(Betty)
Gözlerimi açtığımda boş bir odayla karşılaşmıştım. Bugün buradaki son günüm mü olacaktı? Büyüdüğüm ve sevdiğim bu küçük evi terk etmek beni üzüyordu. Yataktan çıktım. Banyoya gidip yüzümü yıkadım. Kahvaltıyı Pop's'ta yapacaktık. Üstüme klasik kombinlerimden giydim ve doğal bir makyaj yaptım.
"Betty, anneme Jughead konusunu söylemişsin. Artık gizlemeyecek misin?"dedi Polly beni görünce.
"Gizlemeyeceğiz."dedim. Kestirip attım çünkü gerçekten konuşmak istemiyordum. Ama o devam etti.
"Doğum günün yarın biliyorsun, değil mi?"dedi.
"Evet."
"Betty, biraz mutlu olamaz mısın? Büyük bir eve taşınacağız. Hem de sevgilinle birlikte. Niye böylesin?"dedi.
"Ben burada büyüdüm ve burada kalmak isterdim."dedim.
O sırada annem yanımıza geldi.
"Hadi bizi bekliyorlar."dedi. Birlikte evden çıktık. Annemin dediği gibi bizi bekliyorlardı. Jughead ve babası. Birlikte yürüyecektik.
"Nasılsın?"dedi Jughead yanıma gelip.
"Buradan gitmek istemezdim. Burada çocukluğumu geçirdim, burada büyüdüm, burada seninle tanıştım..."
"Haklısın. Bizim için önemli. Belki arada sırada gelip seninle eski evlerimizden birinde kalabiliriz?"
"Bu muhteşem bir fikir."dedim.
"Yarın doğum günün, değil mi? 16 mı oluyorsun, 17 mi?"
"17."dedim.
"Bir sene daha sabredeceğiz o zaman."
"Ne için?"
"Kim bilir?"deyip güldü. Sohbet ederek Pop's'a geldik. Kahvaltıdan sonra kalan eşyalarımızı toplayacak ve yeni evimize yerleşecektik.
...
Eşyaları yerleştirdik ve her birimiz kendimizi odamıza attık. Odam büyüktü ve pembe boyalıydı. Pembeyi severdim ama odam çok çocuksu görünüyordu. Odamın kapısında dikilmiş düşüncelere dalmışken Polly yanıma geldi.
"Yarın hem doğum günün hem de okulunun ilk günü unutma."dedi.
"Nasıl unutabilirim ki?"
Ofladım ve yatağıma oturdum. Günlüğümü açtım ve her zamanki gibi olanları yazdım. Yazmak beni mutlu ediyordu.
"Hey Juliet, yarın için hazır mısın?"
Jughead odamın kapısında dikiliyordu. İçeriye doğru ilerledi.
"Neden herkes okulumu hatırlatmak zorunda, o kadar da kötü olamaz değil mi?"dedim.
"Bilmem. Ama eğlenceli olacak. Okul gazetesi için müdürle konuştum ve orada yazmamıza izin verdi. Bu sene için birileri seçilmemiş zaten. Artık biz yazacağız."
"Jug, bu bugün duyduğum en güzel şeydi." Dedim ve ona sarıldım. Güney tarafında Red&Black okul gazetesinde yazıyorduk. Neredeyse hiçbir şey değişmeyecekti.
"Mutlu olmana sevindim."
"Burada kalsana."dedim. Aynı evdeydik ve beraber kalamayacak mıydık? İmkansız.
"Kalacağım."dedi.
Birlikte bir film açtık ve yatağın içine girdik. Birbirimize sarılıp izlemeye başladık.
Bir süre sonra uyuyakaldım. Kapıma vurulmasıyla uyandım. Jughead kolunu bana sarmış uyuyordu. Odamdaki saate baktım. 6.57'ydi. Jughead'ın kolunu üzerimden yavaşça ittim ve ayağa kalkıp kapıyı açtım. Bu Polly'ydi.
"Polly ne oluyor?" dedim uykulu sesimle.
"Annem burada mı?"dedi.
"Hayır. Dün akşamdan beri hiç görmedim."
"Dün çalıştığı yerde bir şeyler unuttuğunu söyleyip evden çıkmış ama geri gelmemiş. Telefonlarına cevap vermiyor ve hiçbir yerde yok."dedi.
"Ne? Kayıp mı oldu yani?"dedim. Bunu biraz yüksek sesle söylemiş olmalıyım ki Jughead uyandı.
"Betts, ne oldu?"dedi Jughead.
"Polly şerife gittin mi?"dedim Jug'ı duymazdan gelerek.
"Aradım. Oraya gelmemizi istiyor."
"Tamam, sen git. Arkandan geliyor olacağım."
Polly gittikten sonra üstüme kalın bir şeyler giymek için dolabımdan rastgele bir şeyler aldım. Annem kayıpken ne giyeceğimin hiçbir önemi yoktu.
"Betty, ne için şerife gidecek? Bir şeyler söyleyecek misin?"dedi hala yatağımda yatan Jughead.
"Yolda anlatırım. Hemen gitmemiz gerek, kalk."dedim.
Hazırlanıp yola çıktık. Jughead'a olanları bildiğim kadarıyla anlattım.
"Nasıl yani, bir anda yok mu olmuş? Kaçırılmış olabilir mi?"
"Umarım kaçırılmıştır, daha kötüsünü düşünmek istemiyorum."
(Yazar)
Jughead ve Betty şerifin yanına giderken Alice iplerle bağlanmış ve baygın bir şekilde yatıyordu. Yavaş yavaş kendine gelip gözlerini açtığında evde olmadığını fark etti. Yattığı yataktan kalkıp hızlıca etrafını taradı. Nerede olduğunu anlamaya çalıştı. Kapıya yöneldi. Açmayı denedi. Kilitliydi. Sonra bir ses geldi. Odada bulunan bir hoparlörden geliyordu. Alice sesi anında tanıdı.
"Kraliçemiz uyanmış."
"Ne istiyorsun benden, psikopat adam!"
"Hala sinirlenince tatlı oluyorsun. Ayrıca senden ne istediğimi biliyorsun sanıyordum. İntikam..."
"Nasıl çıktın lan hapisten!"
"Para ve iyi bir avukat cezayı azaltabilir. 10 yıl yattım ama bak şimdi buradayım. Kimse beni bu keyiften uzak tutamaz. Seninle beraber, yakışıklı sevgilin ve benden çaldığın kızlarımızın acı çekmesini izlemek çok keyifli olacak."
Alice ağlamaya başladı. Onlara bir şey olmamalıydı. Onları hep bundan uzak tutmuştu. Ne pahasına olursa olsun uzak tutmayı da deneyecekti.
.
.
.
.
.
Biraz kısa oldu ama uzatmak istemiyorum ve önemli olaylara geçmek istiyorum. Garip bölümler gelecek :D
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Siyahla Beyazın Dansı ||Bughead||
Roman pour Adolescents"Jughead Jones, Ethel Muggs'ın cinayetinden tutuklusunuz." ... "Siyah kötülüğü, beyaz iyiliği temsil ediyorsa, gri insanları temsil eder." ... Riverdale dizisinin farklı bir kurguyla yazımı^^