Yine yeni yeniden merhabaaaa^^
Ne kadar oldu ben buraya yeni bölüm atmayalı hiçbir fikrim yok. Ama baya oldu ksjsjs Bölümü okumadan önce bir önceki bölümü okuyup olayı anlamanızı ve hatırlamanızı tavsiye ederim. Dediğim gibi baya uzun süre oldu, unutulmuş olabilir. (Hikayenin yazarı bile unuttu skakjsksn)
Bölüm şarkımız, Ashe - Moral Of The Story 💖
Her neyse, keyifli, yorumlu ve bol voteli bir bölüm olsun. iyi okumalar :))
----
Onur Ege'mizin gözü... :,)
4. Bölüm: "İyi Misin?"
"Sana ne olduğunu açıkla..."
Kafamın içinde dönüp duran bu dört kelime beni endişelendirmek bir yana karnıma kramplar girmesini sağlamıştı. Kalbimin delicesine hızlandığını ve korkudan dilimin tutulduğunu hissediyordum. O yabancıydı. Bana, hayatıma, tümörüme... Tanımadığım birine kendimle ilgili bir gerçeği anlatmak çok zordu benim için.
Gözlerim bir Onur'un gözlerine bir de bana uzattığı kanlı parmağı arasında gidip gelirken, soğuk terler döktüğümü hissedebiliyordum. Oturduğum yerde gerilmiştim. Masada duran peçete kutusundan hızla bir peçete alıp önce burnumdan akan kanı ardından Onur'un kana bulaştırdığı parmağını sildim. Kanlı peçeteyi avucumun içinde sıkıca tutarken gözlerimi bal rengi gözlerine çevirdim. Benden bir yanıt bekliyordu.
"Bunu soramazsın..." dedim çaresizliği içinde barındıran ses tonumla. Gözlerim yanıyordu.
Sesim ve bakışlarım, bu konunun ciddi bir konu olduğunu ona anlatmış olmalı ki, aramızdaki bu gergin havayı yumuşatmak ister gibi gülmüştü.
"Neden?" diye sordu merakla.
"Başka bir şey sor. Mesela ismimi sorabilirsin. İsmimi biliyor musun?" diye sordum tedirgince.
Yüzündeki gülümseme büyüdü. "İsmini biliyorum, Hazal."
Gözleri gözlerime öyle bir bakıyordu ki, sanki ona güvenmemi, ona her şeyi anlatabileceğimi söylüyordu. Bir şey diyemedim. Öylece baktım ona.
"Sana söz veriyorum, ikimizin arasında sır olarak kalacak." diye konuştu ben elimdeki peçeteyi daha da sıkıp onun söylediklerini idrak etmeye çalışırken.
"Seni tanımıyorum... Beni tanımıyorsun." demeye çalıştım titrek sesimle. Çünkü ağlamak üzereydim. Gözlerim dolu dolu üstümdeki baskıyı yenmeye çalışıyordum.
"Sakin ol..." dediğini duydum Onur'un.
Elleri, sıkıca kapattığım ellerimi açıp avucumdaki peçeteyi aldı ve yanı başımızdaki çöp kutusuna fırlattı. Onur, peçeteden kan bulaşan elimi güç verircesine sıkarken yanağımı ıslatan gözyaşımı boşta kalan elimle hızla sildim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PORTAKAL SUYU
Teen Fiction"İddiayı kaybettin." dedi sakince, "Şimdi sana bir soru soracağım. Ve sen dürüstçe cevaplayacaksın." Gözleri gözlerime bakıyor ve bir yanıt arıyor gibiydi. Gözlerimi kapayıp derin bir nefes aldım. Bana bu kadar ilgili davranması bile garipken, bend...