Deset

398 48 92
                                    

A.C.E- Savage'daki halleri fic'teki halleri ve benim en  favorim bu yüzden stream Savage.
Yorum ve oylarınızı bekliyorum iyi okumalarrr💕

"Siz nerden tanışıyorsunuz?" Diye Seonghwa temkinli bir şekilde mesafeli sesiyle sordu. Olayları kavrayamamış olacak ki gözleri kısık şekilde hâlâ olayı tartıp biçmeye çalışıyordu.

Chan mesafeli sesin sorduğu soruya rağmen rahat bir tavırla Seonghwa'ya döndü. "Aslında tanışamadık. Bazı durumlar meydana geldi," dedi. Kendini önümdeki sıraya Seonghwa'ya bakarak attı. Sağ ayağını sol ayağının üstünde konumlandırırken dirseğini masaya yaslayıp çenesine koydu. Aklına bir şey gelmiş gibi bir anda başını bana döndürdü.

"Sahiden, senin şu yanındaki arkadaşın nasıl? Ben tezgahın orada ödeme yaparken bir anda bağırmaya başladı. Ve bilirsin yanlış anlama fakat..." hafif önüme eğilip sır  verircesine sesini kıstı ve elini ağzının önüne duyulmasın diye koydu. "Kafası dumanlı gibiydi."

Dediği şey beni istemeden güler bir ses çıkarmama neden olurken Chan bana göz kırpıp sırıtarak geri çekildi ve Seonghwa'ya döndü. "Anlayacağın Seonghwa-shi, tanışmak üzereyken arkadaşı ile aceleyle çıktı. Bir daha göremem diye üzülüyordum Ama, Tanrının sevdiği kuluymuşum. Tekrar karşıma çıkardı."

Seonghwa bir şey demek üzereyken amfi bir anda dolmaya başladı. Arada tanıdık yüzlerin bulunduğu kişiler, sıralara yerleşirken hafif bir uğultu oluşmuştu. Kalabalığı gören Chan kaşlarını yukarı kaldırıp zıplayarak sıradan kalktı. "Neyse, gitme vaktim geldi." Dedi. Merdivenlerden inerken Seonghwa'nın sırtını pat pat'ladı. Amfideki kızların hepsi sapma olmadan rahat rahat inen Chan'a bakıyordu.

Seonghwa'ya ne olduğunu sormak üzereyken amfide bir anda birçok tiz çığlık birden koptu. Kötü bir şey olduğunu sanarak korkuyla baktığım vakit Chan kızlara göz kırptığı için kızların çığlık atarak birbirlerine sarıldığını gördüm. Büyük bir hafiflemişlik hissiyle omuzlarım düşerken kendime güldüm. Son bir ay, bana sahip olmadığım panik atağın sahibi yapmıştı. Ama hayatım son iki gündür normal işliyordu ve mutluydum.

Dersin başlamasından bu yana geçen ilk yarım saat oldukça iyiydi. Keyfim yerine geldiği için o bezmişlik duygusu üstümden kalkmış, oldukça aktif bir ders geçirmiştim.

Fakat ders başladığı andan beri ders dışında her şeyle alakadar olan Seonghwa, ilk yarım saatten sonra bir anda toplanıp dersi terk etmişti. Nedenini düşünmekten dolayı ise kalan dakikalarım çöp olmuş, eski odağımı devam ettirememiştim.

Ders bitiminde de profesör iki gün sonra olacak olan ortak sunum projelerinin dağıtılacağını hatırlatmıştı. Solo projelerde en yüksek puanı yapsam da ortak sunumlarda berbattım. Herkes çıkarı için üstüme yıkıyordu ve tüm işi ben yaptığım için olmayan takım çalışmasından dolayı, içerik tam olsa da, puan kırılıyordu ve ister istemez masum olsam da bu durum bana da yansıyordu.

Geçen sene fakülte birinciliği kaybetmenin kıyısında sırf ortak sunum yüzünden dolaşmıştım. Bu sefer dua etme aşamasını geçip, kendim gruplar hakkında bir şeyler yapmalıydım. Fakat tanıdık kişilerin gelme fırsatı yüzünden dağıtım gününe ertelemekte karar kıldım.

Toplanmamla diğer amfilerden çıkış yapan kalabalığın arasına karıştım. Çift kanatlı kapıdan geçen sıkışık kalabalık genişleyerek dağılırken herkesin gittiği yolun tersine ilerledim.

Öğle arasına girmiştik ve öğleden sonra saat 2'de kişilik kuramı dersine girecektim. Öğle arasını biraz kafa dinlemek için fakülteye yakın bir kafede geçirmeyi uygun bulmuştum.

NEKROMANSİ § SeongsangHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin