Hello
🐝🐝🐝"Sen ey yeşil gözlü, kalbimin sahibi, bize bir şans verir misin? Sevdiğim ilk ve son kadınsın, ilk ve son sevgilim olur musun?"
🐝🐝🐝
Süratle çevirdiği pedalların arasında dalgınca yolu izliyordu. Ne zamandan beri uyanıkken rüyalara dalar olmuştu? Kafasındaki sesler kontrolü onun elinden sökerek almış kadını adete bir kukla gibi bir o düşünceye bir bu düşünceye sürüklüyordu. Uzun süredir durgun dalgaların arasında olmaktan alıştığını sanmıştı ama fırtınaya kapıldığından haberi yoktu.
Bir hafta önceki gecenin anıları şimşek gibi aklının ortasında ışıldadı. Baran'ın yanına gelmesi, tatlı tatlı konuşması, beklenmedik sözleri ile yüreğini hoplatmıştı. Ne yapacağını ne diyeceğini şaşırmış, sudan çıkmış balık gibi çırpınmıştı. Baran ise yine yapmış yapacağını onu anlayışla karşılamıştı. Zümrüt bir kez daha mahcup olmuştu, onun sevgisi karşında kendi yaptıklarına yine üzülmüş nefret etmişti. Gözü kapandığında karşında ateşler içinde kendisine bakan o gözler geldiğinde o an teslim oldu artık.
Şaşkın bakışları ile adama bakarken bu teklifi tabii ki bekliyordu, beklemediği şeyler zamanı ve sözleriydi. Gözlerine dalmış, ne tepki vereceğini şaşırmış, dili tutulmuştu adeta. Kalbi o kadar hızlı atıyordu ki bütün mahalle sesini duyabilirdi. Adamın gözlerine bakarak ne kadar zaman harcamıştı bilmiyordu, bilmekte istemedi o an. Çünkü bütün ömrünü önüne sermiş bu adamın gözlerinden bir hayli etkileniyordu. Adam yine yalnızlığın ayazında kalan kalbini ısıtmıştı, ama o adamın kalbine neler hissettirdiğinden bihaberdi.
Baran her geçen saniye bir cevap beklerken kafasındaki sesler hep bir ağızdan yanlış zaman diyordu. Ama bugün bambaşka bir şey olmuştu, bütün seslerin arasında kendisini bulup cılız bir sesle bağırdı. Doğru zamanı beklemek diye bir şey yoktu. Önünde iki seçenek vardı; ya bugün yeter artık deyip soracaktı ya da korkaklık yapıp başka zamana erteleyecekti. İkinci seçeneği yıllardır yapıyordu ve çok pişmandı bu duruma. Ama şimdi reddedilse bile yaptığı için mutluydu. Yapamadım demeyecekti. Hele o gözlerdeki ışıltıya sebep kendisi iken nasıl pişman olurdu insan?
Son kez elinin altındaki gamzesini sevdikten sonra elini kadını yanağından çekip bir adım uzaklaştı. "Hemen cevap vermek zorunda değilsin, ben beklerim." Yıllardır beklediğim gibi diye eklemek istedi ama boğazından geri dönmüştü kelimeleri.
Zümrüt adamın uzaklaşmasıyla kendine gelmiş şaşkınca gözlerini kırpıştırıyordu. Şaşkınlığını gerginlik olarak algılamıştı adam, sanki zorla orada tutulan bir tutsakmış gibi. Adamın kendisinden geriye attığı adımı kendisi kapattı. İlk defa kendi isteği ile ona yaklaşmıştı. Ama Baran o sırada kalbinin kırıklarından bunu fark etmemişti.
"Baran, beni yanlış anladın, ben hiç beklemiyordum teklifini."
Kafasın salladı genç adam yavaşça. "Biliyorum ani oldu, beklemiyordun tabii. Senden hemen cevapla istemiyorum, düşün en azından. Olur mu?"
Gözlerindeki rica dolu bakışta takılı kaldı kadın. Sessizce kafasını salladı. Şimdi cevaplayarak kalbini kırmak hiç istemiyordu. Yanlış bir yola girmeden önce düşünmeliydi. Kendinden emin olmalıydı öncelikle. Özellikle bu düğün işinde bütün saçma şeyler üstüne yıkılmışken Baran'ı bunların içine sokmayacaktı. En azından çabası bu yöndeydi. Baran tekrar gülümserken arkalarından gelen ses ile ikisi de arkasını dönüp kim olduğuna baktılar. "Zümrüt hadi gidiyoruz artık!" Verandaya açılan kapıda dikilmiş Ecevit ellerinde arkasında birleştirmiş kaşlarını çatarak ikiliyi izliyordu. Zümrüt kısa bir an Baran'a dönüp fısıldadı. "İyi geceler."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çıkmaz Sokak +18
RomanceBaran Arkun Kollarında ölümü tattığım adam Adı gibi durgunluğuma hareket getiren adam Hem ölümüm, hem yaşamım. Ailesinden görmediği sevgiden mahrum, kalbini kuytu köşelere saklamış kadın. Hiç hissetmediği, bilmediği, görmediği, sevgiyi minik kardeşi...