gibi atladığım için alışmışsındır diye düşünmüştüm."

Seğiriyen gözümü bastırarak ovarken ona baktım. "Bu aralar uykusuzum ve gelen vize ile finaller beni geriyor. Gece de hoş bir uyku geçirebildiğim söylenemez. Senin ne işin var burada?"

Dediklerim doğruydu. Haftalardır şu kulüp olayı farklı farklı kurgularla rüyalarıma dalmış ve uykumu paramparça ettiği yetmezmiş gibi psikolojimi de harap etmişti. Bir gün yorgana sarılıp imdat diye ağlamayacağımın hiçbir garantisi yoktu.

NEKROMANSİ § SeongsangHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin